YDH - İran'ın son füze saldırısı, bölgesel güç dengelerinde önemli bir değişimin işareti olarak görülüyor. El-Ahbar gazetesi yazarı Hıdır Harubi'nin aktardığına göre bu, İran'ın caydırıcılığını yeniden kazanma çabası olarak yorumlanırken, aynı zamanda İran yönetimi içinde, İsrail'e karşı nasıl bir tutum takınılacağı konusunda görüş ayrılıkları yaşanıyor. Bir yanda temkinli yaklaşımı savunanlar, diğer yanda ise güçlü bir caydırıcılık politikası izlenmesi gerektiğini düşünenler var.
Batılı medya kuruluşları, İran'ın son dönemde gerçekleştirdiği askeri operasyonun derinliğini, arka planını ve muhtemel sonuçlarını, özellikle zamanlama ve üslup açısından mercek altına aldı.
Bu ilgi, Hamas'ın siyasi büro başkanı İsmail Heniyye'nin Tahran'da öldürülmesinden iki ayı aşkın bir süre sonra ve İsrail'in Beyrut'un güneyindeki banliyölere düzenlediği, Hizbullah'ın üst düzey komutanlarını hedef alan saldırının ardından geldi.
Guardian gazetesi, İran'ın bu seferki saldırısının, geçen nisan ayında gerçekleştirdiği ve büyük ölçüde sembolik olarak değerlendirilen operasyondan çok daha sert olduğunu vurguladı. Gazete, "Bu kez kullanılan füzelerin çok daha hızlı olduğu ve hedefler arasında yoğun nüfuslu şehirlerin de yer aldığı görülüyor," diye belirtti.
İngiliz gazete, bu 'benzeri görülmemiş' ve 'riskli' füze saldırısının, İranlı yetkililer arasında artan bir fikir birliğini yansıttığını öne sürdü. Bu görüşe göre, Heniyye'nin temmuz ayında Tahran'da öldürülmesinin ardından askeri misillemede bulunmama kararı stratejik bir hata olarak değerlendiriliyordu.
Gazete, son karşılık verme kararının 'Dini Lider Ali Hamanei'den geldiğini ve Ulusal Güvenlik Konseyi ile Savunma Bakanlığı tarafından desteklendiğini' vurguladı.
Ayrıca, İran'ın 'kısa bir süre içinde çok sayıda balistik füze fırlatma girişiminin, İsrail hava savunmasını alt etmek ya da tüketmek için ciddi bir çaba olduğunu' belirtti. Gazete, İsrail'in elindeki gelişmiş önleyici füzelerin pahalı olduğunu ve mevcut sayılarının tam olarak bilinmediğini de ekledi.
Zamanlama konusunda ise Guardian, İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu'nun geçen hafta sonu yaptığı açıklamalara dikkat çekti. Netanyahu, hükümetinin 'önümüzdeki yıllarda bölgedeki güç dengesini' değiştirme niyetini açıklamıştı.
Bu açıklamaların 'İranlı yetkililer arasında alarm zillerinin çalmasına ve bir dizi tırmandırıcı adımdan sonra itidal göstermenin kendilerini daha zayıf bir stratejik konuma sokacağı inancının oluşmasına' yol açtığı belirtildi.
Son gelişmeler, İsrail-İran çatışmasının tırmanma potansiyelini artırırken, ABD'nin rolü de kritik bir faktör olarak öne çıkıyor.
Guardian, 'ABD Başkanı Joe Biden yönetiminin, İsrail şehirlerine yönelik bir İran saldırısı karşısında İsrail'in elini kolunu bağladığının görülemeyeceği bir dönemde' çatışmanın 'Tahran ile Washington arasında doğrudan bir yüzleşmeye dönüşebileceği' endişelerini dile getirdi.
New York Times, İran'ın son dönemdeki askeri hamlelerini değerlendirirken, ülke içindeki farklı görüşleri ve karar alma sürecini mercek altına aldı. Gazete, özellikle Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah'a yönelik saldırının ardından İran'ın tutumunun belirsizliğine dikkat çekti.
Amerikan gazetesi, üç İranlı yetkiliye dayandırdığı haberinde, İsrail hedeflerini bombalama kararının, Devrim Muhafızları'ndaki üst düzey komutanların Dini Lider Ali Hamanei'yi ikna etmesiyle alındığını doğruladı.
Bu kararda, İran'ın güçlü ve muktedir görünmek için tek yolunun bu olduğu düşüncesi etkili oldu. Aynı gün, İran ordusunun olası bir İsrail veya ABD misillemesine karşı batı sınırından fırlatılmak üzere yüzlerce füze hazırladığı bildirildi.
