Şüphesiz o şimdi buradadır. O, Lübnan'a yönelik Siyonist saldırganlık başta olmak üzere, çeşitli sahalarda, İsrail'in Lübnan topraklarına ilerleme girişimlerini püskürtmek için, işgal altındaki Filistin ile güney köylerinin sınırlarındaki çatışmalarda, mücahitlerin yanında olan en yüce ve en kutsal şehit Seyyid Hasan Nasrullah'tır.
İşgal altındaki Hayfa yakınlarındaki Binyamina'daki Golani Tugayı üssünün yemek salonunda olduğu gibi, Siyonist düşman varlığının derinliklerine fırlatılan her rokette, işgal altındaki Filistin semalarına doğru giden her salvoda, kah Hüdhüd gibi çekim yapmak için kah düşmanı hedef almak için Siyonist düşmanın derinliklerine fırlatılan her füzede mevcuttur.
Onun ruhu şad olsun, Şehit Seyyid mücahitlerle birliktedir. 13 Ekim 2024 Pazar akşamı, İslami Direniş'in savaş medyasının saldırının henüz başlarındayken Seyyid'in bir ses kaydını yayınlaması, sahadaki adamların şehit Seyyid'in vaat ettiği kesin zafere ulaşma yolunda kahramanlık destanları yazarak yüzden fazla Siyonist subay ve askeri öldürmesi ve yaralaması, düşmanın, ondan taraf olanların, Hizbullah'ın bittiğine inananların yanlış hesapları Seyyid'in şu an burada olduğunun delilidir.
Bugün bu mücahitler, düşman rejimine, onun başı Benyamin Netanyahu'ya ve Tel Aviv ile normalleşme denklemlerini pazarlayanlara, düşman suçlarını ve saldırganlığını durdurmadığı sürece bu bölgenin ve ötesinin direniş savaşçılarının ateş menzili içinde olduğunu söylüyor.
Şehit Seyyid, mücahitlerle birlikte olduğu gibi, düşmanın saldırganlığına karşı koyan halkla, halkın direnişiyle ve Lübnan'ın tüm özgür halklarıyla da birlikte. Bu mevcudiyeti, insanların günlük yaşamlarında tartıştıkları şeylerden, konuştukları meselelerden ve çeşitli medya organlarında ya da sosyal medya aracılığıyla verdikleri yanıtlardan takip ederek kavrayabilirsiniz.
Saldırganlık sonrası güney banliyösünde tahrip edilen yerleşim alanlarını ya da dükkanları ziyaret etmek için girenler ne olduğunu sorduğunda şu cevabı alıyor:
“Biz Güzellik'ten başka bir şey görmedik...Seyyid Hasan'ın ve direnişin ruhuna kurban olayım... Ey dağ, hiçbir rüzgar seni sarsamaz... Seni yeniden inşa edeceğiz ve muzaffer olacağız...”
Seyyid Nasrullah'ın fotoğraflarını, sözlerini, konuşmalarını ve vaazlarını, özellikle Seyyid'in çeşitli konularda ve meselelerde öğretmen, profesör, rehber ve danışman gibi olması nedeniyle, çeşitli sosyal medyada en üst sıralarda yer aldığını ve geniş çapta dolaşıma girdiğini görebilirsiniz.
İç ve dış siyasi meseleler bir yana, kültürel, sosyal, dini, ekonomik... halkı ilgilendiren her konu Seyyid için ele alınıp açıklığa kavuşturulacak bir meseleydi. Hiçbir konu yok ki, Seyyid onu insanların yollarını aydınlatmak için ele almamış olsun.
O halkı sevdi, halk onu sevdi. Hiçbir koşulda, en zor koşullarda bile halkını ya da banliyölerini terk etmedi...bunun kanıtı da, bir suikastle tonlarca nefret dolu Amerikan-İsrail patlayıcısı kullanılarak şehit edilmesidir.
