YDH - Üç üst düzey güvenlik yetkilisi, el-Ahbar gazetesi genel yayın yönetmeni İbrahim el-Emin'e verdikleri demeçte, başta ABD olmak üzere Batılı güçlerin Lübnan ile İsrail arasındaki açık savaşın başlamasından bu yana Lübnan’daki tüm askeri ve güvenlik güçleriyle yoğun bir şekilde günlük temas kurduğunu itiraf etti.
Yetkililer, gazeteye yaptıkları açıklamada, bu temasların içeriğinin Batılı çıkarların Lübnan’da doğrudan bir tehdit altında olup olmadığına dair bilgi toplamaktan ziyade, Batılıların daha çok Lübnan’ın resmi güvenlik birimlerinin Hizbullah’ın liderlik yapısındaki duruma dair tahmin ve verilerini toplamaya çalıştıklarını vurguladı.
Özellikle Hizbullah Genel Sekreteri şehit Hasan Nasrullah’a dönük suikastın ardından liderlikte ve askeri yapıda ne gibi değişiklikler olduğu konusunda bilgi toplamak istedikleri belirtildi.
Bu yetkililerden birine göre, Amerikalılar, Hizbullah’ın savaştan sonra Lübnan’daki askeri, güvenlik ve yürütme güçleriyle hala temas halinde olup olmadığını ve bu temasların nasıl gerçekleştiğini anlamaya özellikle ilgi gösterdi.
Aynı yetkili, birkaç gün önce yaşanan bir gelişmeyi açıkladı: “Geçen perşembe, yani ayın 10’unda, Beyrut Havalimanı’na CIA'e mensup 15 görevliden oluşan bir güvenlik ekibi geldi ve plakaları olmayan zırhlı araçlarla Amerikan Büyükelçiliği’nin yer aldığı Avkar’a geçti.”
Bu ekip, Beyrut’taki Amerikan Büyükelçiliği’nin bir kanadında yer alan ve 12 temel subayın yanı sıra çeşitli uzmanlık alanlarından diğer kişileri de içeren bir çalışma grubuna katıldı.
Bu grup, ajanların devşirilmesi ve yönetilmesi, teknik araçlarla bilgi toplanması ve Amerikan tarafının resmi olarak Lübnan hükümetinden talep ettiği verilerin analiz edilmesi gibi görevler üstleniyor. Bu talepler genelde terörle mücadele, uyuşturucuyla mücadele ve kara para aklama gerekçeleriyle yapılıyor.
Bu dosyayla ilgili bir diğer yetkili ise, “Amerikan istihbaratının Lübnan’daki operasyon merkezinde son on yılda büyük değişiklikler yaşandı ve toplantıların doğası eskisine göre farklılık gösteriyor.
Son değişikliklerden biri de Beyrut’taki istasyonun başına getirilen Sherry Baker adlı yeni müdür. Baker, daha önce resmi davetle Washington’a giden Lübnanlı güvenlik yetkilileriyle yapılan toplantılara katılmıştı,” dedi.
Aynı yetkili, “farklı seviyelerden Lübnanlı subayların Amerika’ya beş çalışma ziyareti yaptığını ve CIA’nin Langley’deki ana merkezinde Amerikan istihbarat yetkilileriyle toplantılar gerçekleştirdiklerini” de sözlerine ekledi.
Amerikan istihbaratının Lübnan’daki faaliyetlerine yönelik yürütülen denetimlerde ortaya çıkan yeni bir gelişme, son günlerde yaşanan önemli bir durumu gözler önüne serdi.
Üç yetkiliden biri, “Hizbullah liderliği, savaşla ilgili konular hakkında Lübnan’daki askeri ve güvenlik güçleriyle temas kurması için, bu güçlerle koordinasyon ve bağlantı komitesi başkanı olan Hac Vefik Safa’dan iletişim kurmasını istedi," diye konuştu.
Yetkili, “direnişin, bu temasların Safa için ciddi bir güvenlik riski taşıdığını bildiği halde bu görüşmelerin gerçekleştiğini” dile getirdi ve İsrail’in Beyrut’ta aceleyle düzenlediği bir hava saldırısının ardından, Safa’nın hedef alındığına dair sızdırılan bilgilerin bu endişeleri doğruladığını, ancak Hizbullah’ın bu haberin doğru olmadığını sonradan açıkladığını söyledi.
Aynı yetkili, bu saldırının ardından direnişin, Amerikanların savaşa katılımına dair şüphelerinin arttığını ve CIA’nin Safa’ya yönelik suikast girişiminde doğrudan bir rolü olduğunu düşündüklerini ifade etti.
Şüpheleri güçlendiren bir diğer unsur, dünya genelindeki tüm istihbarat kurumlarının, İsrail istihbaratı da dahil olmak üzere, Safa’nın Hizbullah’ın askeri yapısında herhangi bir rolü olmadığını çok iyi bilmesi.
Safa, yürütme sorumlusu olup, Hizbullah liderliğini Lübnan’daki güvenlik ve askeri kurumlarla iletişimde temsil ediyor ve onu savaşla doğrudan bağlantılı acil bir hedef haline getirecek herhangi bir görevi bulunuyor.
Yetkili, “İsrail’in Safa’yı öldürmekte bir sakınca görmediğini, zira Safa’nın geçmişte Seyyid Hasan Nasrullah’ın yardımcılarından biri olduğunu ve bu operasyonu Amerikalılar adına gerçekleştirdiğini” belirtti. Ayrıca, bu operasyonun Amerikanlar tarafından sağlanan bilgilerle yapılmış olma olasılığının yüksek olduğunu vurguladı.
Washington’un, Hizbullah ile Lübnanlı askeri veya güvenlik yetkilileri arasındaki her türlü bağı kesmek istediği iddia ediliyor.
Amerikalılar, adeta Hizbullah’a, Lübnan’daki yetkililere baskı yapabilecek her türlü bağlantıyı koparacaklarını söylüyor gibiler. Sefa’nın öldürülmesi, Beyrut’taki Amerikan Büyükelçisi Lisa Johnson tarafından başlatılan “Hizbullah sonrası Lübnan” inşası kampanyasının bir parçası olarak değerlendiriliyor.
Aynı yetkili, ABD’nin, İsrail’in Hizbullah’ın askeri olmayan yapısını hedef almasını destekleyebileceğine dair uyarılar bulunduğunu aktardı.
Bu durumun, direnişin iç sahadaki etkisini azaltmak amacıyla yapılabileceği belirtiliyor. Özellikle bazı Arap istihbarat birimleri, İsrail’in Gazze’de yaptığı gibi Lübnan’da da benzer bir operasyon gerçekleştirme ihtimalinden endişe ediyor.
İsrail işgal güçleri, Hizbullah’ın sağlık ve insani yardım birimlerini hedef alırken, ABD’nin Lübnan’daki müttefikleri de direniş yanlılarına karşı kışkırtma kampanyası yürütüyor.
Hatta bu durum, Hizbullah’ın medya sorumlusu Muhammed Afif’in Beyrut’un güney banliyösü dışındaki bir basın toplantısını engellemeye yönelik girişimlere kadar uzanıyor.