YDH- Lübnan’da yayımlanan el-Ahbar gazetesinin haberine göre ABD'nin Beyrut Büyükelçisi Lisa Johnson, Lübnanlı siyasi partilerin yetkilileri ve bağımsız milletvekilleriyle toplantılar yapmaya başladı.
Amerikan büyükelçisi, Lübnanlı siyasilerle yaptığı toplantılarda ülkedeki son gelişmeleri ele aldı.
Amerikan rejimi, İsrail’in Hizbullah yönetim kadrosuna yönelik suikastlarının ve Lübnan’a yaptığı askeri saldırıların ardından Hizbullah’ın zayıfladığını belirten açıklamalar yapmıştı.
El- Ahbar’ın kaynaklarının söylediğine göre Johnson toplantı yaptığı Lübnanlı siyasilerden “Hizbullah sonrası döneme hazırlanmalarını, Hizbullah'ın devlet kurumları ve devletin sınır geçişleri üzerindeki kontrolüne artık izin verilmemesini" istedi.
Amerikan büyükelçisi Lisa Johnson, Hizbullah'ın liderlerini hedef alan ve Genel Sekreterini öldüren saldırılardan sonra çok zayıfladığını ve bu nedenle artık istediğini dayatamayacağını iddia etti ve Lübnan’ın yakında yeni bir siyasi aşamaya geçeceğini öne sürdü.
Johnson'ın sözlerinin Amerikan rejiminin Lübnan'da ateşkes istemediğini, İsrail'in saldırganlığını kendi ülkesinde gerçekleşene kadar desteklemeye devam ettiğini doğruladığını belirten el-Ahbar gazetesi, “Bu da Başbakan Necib Mikati'nin belirttiğinin aksine Lübnan'a yönelik herhangi bir diplomatik girişimin olmadığını gösteriyor” yorumunu yaptı.
Amerikan rejimi Lübnan’da 1701 sayılı BM kararını öne sürerek Hizbullah’ın Litani Nehri’nin kuzeyine çekilmesini, ardından 1559 sayılı BM kararı doğrultusunda Hizbullah’ın silahsızlandırılmasını öngören bir yeni düzen kurmayı hedefliyor.
Bu şartları görüşmek üzere 24 Ekim’de yapılacak Paris konferansının hazırlıklarının devam e ettiğini belirten el-Ahbar gazetesi, ABD'nin konferansa katılımını teyit ettiğini bildirdi.
Amerikalı yetkililer rejimin bu konferanstaki odak noktasının “ateşkesin gerekliliği, 1701 sayılı karar uyarınca sürdürülebilir bir siyasi çözüm sağlanması, sivillerin ve yerinden edilmiş kişilerin desteklenmesi ve korunması ve Lübnan'a yardım girişinin yanı sıra orduyu destekleyerek ve Lübnanlı subay ve askerlerin maaşlarını destekleyecek mali katkılar sağlayarak Lübnan'ın egemenliğini desteklemek” olduğunu belirtiyor.