YDH - İki aylık aradan sonra Gazze Şeridi'nde ateşkes görüşmeleri dün (27 Ekim), Kahire'nin desteklediği ve iki günlük bir sükûnet süreci karşılığında dört İsrailli esirin serbest bırakılmasını, İsrail hapishanelerinde sınırlı sayıda Filistinli tutsağın salıverilmesini ve bölgeye büyük miktarda yardımın ulaşmasını sağlayacak bir "mini anlaşma" önerisi etrafında yeniden başladı.
Kahire, Doha’da saatlerce detaylı şekilde tartışılan bu çözüm önerisini İsrail'in sorunun çözümüne yönelik istekliliği olarak değerlendirerek iyimser bir hava oluşturdu.
Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah Sisi, dün Cezayirli mevkidaşı Abdülmecid Tebbun ile Kahire'de düzenlediği basın toplantısında, ülkesinin planının tam bir ateşkese ulaşmak amacıyla 10 gün içinde müzakerelerin tamamlanmasını öngördüğünü belirtti.
Bu süreçte alınacak önlemlerin çoğu, Mısır İstihbarat Teşkilatı'nın yeni başkanı Hasan Reşad'ın önerilerine dayanarak şekillendirildi.
Ancak, bu girişimin sorunu köklü bir şekilde çözeceği yönünde net bir beklenti oluşmuş değil.
İsrail, planın ilk aşamasını kabul etme eğiliminde olsa da Filistin direnişi müzakerelerin 10 gün içinde tamamlanacağına dair güvence talep ediyor.
Kahire ise İsrail'den somut bir taahhüt almanın zor olduğunu ve özellikle Donald Trump'ın gelecek ay başkanlık seçimini kazanarak ABD'ye dönmesi durumunda müzakerelerin daha da karmaşık hale geleceğini öne sürüyor.
Şu anda yürütülen müzakere turuna, CIA Direktörü William Burns, Mossad Başkanı David Bernea ve Katar Başbakanı Muhammed bin Abdurrahman es-Sani gibi önemli isimlerin yanı sıra Mısır istihbarat heyeti de katılıyor.
Tel Aviv'den gelen "siyasi irade sinyalleri" doğrultusunda katılımcıların uzlaşmacı çözümler araması bekleniyor.
El-Ahbar gazetesine konuşan Mısırlı kaynaklara göre, son iki gündür Washington’la yoğun temaslar sürdürülüyor ve müzakerelerde ilerleme sağlanması durumunda önümüzdeki saatlerde Sisi ile ABD Başkanı Joe Biden arasında bir telefon görüşmesi yapılması planlanıyor.
Mısırlı yetkililer, İsrail’in kuzeydeki asker kayıplarının artması ve Başbakan Benyamin Netanyahu'nun bu kayıplar ile kazançlar arasında bir denge kurma arzusunun, İsrail'i anlaşmaya daha yatkın hale getirdiğine işaret ediyor.