YDH - Biden yönetiminden gelen bilgilere göre, İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu'nun Hizbullah ile yalnızca çatışma altında müzakere yapılacağını duyurmasından birkaç saat sonra, rejim ve Hizbullah arasında bir ateşkes anlaşması yapılması bekleniyor.
Kaynaklara göre, ateşkes İsrail ile Lübnan'ı ayıran Mavi Hat boyunca 21 gün süreyle uzatılacak. Bu süre zarfında ABD, Fransa ve diğer ülkeler, bölge sakinlerinin kuzeye dönüşünü sağlamak amacıyla İsrail ile Hizbullah arasında tam bir uzlaşmaya varılmasını hedefleyecek.
İbranice yayın yapan Kanal 14 televizyonunun internet sitesinde yayımlanan haberde, "Eğer bu doğruysa, İsrail'in son dönemdeki kapsamlı saldırılarında Hizbullah'ın binlerce üyesini etkisiz hale getirmesi ve özellikle iletişim kanallarını devre dışı bırakmasıyla oluşan kaos ve dağınıklık durumu, bu ateşkesle birlikte tersine dönebilir ve Hizbullah'ın güçlenmesine yol açabilir," denildi.
Haberde, "Ateşkes, Hizbullah’ın silahlanmasına ve stoklarını yenilemesine, savaşı planlamaya devam etmesine imkân tanıyacak, bu da İsrail için ciddi bir tehdit oluşturmaya devam edecektir. Sonuç olarak, İsrail’in ciddi bir askeri caydırıcılığı veya tehdidi olmadan yapılacak hiçbir anlaşmanın sürdürülebilir olmayacağı ortada," ifadelerine yer verildi.
Ayrıca direniş güçleri Litani Nehri'nin ötesine çekilmeden yapılacak ateşkesin, Siyonist rejimi 'zayıf göstereceği' kaydedilen haberde, "Bu, özellikle İsrail’in son bir haftada elde ettiği operasyonel başarılar göz önüne alındığında kabul edilemez bir durumdur," değerlendirmesini yapıldı.
Bununla beraber ateşkesin yerleşimcilerin dönmesine olanak sağlamayacağı iddia edilen haberde, şunlar kaydedildi:
"Hizbullah’ın bölgedeki varlığı devam ederken, sınırlı bir ateşkes nedeniyle hiçbir yerel sakin evine geri dönmeyecektir. Bu tür bir karar, bölge halkının evlerine dönüş hedefine ulaşmayı daha da zorlaştıracaktır. Geçtiğimiz hafta kuzeyde yürütülen operasyonların ve siyasi-güvenlik kademesinden gelen açıklamaların, Hizbullah’a karşı barışı sağlama ve kuzeydeki tehdidi ortadan kaldırma amacı taşıyan dengeli ve stratejik bir planın varlığını ortaya koyduğunu hatırlamak önemlidir. Ateşkes kararı, olayların akılcı yönetilip yönetilmediği konusunda büyük şüpheler uyandırmaktadır."