YDH - İsrail rejiminin Beyrut'un güney banliyölerindeki Dahiye bölgesine düzenlediği hava saldırılarında, askeri hedeflerden ziyade ticari yapılar ve sivil yerleşim alanları hedef seçildi. Saldırılarda altı bina tamamen yıkılırken, çok sayıda ticari işletme ve konut hasara uğradı. El-Ahbar gazetesinden Fuad Bazzi, görgü tanıklarından aktararak Dahiye'deki yıkımın boyutunu ortaya koyuyor.
İsrail ordusunun "Hizbullah'a ait bina ve depoları imha etme" iddiasıyla gerçekleştirdiği operasyonların gerçek hedefi, her geçen gün daha belirgin hale geliyor. Çarşambayı perşembeye bağlayan gece İsrail Ordusu Sözcüsü Avihay Adray, sürekli olarak propaganda makinesinin bir parçası haline gelen "Hizbullah'a ait füze depolarının" vurulduğunu öne sürdü.
Söz konusu gece İsrail savaş uçakları, güney banliyölerindeki ticaret bölgesi Muavad ile Camus ve Sen Terez gibi yerleşim bölgelerine, ayrıca Kafaat semtine toplam 13 saldırı düzenledi. Saldırılarda altı bina kullanılamaz hale gelirken, çevredeki çok sayıda binada da önemli hasarlar oluştu ve iki sanayi deposu yanarak kül oldu.
Perşembe gecesi düzenlenen hava saldırılarında, Kafaat'taki Omega Boya deposu ve Sen Terez'deki plastik ürünler üreten el-Velid fabrikası ateşe verildi. Bunun yanı sıra bir futbol sahası, Muavad çarşısında 1960'lı yıllardan kalma bir konut ve ticaret binası ile Sen Terez'de konut, ev eşyaları ve endüstriyel alet satışı yapan büyük mağazalar ve bir süpermarket kompleksi ağır hasar gördü.
Hava saldırılarında herhangi bir askeri hedef vurulmadı. Bölge uzmanları, "Güney banliyölerinde askeri hedef bulunmuyor. Yapılan saldırılar, bölge halkının siyasi tercihlerinin bedelini ödetme ve ekonomik altyapıyı çökertme girişiminden ibaret. İsrail ordusunun askeri depo ve tesis olduğuna dair iddiaları, bölgenin ekonomisini çökertmek ve esnafı direniş gruplarından uzaklaştırmak için öne sürülen bir bahaneden başka bir şey değil," değerlendirmesinde bulunuyor.
Yıkılan bir sanayi aletleri dükkânının sahibi Hüseyin Garib, "Saldırıların ilk gününden beri bölge sakinleri, bu saldırıların asıl amacının direnişi destekledikleri için halka ağır bir bedel ödetmek olduğunun farkındaydı," diyor. Garib'e göre, saldırıların zamanlaması, önceden duyurulması ve başkent sakinlerinin füze seslerini duyabilmesi için deniz üzerinden gerçekleştirilmesi, açık bir gözdağı verme stratejisinin parçası.
Dahiye'deki esnaf ve sanayiciler, saldırıların öncelikli hedefinin ticari yapılar olduğu görüşünde birleşiyor. Gubeyri semtinde matbaa işleten Muhammed, "Bu açıkça Dahiye'ye yönelik psikolojik ve ekonomik bir savaş," değerlendirmesinde bulunuyor ve şöyle devam ediyor: "Saldırılar özellikle gece saatlerinde gerçekleştiriliyor ve çok sayıda işçi istihdam eden konutlar ile üretim tesislerini hedef alıyor."
Muhammed, son saldırılarla ilgili şu örneği veriyor: "İsrail ordusu, Hades bölgesinde direnişe ait depoları vurduğunu iddia etti. Oysa hedef alınan yerler bir kereste fabrikası, bir mobilya üretim tesisi ve bir otomobil boyahanesiydi. Üstelik aynı komplekste, bölgenin önde gelen işletmelerinden birine ait halı ve kilim deposu da bulunuyordu."
Saldırıların ardından İsrail tarafı iddialarını sürdürerek, yangının direnişçilere ait patlayıcı maddelerden kaynaklandığını öne sürdü. Fakat yanan malzemelerin tamamı, bu küçük işletmelere ait halı, boya ve ahşap ürünlerden ibaretti. Bina sakinlerinden Hüseyin İzzeddin, yangının başka herhangi bir patlama olmaksızın binanın rengini beyazdan siyaha çevirdiğini belirtiyor. Bölgedeki yoğun hava saldırıları nedeniyle itfaiye ekipleri, çıkan yangınlara zamanında müdahale etmekte zorlandı.
Güney banliyölerine yönelik gece saldırılarında zarar gören fabrika, konut ve işyerlerinin kesin bilançosu henüz çıkarılabilmiş değil. Bölgedeki resmî kurumlar şimdilik sadece enkaz nedeniyle kapanan yolları açmak ve yangınları söndürmekle meşgul.
Çeviri: YDH