YDH- Press TV'de yer alan makalenin yazarı Ali Rıza Ahbari, Siyonizm'in devam eden toprak genişlemesini ve yasadışı yerleşimlerin kurulmasını destekleyen tarihsel ve ideolojik temellerini vurguluyor ve yerli Filistinlilerin haklarını göz ardı eden “Büyük İsrail” için uzun süredir devam eden bu hırsın yansımalarını medyaya taşıyor. Ahbari'ye göre, kökleri tarihsel Siyonist düşünceye dayanan yayılmacı fantezi önemli tepkilere yol açmaya devam ediyor ve bölgesel istikrar ve insani sonuçlar konusunda ciddi endişeler doğuruyor. Eski İsrailli yetkili Oded Yinon'un çizdiği yeni strateji ile diriltilen plan günümüz siyasetçilerinin de rahatça dile getirebildiği gelişmelerde son on yılları anlamaya mercek tutuyor.
İsrail rejimi bakanı Bezalel Smotrich bu hafta başında katıldığı bir televizyon programında işgalci varlığı “Şam'a kadar” genişletme planını küstahça açıklayarak büyük tepkilere yol açtı. Irkçı ve faşist demagojileriyle tanınan Smotrich, söz konusu açıklamaları kısa süre önce yayınlanan bir belgeselde yaptı: Kaos Bakanları başlıklı belgeselde, Siyonistlerin Ürdün Nehri'nin ötesinde “Büyük İsrail” vizyonuna dayanan yayılmacı gündemin “yavaş yavaş” ortaya çıkacağını iddia etti.
İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu'nun yakın yardımcısı ve sırdaşı, rejimin “sınırlarının” Akdeniz'den Ürdün Nehri'ne kadar genişletilmesi sorulduğunda “Kesinlikle ama yavaş yavaş” dedi.
Smotrich “Büyük bilgelerimiz Kudüs'ün geleceğinin Şam'a kadar uzanmak olduğunu söylerdi.” diye ekledi.
Bu yorumlar İsrail'in Gazze ve Lübnan'daki soykırım savaşının ortasında geldi. Lübnan'a yönelik saldırı 2 binden fazla kişinin ölümüne ve en az bir milyon kişinin yerinden edilmesine neden olurken, Gazze'ye yönelik saldırı şu ana kadar 42 binden fazla kişinin hayatına mal oldu ve 1.5 milyondan fazla Filistinliyi yerinden etti.
İsrail rejimi yetkililerinin Gazze merkezli direniş hareketi Hamas'a karşı Gazze'de “askeri hedefleri” takip etme sözü verdiği Ekim 2023'e bakıldığında -Hizbullah direniş hareketinin Beyrut'un güneyindeki karargâhını hedef alma bahanesiyle Güney Lübnan'a düzenlenen hava saldırılarının benzer gerekçelerine paralel olarak- İsrail'in sözde “Büyük İsrail” stratejisini uyguladığı açıkça ortaya çıkmaktadır.
Büyük İsrail yayılmacı ve irredantist bir kavram olup Siyonist varlığı Batı Asya ve Kuzey Afrika topraklarına doğru genişletme planıdır. Siyonist ideoloji kadar eskidir ve kurucusu Theodor Herzl tarafından 19. yüzyılda ortaya atılmıştır ve benzer fikirlerin destekçileri arasında bugün de çok sayıda İsrailli siyasetçi bulunmaktadır.
En dar bölgesel anlamda, işgal altındaki Filistin ve Suriye toprakları, özellikle işgal altındaki Batı Şeria, Gazze ve Golan Tepeleri ile mevcut Siyonist varlığı ve en geniş anlamda Nil'den Fırat'a kadar olan bölgeyi veya Mısır, Ürdün, Lübnan, Türkiye, Suriye, Irak, Kuveyt ve Suudi Arabistan topraklarını içerir.
Siyonizm'in kurucuları, apartheid rejiminin daha uzun vadeli askeri genişlemesi, daha fazla yabancı toprak ilhakı ve tanınma için lobi faaliyetleri için alan bıraktı. Bu politikanın ampirik örnekleri Batı Şeria, Doğu Kudüs ve Golan Tepelerindeki yasadışı yerleşimlerdir. Smotrich'in iddiaları, rejimin halihazırda sahada uyguladıklarını yansıtmaktadır.
Her ne kadar önde gelen İsrailli politikacılar bu fikrin popüler ve uygulanabilir olmaması nedeniyle maksimalist genişleme planları konusunda ketum davransa da, Smotrich gibi Siyonistler zaman zaman bu konuda konuşmaktadır.
