YDH - Financial Times (FT) gazetesinin haberine göre eski ABD Başkanı Donald Trump’ın 2024 başkanlık seçimlerini kazanması durumunda, dış politikada radikal değişikliklere gitme planı olduğu belirtiliyor.
Müttefikleri ve danışmanlarına göre Trump, ikinci döneminde Ukrayna ve Orta Doğu’daki savaşları "hızla sona erdirmeyi" amaçlarken, Amerika’nın müttefiklerinden daha fazla savunma harcaması yapmalarını ve ticari ilişkilerde adil bir denge kurmalarını bekliyor.
Trump’ın politikalarına aşina kaynaklar, eski başkanın dış politikada “öngörülemezlik” ilkesini benimsediğini, bu sayede ABD’nin müttefik ve düşmanlarını sürekli olarak bir belirsizlik içinde bırakmayı hedeflediğini belirtiyor.
Trump’ın yakın müttefiklerinden Richard Grenell, “Öngörülebilirlik korkunç bir şeydir,” diyerek Trump’ın stratejisinin ardındaki düşünceyi özetliyor.
Grenell’e göre, Trump bu sayede Amerika’nın rakiplerine karşı stratejik bir üstünlük sağlıyor.
Trump’ın, ikinci döneminde özellikle NATO ve Asya’daki müttefiklerinden daha fazla savunma harcaması yapmalarını beklediği vurgulanıyor.
NATO üyeleri, Trump’ın birinci döneminde yaptığı baskılar sonucu savunma bütçelerini artırmak zorunda kalmışlardı. NATO’nun savunma harcamalarında hedeflenen yüzde iki oranına ulaşan üye sayısı artmış olsa da Trump daha fazlasını talep ediyor.
Cumhuriyetçi Parti’nin önde gelen isimlerinden Mike Waltz, NATO üyelerinin savunma yükünü daha fazla paylaşmaları gerektiğini belirterek, “NATO üyeleri, yüzde iki hedefini sadece başlangıç noktası olarak kabul etmelidir,” diyor.
Özellikle Almanya ve Fransa gibi ülkeler, savunma bütçelerini artırmaları ve ABD ile ticaret dengesi kurmaları yönünde baskı görebilir.
Trump’ın müttefiklerinden beklediği diğer bir önemli konu ise "ticaret dengesinin" sağlanması. Trump, ticaret fazlası veren ülkeleri hedef alarak, ticari ilişkilerde “karşılıklılık” ilkesini savunuyor.
Bu yaklaşımı ilk döneminde de benimseyen Trump, ikinci dönemde ise ticaret dengesi sağlanana kadar daha yüksek gümrük tarifeleri uygulamayı planlıyor.
Özellikle Çin’e yönelik olarak daha sert ekonomik yaptırımların gündemde olduğu belirtiliyor. Trump’ın Asya politikalarını şekillendiren danışmanlarından biri olan Heino Klinck, Çin’in ABD’ye olan bağımlılığının, Trump tarafından bir avantaj olarak görüldüğünü söylüyor.
Klinck’e göre, Çin ile ekonomik anlamda güçlü bir müzakere pozisyonuna sahip olan Trump, ticaret anlaşmaları ve gümrük vergisi politikaları ile Çin’in ABD üzerindeki etkisini sınırlamayı hedefliyor.
Trump’ın ikinci döneminde Ukrayna’daki savaşı sona erdirmeye yönelik planlarının olduğu ve bu doğrultuda ABD askerlerinin doğrudan müdahale etmeyeceği bir çözüm önerdiği bildiriliyor.
Trump’a yakın danışmanlar, Ukrayna’nın NATO üyeliğinin kısa vadede gerçekleşmeyeceğini ve çatışmanın bir barış anlaşması ile “dondurulabileceğini” düşünüyor.
Trump’ın danışmanlarından biri olan Fred Fleitz, bu sürecin Avrupa ülkelerinin sorumluluğunda olması gerektiğini, ABD’nin ise yalnızca müzakereleri kolaylaştırabileceğini belirtiyor.
Eski Başkan'ın Orta Doğu politikasında ise İsrail ile Suudi Arabistan arasında uzun vadeli normalleşme planları bulunuyor.
Trump, 2020’de imzalanan İbrahim Anlaşmaları’na benzer bir barış anlaşması ile bölgedeki çatışmaları sona erdirmeyi hedefliyor. Fakat Trump’ın İsrail’e olan desteğine rağmen, bölgedeki müttefiklerine gerektiğinde "baskı yapmaktan çekinmeyeceği" de belirtiliyor.
Trump’ın dış politikada benimsediği “Önce Amerika” stratejisi, ABD’nin müttefiklerinden daha fazla bağımsız hareket etmelerini talep ediyor.
Özellikle Polonya, Güney Kore, Hindistan ve İsrail gibi ülkelerden daha fazla sorumluluk almaları bekleniyor. Trump’ın savunma danışmanları, NATO ve benzeri ittifakların önemli olduğunu, ancak her ülkenin kendi güvenliği için daha fazla katkı sağlaması gerektiğini belirtiyor.
Birinci dönemde çok taraflı anlaşmalara mesafeli bir duruş sergileyen Trump, ikinci dönemde de BM ve NATO gibi uluslararası kuruluşlar yerine, “istekli ülkeler koalisyonları” oluşturmayı tercih edeceğini ifade ediyor.