YDH - İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu'nun terör konusundaki "sivillere karşı siyasi amaçlarla düzenlenen sistematik saldırılar" tanımı, ordusunun son 18 gündür Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliya Mülteci Kampı ve civar kasabalarda yaptıklarıyla birebir örtüşüyor.
Dün, işgal ordusu Beyt Lahya mahallesinde, bir gün önce Cibaliya’da yaptıklarını tekrarlayarak tanklarla ana caddeleri işgal etti ve dört bir yandan "quadcopter" dronlarıyla ateş çemberi kurdu.
Ardından, sivillerden sığınakları ve hastaneleri boşaltmalarını talep edip, emirlere uymazlarsa bölgeyi başlarına yıkmakla tehdit etti.
Bu vahşet karşısında binlerce mülteci, işgal ordusunun belirlediği güzergâh üzerinden tahliye olmaya zorlandı, fakat toplandıkları ana caddede topçu birlikleri tarafından bombalandılar, bu saldırı sonucunda onlarca insan şehit oldu ve yaralandı.
Tüm bu yaşananlara rağmen, tehcir planı başarısız olmaya devam ediyor ve bu sürecin amacının sadece sivillere zarar vermek ve onları yıldırmak olduğu artık net bir şekilde anlaşılıyor.
Paralel olarak, işgal askerleri düşük ve adi bir intikam seviyesiyle hareket ediyor.
Ölümden kurtulanların el-Ahbar gazetesine verdikleri ifadelerde, İsrail tanklarının göçmenler geçerken kasıtlı olarak şiddetli hareketlerle toz bulutları oluşturduklarını belirtiyorlar.
Ayrıca askerler, bazı erkekleri gözleri bağlı halde bir çukura toplayıp, buldozerleri onların yanından geçirerek korkutmuş.
Aynı zamanda topçu birlikleri, göçmenlerin toplandığı alanlara ve sivillerin evlerine yönelik onlarca bombardıman düzenledi.
İlk verilere göre, yaklaşık iki haftadır süren bu etnik temizlik operasyonu sonucunda yaklaşık 700 sivil şehit oldu, çoğu evlerinin enkazı altında ya da bombalanan ve yakılan sığınaklarda hayatını kaybetti.
Bu operasyon sırasında da işgalci askerler, sivillerin evlerine ve altyapıya mümkün olan en büyük zararı vermeye çalıştı.
Beton bloklar ve patlayıcı varillerle onlarca yerleşim alanını havaya uçurdular, bu da yüzlerce evin, su kuyularının ve yol ağlarının yıkılmasına neden oldu.
Aynı zamanda işgalci güçler, kuzeydeki üç hastaneyi -Tel ez-Zaatar'daki el-Avda ve Endonezya, Beyt Lahya'daki Kemal Advan hastanelerini- kuşatmaya devam ederek, bu hastanelere yakıt ve tıbbi malzeme girişini engelledi.
Ayrıca yaralıları kurtarmaya ve şehitleri tahliye etmeye çalışan ambulans ve sivil savunma araçlarını da hedef aldılar.
Bu kötü durum, hastane müdürü Hüsam Ebu Safiye'ye göre, Kemal Advan hastanesini adeta bir mezarlığa çevirdi; zira yüzlerce yaralı, kritik cerrahi müdahaleler için gerekli tıbbi personel ve imkanların yetersizliği nedeniyle ölüm sıralarını bekliyor.
Sahada ise direniş, etkili ve başarıya ulaşan savunmasını sürdürüyor. The New York Times gazetesine göre, işgal güçleri için Hamas'ı Gazze'nin kuzeyinde yenmek zor, zira örgütün savaş taktikleri işgalci ordunun görevini zorlaştırıyor.
Gazete, Hamas lideri Yahiya Sinvar'ın şehit edilmesinin ardından da direnişçilerin merkezi olmayan bir yapıda çalıştığını ve sahadaki duruma göre hareket ettiklerini vurguluyor.
Bununla beraber, büyük ölçüde korunan tüneller sayesinde direnişçilerin pusu kurma ve etkili saldırılar düzenleme kabiliyetlerini hala sürdürebildiklerini belirtiyor.
Kassam Tugayları, dün yaptığı açıklamada, işgal ordusunun 401. Tugay Komutanı İhsan Daksa'nın, Cibaliya Mülteci Kampı'nın batısındaki Faluca mahallesinde 12 subaydan oluşan birliğine yönelik bir anti-personel mayını patlatılması sonucu öldürüldüğünü duyurdu.
Tugayların askeri medya birimi ayrıca, kuzeydeki çatışma bölgelerinde üç D9 buldozerinin patlatıldığını bildirdi. Aynı zamanda, Tel ez-Zaatar mahallesinde bir Merkava tankının imha edildiği görüntüler yayımlandı.
Görüntülerde, direniş güçlerinin patlamayan ağır İsrail füzelerini geri dönüştürüp yeniden kullandıkları açıkça görülüyordu. Patlama, tankı tamamen yok etti ve mühimmat bölmesinin alev almasına neden olarak zincirleme patlamalar meydana getirdi.