İsrailli istihbaratçı: Varlığımız tehdit altında

11 Ekim 2024

Eski İsrailli istihbarat analiz yetkilisi Itai Brun, İsrail’in direniş güçlerine karşı askeri başarılarına rağmen, Siyonist rejimin caydırıcılık gücünün zayıfladığını belirtti. Brun, özellikle Aksa Tufanı operasyonunun İsrail'in savunma pozisyonuna yönelik ciddi bir tehdit oluşturduğunu ve "düşmanların" artık rejimin varlığını garanti olarak görmediğini vurguladı.

YDH - Emekli İsrailli istihbarat analiz yetkilisi Tuğgeneral Itai Brun, Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrullah'ın şehit edilmesi ve hem Gazze hem de Güney Lübnan'daki saldırılara rağmen, İsrail’in Direniş Ekseni'ni, varlığının sarsılmaz olduğuna ikna edememiş olabileceğini ifade etti.

Reichman Üniversitesi Uluslararası Terörle Mücadele Enstitüsü’nün önceki gün düzenlediği konferansta ve ardından Jerusalem Post'a konuşan Brun, Hamas, Hizbullah ve İran'ın 7 Ekim 2023 Aksa Tufanı operasyonuna bakışını ve bu tarihten sonra yaşanan gelişmeleri değerlendirdi.

Brun’a göre, rejim ordusunun 7 Ekim'den bu yana elde ettiği "tüm başarılara" rağmen, bu tarihten önce İsrail'in caydırıcılık gücüne verilen zarar ve 7 Ekim sonrası yaşanan bazı başarısızlıklar, İsrail'in düşmanları arasında daha savunmasız bir imaj bırakmış durumda.

2014'teki büyük Gazze çatışması da dahil olmak üzere, 2011-2015 yılları arasında rejim ordusunda istihbarat analiz şefi olarak görev yapan Brun, bu yılın nisan ayında başkan Amit Saar’ın sağlık sorunları nedeniyle istifası sonrası görevi geçici olarak devralmıştı.

Bu nedenle Brun, rejim istihbaratındaki mevcut düşüncelere oldukça hâkim olduğunu dile getirdi.

Konferansta Brun, 7 Ekim'e uzanan on yıllık süreçte İsrail'in caydırıcılık gücünün nasıl geliştiğini ve o tarihten sonra bu gücün nasıl değiştiğini kapsamlı bir şekilde inceledi.

Eski yetkili, tarihsel olarak pek çok Arap ülkesinin 1973 Ekim Savaşına kadar ve hatta sonrasında İsrail’i yenilebilir olarak gördüğünü hatırlattı. Ancak 1991-2006 yılları arasında Siyonist rejim, düşmanlarına karşı görece askeri üstünlüğü ile caydırıcılığını en güçlü şekilde sağlamıştı.

Fakat, 2006’dan sonra yeni bir dönem başladı. Bu süreçte iki taraf da küçük çaplı çatışmalar yaşadı ama tam anlamıyla bir savaş olmadı. Brun’a göre, bu dönemde daha gelişmiş silahlar ortaya çıktı ve Direniş Ekseni daha güçlü bir yapıya kavuştu. Ayrıca ABD'nin bölgedeki zayıflayan varlığı da bu sürecin önemli bir parçasıydı.

Brun, “2006’dan sonra düşmanlarımız İsrail’e verebilecekleri zarar konusunda fikirlerini değiştirdiler. Varlığımızı garanti olarak gören caydırıcılığımız sağlamdı. Ancak 2021’den itibaren bu dağıldı ve artık kazanmaktan bahsetmeye başladılar," dedi.

Rejim ordusunda istikrarsızlığa yol açan yargı reformu tartışmalarının da bu duruma katkıda bulunduğunu belirten Brun, 2021’den itibaren İsrail’e yönelik tehditlerin arttığını söyledi.

'Varlığımızın garanti altında olmadığı bir döneme geri döndük'

Direniş Ekseni'nin neden bu kadar kendinden emin olduğuna dair The Jerusalem Post’a verdiği demeçte Brun, Nasrullah ve Hamas'ın siyasi büro başkanı İsmail Heniyye'nin öldürülmesinin ve Hamas ile Hizbullah’ın askeri anlamda büyük zarar görmesinin bile direnişin kendine güvenini sarsmadığını ifade etti.

“Temel caydırıcılığı yeniden tesis etmeyi başardığımızdan emin değilim,” diyen Brun, bu durumu “birinin kazanmaya yeterince güçlü olduğunu hissetme hali” olarak tanımladı.

7 Ekim’den çok önce İsrail’in caydırıcılık gücünün azaldığını kaydeden Brun, “Son haftalardaki gelişmeler kısmen caydırıcılığımızı geri kazanmamıza yardımcı oldu, ancak İsrail ordusunun Gazze’de ilerleme kaydetmekte yavaş kaldığı ve Hamas’ı bitirme ya da İsrailli esirleri geri getirme konusunda zorlandığı da bir gerçek,” ifadelerini kullandı.

Brun, özellikle son haftalarda Lübnan’da Hizbullah ile yaşanan çatışmaların, direnişin İsrail’i alt edebileceklerine olan inançlarını zayıflatmada kayda değer bir adım olduğunu, ancak bu inancın tamamen sona ermediğini dile getirdi.

Brun, “Kabiliyetlerinin bir kısmını kaybettiler, fakat bunlar yeniden inşa edilebilir,” değerlendirmesini yaptı.

Ensarullah'ın ve Irak direnişinin hâlâ İsrail’e saldırılar düzenlediğini hatırlatan Brun, İran'ın 1 Ekim'de neden İsrail’e ikinci kez saldırdığına dair yöneltilen soruya cevaben, “Son aylarda Hizbullah’ın İsrail’i alt etme kapasitesine ilişkin görüşleri değişmedi,” diye konuştu.

Direnişin kayıplar vermiş olsa da bu durumun büyük bir değişiklik yaratmadığına dikkat çeken eski yetkili, İran'ın, İsrail'in Lübnan'daki yeni saldırılarına yanıt olarak "Bir bedel ödeyeceksiniz, geri çekilin," mesajını verdiğine işaret etti.