Seyyid Nasrullah'ın uzun yıllar boyunca çeşitli yaş gruplarından ve sosyal sınıflardan insanın günlük yaşamlarında önemli bir varlık olmaya devam edeceği beklenebilir. Bu da öyle doğaldır ki, çünkü Seyyid ile büyüyen, öğretilerini ve vaazlarını özümseyen bir nesil ve ötesi vardır. Ve bir de bir Lübnan toplumu vardır ki, bu toplum zaferlerini Seyyid ile, Seyyid'in rehberliğiyle örmüştür.
Bugün Lübnan'a karşı saldırganlığında İsrail'in ortağı olan Amerikan yönetiminin sık sık yarattığı zorlukların üstesinden gelerek bir yaşam mücadelesine giren bu toplumdur.
Bu halkın içindeki direniş ortamının sevdalıları, Direniş'in Seyyid'inin çeşitli ulusal, dini ve partiyle ilgili vesilelerle kendileriyle konuşacağı günü bekledi, Seyyid'in şahsiyetini aşan otantik Muhammedi İslam dinine bağlılık yoluyla Yüce Allah'a gerçek bağı yansıtan bir çizgiye, bir sadakat hareketine bekleyiş ve aşk dolu şarkılar söyledi.
Aynı zamanda bu halk, bu müstesna seyyidi çok güçlü bir şekilde sevdi. Onu bir insanda nadiren bulunan özelliklerinden ötürü sevdiler; bu niteliklerin bir makalede veya raporda toplanması zordur. Üstelik, bu insanlar seyyide olan sevgilerinin boyutunu bu kritik ve hassas zamanlarda keşfedemeyecekler, zamanla bu güçlü sevgi kendisini daha çok belli edecek, bu güçlü sevgi daha güçlü ortaya çıkacak.
Savaş zaferle sona erdikten sonra Seyyid'in yokluğuyla bir kutlama yapılacak. İnsanların, bir ekranın arkasından bile olsa tanışmaya ve görmeye hevesli olduğu Seyyid'in yokluğunun büyüklüğü o zaman daha da hissedilir olacak.
Yorgun ruhlarımıza teselli veren şey, hem şimdi hem de gelecekte meydana gelen her şeyin Allah'ın katında olduğudur çünkü veren de alan da O'dur; geriye kalan şey, insanların üzüntüsünü yatıştıracak olan şey, her ruhun bu ortak yolculuktan geçtiğinin farkına varmaktır. Allah'ın apaçık kitabında söylediği gibi:
“Yerin üstünde ne varsa fanidir. Azamet ve kerem sahibi olan Rabbinin zatı baki kalacaktır.”
Hizbullah Genel Sekreter Yardımcısı Şeyh Naim Kasım'ın 15 Ekim Salı günü televizyonda yayınlanan konuşmasında Seyyid Hasan Nasrullah'a hitaben söylediği gibi:
“Seyyid Nasrullah bizi terk etmedi, o burada. Özgürlük savaşçıları onun iradesi ve ona olan sevgileriyle güçlü durmaya devam eden halkı aracılığıyla düşmana karşı en büyük güçle karşı koymayı sürdürüyor.
Ey sevgili lider, ruhun aramızda yaşıyor ve sözlerin yolumuzu aydınlatıyor. Emirlerin yerine getirilecek: onları yeneceğiz ve topraklarımızdan söküp atacağız.”
Sen bizi terk etmedin. Mücahitlerin sende güç alarak kararlılıkla karşı koyuyor, halkın sevgileri göklere ulaşan sarsılmaz bir duruş sergiliyor. Bizi terk etmedin çünkü kalplerimiz senin sevginle dolup taşıyor ve zafer arzularımız sınır tanımıyor.
Düşmanların senin varlığını düşündükçe titriyor; her mücahidin ve her adanmış ruhun içinde seni görüyorlar. Emirlerin yerine getirilecek: onları yeneceğiz ve topraklarımızdan söküp atacağız.
Çeviri: YDH