Sözde “Büyük İsrail” ideolojisine dair en eski referanslar İbranice Tevrat'tan gelmektedir ve bu kavram daha sonra faşist Siyonizm ideolojisinin önde gelen savunucusu Theodor Herzl tarafından da yinelenmiştir. Theodor Herzl'in günlüklerinin ikinci cildinde, Siyonist varlığın gelecekteki “sınırlarını” tasavvur ederken Tevrat'taki “Mısır Çayı'ndan Fırat'a kadar” ifadesine atıfta bulunur. Günlükleri Raphael Patai tarafından derlenip düzenlenen ve 1960 yılında yayınlanan Herzl, öncelikle yerli Filistinlilerin zararına olacak şekilde sözde “Filistin'deki Yahudiler için anavatana” odaklanmıştır.
Benzer şekilde, Filistin Yahudi Ajansı'nın bir üyesi olan Haham Yehuda Leib Fischmann, 9 Temmuz 1947'de BM Özel Soruşturma Komitesi'ne verdiği ifade sırasında bu anlatıyı güçlendirmiştir. O dönemde Herzl tarafından ortaya atılan söyleme atıfta bulunarak “Vaat Edilmiş Topraklar Mısır Nehri'nden Fırat'a kadar uzanır; Suriye ve Lübnan'ın bazı kısımlarını da içerir” demiştir.
Bu ideoloji daha sonra Oded Yinon Planı'nda ana hatlarıyla belirtildiği gibi Batı Asya'daki İsrail rejimi için stratejik bir çerçeveye dönüştü. 1980'lerde 'İsrail için Bir Strateji' başlıklı bir makalede detaylandırılan plan, eski İsrailli yetkili Oded Yinon tarafından kaleme alınmış ve 1982 yılında Dünya Siyonist Örgütü'ne bağlı İbranice Kivunim dergisinde yayınlandı.
Plan 1982 yılında Siyonizm karşıtı aktivist Israel Shahak tarafından İngilizceye çevrilmiş ve Shahak önsözde şunları kaydetmiştir:
“Dünya Siyonist Örgütü'nün süreli yayını Kivunim'de yayınlanan son derece açıklayıcı bir makalede Oded Yinon, İsrail'in 1980'lerdeki stratejisinin Orta Doğu haritasını yeniden çizmeyi, Arap devletlerini parçalamayı ve aslında bölgesel bir süper güç olmayı hedeflediğini savunmaktadır.”
Yinon Planı'nın ana teması, İsrail'in istikrarsızlığı, iç çatışmayı ve çevresindeki ülkelerin nihai olarak parçalanmasını teşvik ederek bölgesel hakimiyetini artırabileceğiydi. Önde gelen Siyonistler tarafından desteklenen bu plana göre Irak, Suriye ve Mısır gibi ülkeleri zayıflatarak birleşik bir Arap cephesinin oluşmasını engelleyebilirdi.
Arap devletlerinin parçalanması: Yinon'un argümanının özü, İsrail'in uzun vadeli güvenliğinin ve hakimiyetinin komşu Arap devletlerini zayıflatarak ve parçalayarak en iyi şekilde güvence altına alınacağıdır. Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra sömürgeci güçler tarafından, özellikle de Sykes-Picot Anlaşması kapsamında oluşturulan sınırların Irak, Suriye ve Lübnan gibi çok etnikli istikrarsız devletler yarattığına inanıyordu. Yinon bunu işgalci İsrail rejiminin bu devletlerin doğasında var olan kırılganlıktan faydalanması için bir fırsat olarak gördü.
Irak'ın Parçalanması: Yinon Irak'ın üç ayrı devlete bölünmesini önerdi: güneyde bir Şii devleti, merkezde bir Sünni devleti ve kuzeyde bir Kürt devleti. Bu parçalanma Irak'ın İsrail'e karşı birleşik bir tehdit oluşturma kabiliyetini zayıflatmak için tasarlanmıştı.
Lübnan'ın zayıflatılması: Plan aynı zamanda, Yinon'un yazdığı dönemde zaten bir iç savaşın pençesinde olan Lübnan'a da odaklanıyordu. Yinon, Lübnan'ın kalıcı olarak daha küçük, etnik açıdan homojen devletlere bölünmesini ve böylece birlikte hareket etme kapasitesinin azaltılmasını öneriyordu. Bu, Hizbullah'ın sahneye çıkmasından çok önceydi.
Suriye'nin parçalanması: Yinon Planı'na göre Suriye etnik ve dini hatlar temelinde Aleviler, Sünniler, Dürziler ve Kürtler gibi farklı bölgelere ayrılmalıdır. Parçalanmış bir Suriye, özellikle Golan Tepeleri konusunda İsrail'in toprak hırslarına daha az meydan okuyabilecektir.
