YDH - Uluslararası Adalet Divanı (UAD), yakın zamanda verdiği kararda, devletlerin İsrail'in işgal altındaki Filistin topraklarındaki faaliyetlerine destek vermeyi durdurmaları gerektiğini belirtmişti.
Ancak Intercept'in haberine göre Avrupa Birliği'nin (AB) dış politika servisinin üst düzey hukuk danışmanı Frank Hoffmeister tarafından hazırlanan bir analiz, AB ülkelerinin bu karara tam olarak uymayabileceğine işaret ediyor.
Hoffmeister’in 22 Temmuz 2024'te Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borrell’e ilettiği yedi sayfalık notta, AB'nin, yerleşimlerden gelen ürünleri etiketleme zorunluluğunu sürdürebileceği ancak bu ürünlerin ithalatını yasaklamanın hâlâ tartışmaya açık olduğu kaydedildi.
Notta, “AB hukuku, Batı Şeria ve yerleşim bölgelerinden gelen ürünlerin menşeini belirtmeyi zorunlu kılıyor. Ancak, bu ürünlerin ithalatına yönelik bir yasağın uygulanıp uygulanmayacağı siyasi bir karar meselesidir,” ifadeleri yer aldı.
Bu yaklaşım, UAD'nin kararına ters düşüyor. Mahkeme, devletlerin İsrail’in işgaline herhangi bir şekilde yardım veya destek vermemesi gerektiğini açıkça belirtmişti.
Boston Üniversitesi Uluslararası İnsan Hakları Kliniği direktörü Susan Akram, AB'nin mevcut politikasının UAD kararına uymadığını belirterek, "AB'nin, uluslararası hukuka göre işgali sona erdirmek için tüm ticaret ve finansal desteği durdurması gerekiyor," değerlendirmesini yaptı.
Birleşmiş Milletler’in Filistin topraklarındaki insan hakları özel raportörü Francesca Albanese de AB’nin tutumunu “hukuki olarak hatalı, politik olarak zararlı ve ahlaki olarak kusurlu” şeklinde nitelendirdi.
Albanese, "AB'nin bu tutumu, uluslararası hukuku çiğnemeyi tercih ettiğini gösteriyor ve bu da hem AB'nin küresel itibarına zarar veriyor hem de Filistin halkının güvenini sarsıyor," diye konuştu.
Daniel Levy gibi uluslararası ilişkiler uzmanları da Hoffmeister'in analizine tepki gsöterdi. Levy, AB’nin tavrının uluslararası hukukun keyfi bir şekilde yorumlandığını gösterdiğini ifade etti.
AB’nin mevcut politikası, yerleşimlerden gelen ürünlerin etiketlenmesini şart koşarken, bunların ithalatına doğrudan bir yasak getirmiyor.
Fakat bazı AB üyesi ülkeler, bu politikanın yetersiz olduğunu düşünüyor. Özellikle İrlanda, AB’nin harekete geçmemesi durumunda kendi yerel yasalarıyla İsrail yerleşimlerinden gelen ticareti yasaklamayı planladığını açıkladı.
İrlanda Dışişleri Bakanı Micheál Martin, bu konuda AB’den kapsamlı bir inceleme beklediklerini ifade etti.
Norveç hükümeti de geçtiğimiz günlerde şirketlerine, işgal altındaki bölgelerdeki İsrail varlığını destekleyen ticaretten kaçınmaları yönünde tavsiye verdi. Aynı gün, Avrupa Parlamentosu’ndan 30 milletvekili, AB Komisyonu'na bir yazılı soru yönelterek UAD'nin kararına uyulup uyulmayacağını sordu.
İsrail’in Batı Şeria ve Gazze'deki gayri meşru yerleşim projeleri uzun yıllardır dünya kamuoyunda tartışma konusu olmaya devam ediyor.
Yerleşimlerin büyük bir kısmı uluslararası hukuk açısından yasa dışı kabul edilirken, AB ülkelerinin bu yerleşimlerle ekonomik ilişkilerini sürdürmesi tepkilere yol açıyor.
2020-2023 yılları arasında Avrupalı yatırımcıların, İsrail yerleşimlerinde faaliyet gösteren şirketlere 164,2 milyar dolar kredi ve garanti sağladığı bildirilmişti.
Bununla beraber Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, UAD'nin kararına atıf yaparak İsrail’in işgaline bir yıl içinde son vermesini talep etti.
Ancak, Hoffmeister’in analizine göre, AB'nin mevcut politikası uluslararası hukukla uyumlu görünse de ticaretin tamamen yasaklanması "siyasi iradeye" bağlı olacak.