YDH - İsrail gazetesi Haaretz, “İsraillilerin, ABD'nin yeni başkanı Donald Trump'ın ekonomi ve dış politika gündemini gözden geçirmeleri gerektiğini” belirterek, “bu politikaların uygulanması durumunda İsrail için zor zamanlar yaşanabileceği” uyarısında bulundu.
Trump’ın, daha önce de olduğu gibi, ABD’ye ithal edilen ürünlere yönelik gümrük vergilerini artırmayı düşündüğünü aktaran gazete, bu vergi yükünün büyük kısmının Çin’e yöneleceğini ifade etti.
Ancak Trump’ın daha önce yüzde 10 ila 20 arasında değişen kapsamlı gümrük vergileri uygulayacağını söylemesi, Washington’un diğer ticaret ortaklarının da bu vergilerden etkilenebileceğine işaret ediyor.
Bu çerçevede İsrail’in endişelerinin arttığını belirten Haaretz, İsrail’in bu yılın ilk dokuz ayında ABD’ye yaklaşık 12,8 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdiğini ve bunun toplam ihracatının yüzde 15’ini oluşturduğunu vurguladı.
ABD, İsrail’in en büyük ticaret pazarı konumunda ve olası vergiler bu ilişkileri zorlayabilir.
Gazete, bu gelişmenin “İsrail’in de kapsamlı vergilerle karşı karşıya kalabileceği” anlamına geldiğini ve “Trump sözünü tutarsa İsrail’in ciddi zarar göreceğini” belirtti.
Haaretz, ayrıca Trump’ın “gümrük vergilerine olan düşkünlüğünün dış yardımlara duyduğu antipatiyle örtüştüğünü” belirtti.
Trump, daha önce ABD Senatosu'nu 95 milyar dolarlık yardım paketine karşı çıkmaya çağırmış ve “Artık geri ödeme umudu olmadan ya da koşulsuz para vermemeliyiz. ABD aptal olmamalı” diyerek eleştiride bulunmuştu.
Söz konusu paketin 14 milyar dolardan fazlası İsrail’e ayrılmıştı ve Trump bunu sorgulamaktan çekinmemişti.
Gazete, İsrail’in ABD ile olan 5,8 milyar dolarlık ticaret fazlasının artan gümrük vergileri karşısında hızla eriyebileceğini öngörüyor.
Trump’ın ticaret politikasını “agresif” olarak nitelendiren gazete, bu yaklaşımın, diğer ülkelerin de gümrük engellerini yükseltmesine yol açarak “küresel bir ticaret savaşını tetikleme riski” taşıdığını belirtti.
İsrail’in, uluslararası ekonomide direnç gösterebilecek kadar büyük bir oyuncu olmadığını hatırlatan gazete, ülkenin dış ticaret hacminin gayri safi yurt içi hasılasının (GSYİH) yüzde 66,5’ini oluşturduğunu belirtti ve “Büyükler kapışırken, bizler tali hasar olarak etkileniyoruz,” ifadelerini kullandı.
"Eğer olağan zamanlarda olsaydık, Cumhuriyetçi Parti'nin İsrail’e verdiği koşulsuz destek sayesinde ABD dış yardımındaki kesintilerden korunabilirdik," diyen gazete, ancak şu anda İsrail’in her yıl aldığı 3,8 milyar dolarlık yardımla ABD’nin en büyük yardım alıcısı olduğuna dikkat çekti.
Haaretz, Biden yönetimi altında ABD'nin geçen yıl İsrail'in büyük savaş harcamalarının önemli bir kısmını üstlendiğine işaret etti. Bu yardımlar olmadan İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotriç’in GSYİH’nin yüzde 4'ü gibi mütevazı bir açıkla 2025 bütçesini hazırlamayı dahi düşünemeyeceğini belirtti.
Gazete, Trump’ın İsrail’i bu yardımlar konusunda bir istisna haline getirip getirmeyeceğini sorguladı ve ek yardımın koşulsuz mu yoksa kredi şeklinde mi olacağını kimsenin bilemeyeceğini kaydetti.
Diğer yandan Haaretz, İsrail'in yeniden büyük bir çatışmaya girmesi halinde, Trump’ın Biden yönetiminin sağladığı 22 milyar dolarlık destek seviyesini karşılamayacağını öngördü.
Trump’ın, İsrail’in savunması için uçak gemisi ve THAAD bataryası gibi destekler göndereceğine dair de şüphelerini dile getiren gazete, “Bu durum İsrail’in sırtına daha fazla yük bindirecek ve böyle bir senaryoda İsrail, hayal bile edilemeyecek boyutlarda bir bütçe kriziyle karşı karşıya kalabilir,” yorumunda bulundu.
Netanyahu hükümetinin gerçekleştirdiği yargı reformunu hatırlatan Haaretz, Trump’ın Netanyahu hükümetini “demokratik kurumlara saldırılardan” sorumlu tutmaması halinde bunun İsrail ekonomisi için yeni bir tehdit oluşturabileceğini belirtti.
Haaretz, rejimin kredi notu görünümünün düşmesinin ve yüksek teknoloji sektöründeki gerilemenin ana sebeplerinden birinin “Netanyahu hükümetinin yargı reformu ve diğer müdahalelerle mahkemeler ve kamu kurumlarının siyasallaşması” olduğuna dikkat çekti.
Gazete, eğer Washington’da bir karşı duruş olmazsa, hükümetin devlet kurumlarını zayıflatmaya ve toplumsal gerilimleri artırmaya devam edeceği yönünde bir korku olduğunu de ekledi.