İran yönetimi içindeki görüş ayrılıkları da New York Times'ın haberine yansıdı. Cumhurbaşkanı Mesud Pizişkiyan, İsrail'in İran'ı daha geniş bir çatışmaya çekmeye çalıştığını iddia ederek temkinli davranılması çağrısında bulundu.
Bu tutum, muhafazakâr kesimin sosyal medya ve basın üzerinden yürüttüğü sert kampanyanın hedefi haline geldi. İtidal çağrıları 'ihanet' olarak nitelendirildi.
Diğer yandan, üst düzey İranlı komutanlar, İsrail'e karşı caydırıcı bir duruş sergilemenin gerekliliğini savundu. Bu stratejinin hem dikkatleri Hizbullah'a yönelik saldırılardan uzaklaştıracağı hem de İsrail'in doğrudan İran'ı hedef almasını engelleyeceği düşünülüyordu.
New York Times, İran'ın stratejisindeki değişimin, Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi ve Pizişkiyan dahil olmak üzere üst düzey yetkililerin hesaplamalarından kaynaklandığını belirtti. Pizişkiyan'ın, diplomatik kanallar aracılığıyla Batılı ülkelerin İran'ı kandırdığı mesajını ilettiği bildirildi.
Aynı zamanda Pizişkiyan'ın, İsrail ile savaş riskleri konusundaki çekincelerine rağmen, Ayetullah Hamanei'nin kararlarını kamuoyu önünde destekleyeceği vurgulandı.
Carnegie Endowment for International Peace'te araştırmacı olan Nicole Grajewski, İran'da Haniye suikastına karşılık verilememesinin Hizbullah'ın pozisyonunu zayıflattığına dair bir algı oluştuğunu belirtti.
Grajewski, 'Tahran'ın İsrail'e karşı dengeyi yeniden kurmak ya da yeni bir caydırıcılık denklemi oluşturmak için alternatif yollar aradığını' ifade etti.
Uluslararası Kriz Grubu İran Programı Direktörü Ali Vaiz, İran'ın son askeri hamlesini değerlendirirken önemli noktalara dikkat çekti. Vaiz'e göre, İranlılar bu hareketle iki temel amacı hedefliyordu: Direniş Ekseni'ndeki müttefikler nezdinde güvenilirliklerini yeniden tesis etmek ve İran ile bölgesel müttefiklerinin zayıf olduğu yönündeki algıları değiştirmek.
Vaiz, "İran'da İsrail'e karşı bir karşılık verme konusunda oluşan fikir birliği, İsrail'in son günlerde kazandığı saha ivmesini yok etme amacı taşıyordu," dedi. Fakat Vaiz, bu hamlenin potansiyel riskleri konusunda da uyarıda bulundu.
İşgal altındaki Filistin topraklarını bombalama kararının 'İsrail'in İran'a misilleme yapması için bir gerekçe sağlayabileceğini ve dolayısıyla ters etki yaratabileceğini' vurguladı.
Vaiz'in analizine göre, eğer İranlılar İsrail'in olası yeni bir saldırısına benzer şekilde karşılık vermeye karar verirlerse, bu durum 'İsrail'e karşı eylemsizliğin maliyetinin, ona karşı askeri eylem risklerinden daha ağır bastığı sonucuna vardıkları anlamına gelecek'.
Orta Doğu uzmanı Nisan Rafati ise İsrail'in İran'ın füze saldırısına yanıt vermesinin 'neredeyse kesin' olduğunu düşünüyor. Rafati, "Asıl soru bunun zamanlaması ve kapsamı ile ilgili," diyerek ekledi.
Rafati'ye göre, Tel Aviv İran'a saldırmaya karar verirse iki olası senaryo var: "İranlılar ya bu hamleyi absorbe etmek zorunda kalacak ya da en kötü senaryoya doğru tırmanış merdiveninde bir adım daha atarak İsrail hedeflerine ateş açmaya devam edecek."
Uluslararası Kriz Grubu Orta Doğu ve Kuzey Afrika Çalışmaları Programı Direktörü de durumun ciddiyetine dikkat çekiyor.
Direktör, 'İsrail'in elindeki seçeneklerden birinin İran'ın nükleer kapasitesini vurmak olduğunu' belirterek, "Böyle bir askeri operasyon ABD'nin yardımını gerektirebilir," dedi. Fakat, iki taraf arasındaki gerilimin tırmanması durumunda başka bir olasılığın da "eşikten geri adım atma" olabileceğini vurguladı.
Çeviri: YDH