Mısır: Yinon, Mısır'ın da iç istikrarsızlıkla karşı karşıya kalabileceğini ve bunun İsrail için avantajlı olacağını öne sürdü. Zayıflamış bir Mısır bölgesel bir güç olarak etkisini sınırlayacak ve İsrail'e karşı Arap koalisyonlarında öncü bir rol oynama olasılığını azaltacaktır.
İsrail'in bölgesel hakimiyet ve toprak genişletme dürtüsü, 1967'de İsrail askeri lideri Yigal Allon tarafından geliştirilen Allon Planı'na da yansıdı. Bu plan, kilit bölgelerin stratejik olarak elde tutulması yoluyla Siyonist varlığın gelecekteki “sınırlarını” şekillendirmeyi amaçlıyordu.
Güvenlik tampon bölgeleri: Planın ana unsurlarından biri, işgal altındaki Batı Şeria'nın stratejik bölgelerinin, özellikle de Ürdün Vadisi ve dağlık bölgelerin, Siyonist varlık ile Ürdün arasında bir güvenlik tamponu olarak muhafaza edilmesiydi.
Yoğun nüfuslu Arap bölgelerinin geri dönüşü: Plan, işgal altındaki Filistin topraklarına büyük bir Arap nüfusunun dahil edilmesini önlemek için işgal altındaki Batı Şeria'nın Filistinli nüfusun yoğun olduğu bölgelerinin Ürdün yönetimine veya yerel Filistin kontrolüne geri verilmesini öneriyordu.
Gazze Şeridi: Allon Planı, Gazze Şeridi'nin İsrail rejimine ilhakını savunurken, Gazze'deki büyük mülteci nüfusunun diğer Arap ülkelerine ya da Ürdün yönetimine yerleştirilmesini öneriyordu.
Golan Tepeleri ve Sina Yarımadası: Plan, işgal altındaki Golan Tepeleri'nin elde tutulmasını öngörürken, Mısır'dan ele geçirilen Sina Yarımadası, Mısır ile gelecekte yapılacak barış görüşmeleri için potansiyel bir pazarlık kozu olarak görülüyordu.
Yakın zamanda Smotrich'in yorumlarıyla açığa çıkan İsrail'in yayılmacı zihniyeti, internet kullanıcılarının İsrail yayılmacılığı kavramını kınamasıyla küresel çapta kınandı. İngiliz akademisyen ve TV yapımcısı David Miller, eski adı Twitter olan X'te sözde “Büyük İsrail”in bir haritasını paylaşarak İsrail'in toprak hırsının uzun süredir devam eden doğasına işaret etti.
Miller, “Sürpriz! 'Araplar' 'Büyük İsrail' konusunda başından beri haklıydı. Plan her zaman buydu,” diye yazdı.
Rula el-Kavasmi adlı bir kullanıcı, ideolojinin kapsadığı devletleri de içeren sözde “Büyük İsrail” haritasını, haritanın bir İsrail askerinin üniformasında rozet olarak yer aldığı bir görüntüyle birlikte paylaştı. El-Kavasmi, “Onların planı bu” yorumunu yaptı.
Amerikalı-İrlandalı-Filistinli aktivist, eski ABD deniz piyadesi ve Körfez Savaşı gazisi Kenneth Nichols O'Keefe de benzer uyarılarda bulundu. “Doğru. Bu konuda yirmi yılı aşkın bir süre önce uyarıda bulundum ve çoğu kişi bunu anlayamadı,” diyen O'Keefe, endişesinin uzun süredir devam ettiğinin altını çizdi.
Deric Cadora adlı bir kullanıcı yayılmacı ideolojinin uygulanabilirliğini küçümseyerek bunu “beyhude bir hayal” olarak tanımladı:
“Bu beyhude bir hayal ama niyetlerini bilmek güzel”
Almanya'da yaşayan mühendis Nicol-André Berdellé, İsrailli yetkililerin mevcut sınırlarının ötesine uzanan bir “Yahudi devleti” kurulmasına ilişkin açık beyanlarına dikkat çekti. Berdellé ayrıca bu tür ideolojilerin bölge üzerindeki ağır sonuçları konusunda da uyarıda bulundu:
“İsrailliler Ürdün, Suudi Arabistan, Mısır, Irak, Suriye ve Lübnan'ı da içine alan bir Yahudi devleti kurma planlarını gizlemiyorlar. Dışişleri Bakanı Bezalel Smotrich az önce yine söyledi. Orta Doğu'da milyonlarca insanın ölümüne yol açacak bir savaşla karşı karşıyayız. ABD silahları durdurulmalı”
Çeviri: YDH