YDH - İsrail’in Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi'nin, Lübnan’daki kara harekâtını genişletme planını onayladığı haberi, rejimin Lübnan’la bir anlaşma arayışında olduğu yönündeki haberleri gölgeledi.
Özellikle, İsrail’in birkaç gün önce Bint Cübeyl'e yönelik keşif operasyonları başlatması, savaşın şiddetlenmesine zemin hazırlamış görünüyor.
Fakat İsrail kaynakları, onayın yalnızca “rutin” bir işlem olduğunu ve siyasi bir anlaşma sağlanırsa bu planın uygulanmayacağını belirterek tırmanışın gerekliliğine dair net bir görüş sunmadı.
Bağımsız gözlemciler ise rejimin askeri tehditleri arttırarak Hizbullah'a İsrail'in şartlarında bir ateşkesi kabul ettirmeye çalıştığını söyledi.
Bu askeri gelişmelerle birlikte, tüm gözler Washington’a çevrilmiş durumda.
Önümüzdeki hafta, ABD Başkanı Joe Biden ile seçilmiş Başkan Donald Trump arasında gerçekleştirilecek görüşme, ABD kurumlarının geçiş dönemi stratejilerini anlamak adına bir giriş noktası olarak görülüyor.
ABD’nin iç politikasının yanı sıra Avrupa da ABD'nin Ukrayna ve Rusya savaşına yaklaşımını görmek için bu görüşmeden çıkacak sonuçları merakla bekliyor. Orta Doğu ülkeleri ise, Washington’un Lübnan ve Gazze savaşlarına dair nasıl bir tutum sergileyeceğini öğrenmek için bu kritik toplantının sonuçlarını bekliyor.
Suudi Arabistan'da yapılacak zirveye Arap ülkelerinin güçlü bir katılım göstermemesi durumunda ise İsrail'in tek aktif katılımcı olarak öne çıkması bekleniyor.
Son dönemde İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu ile Donald Trump arasında üç telefon görüşmesi yapılmasının yanı sıra, ABD ile ilişkilerde uzmanlaşan İsrailli diplomat Ron Dermer’in Washington’a giderek hem mevcut yönetimle hem de Trump’ın ekibiyle görüşmesi planlanıyor.
El-Ahbar gazetesinin aktardığına göre rejim ordusu kaynakları, kara harekâtının hedeflerine ulaşmakta olduğunu iddia ederken böylesi bir dönemde kuzeydeki İsrailli yerleşimcilerin güvenli bir dönüş yapabilmesi için siyasi çözüme ihtiyaç duyulduğunu öne süren medya sızıntıları gündeme geldi.
Netanyahu’ya yakınlığı ile bilinen Kanal 12 muhabiri Amit Segal, Netanyahu’nun “iki hafta içinde Lübnan ile bir çözüme varmak istediğini” iddia etti.
Segal’e göre Netanyahu, “Biden yönetimiyle bir krizin önüne geçmek ve Obama döneminde olduğu gibi olası yaptırımlardan kaçınmak amacıyla Trump Beyaz Saray’a geçene kadar beklemeyi tercih etti.”
ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan’ın Lübnan'ın “yerleşimcilerin geri dönüşünü sağlamak için anlaşmaya açık olduğunu” belirten açıklamaları bu olumlu hava ile örtüşüyor.
Biden yönetiminin, İsrail’in Gazze Şeridi’ne insani yardım sağlama taahhüdünü ve kuzeydeki çatışmaları sona erdirmek için müzakerelerde sağlanan ilerlemeyi değerlendirmek için önümüzdeki üç gün içinde yeni bir gözden geçirme yapacağı bildirildi.
Bu inceleme sonucunda yönetimin İsrail’e karşı yeni adımlar atması mümkün görünüyor.
Amerikalıyetkililer ayrıca, Biden yönetiminin Gazze’deki askeri operasyonların mekanizmasına dair Netanyahu hükümetine verdiği bir aylık sürenin önümüzdeki çarşamba günü dolacağına dikkat çekti.
Pentagon kaynaklarına göre, İsrail'in belirlenen koşullara uymaması durumunda Biden yönetimi yaptırımları değerlendirebilir ve özellikle İsrail’e D9 buldozerlerinin gönderilmesini durdurabilir.
Zira bu buldozerler Gazze’de sivillerin evlerini yıkmakta kullanılıyor. Buna karşılık, Washington, buldozer yerine zırhlı araçlar sevk etti.
Netanyahu hükümetinin stratejik önceliklerinin başında ise İran geliyor. ABD’de temaslarda bulunacak olan Ron Dermer’in, Netanyahu’dan Trump’a “İran’ın nükleer programına dair hassas bir istihbarat dosyası” ile özel bir mesaj ileteceği ifade ediliyor.
Netanyahu’nun bu yolla Trump’ı İran’a baskıyı artırma gerekliliğine ikna etmeyi amaçladığı söyleniyor.
Siyonist rejimin güvenlik gündemi yalnızca ABD ile sınırlı değil. İsrail’in, Rusya’yı Suriye'yi Hizbullah ve İran Devrim Muhafızları’nın Suriye topraklarını Lübnan’a silah tedariki için kullanmasını engelleme konusunda ikna etme arayışında olduğu da belirtiliyor.
Bu bağlamda İsrail, Suriye’ye Ürdün ve Birleşik Arap Emirlikleri üzerinden, Suriye’yi İran’ın İsrail karşıtı savaşlarından etkisiz kılmaya yönelik baskı mesajları iletti.
Netanyahu’nun Lübnan ve Gazze hedefleri İsrail içinde de yankı uyandırıyor. Rejimin yeni Savunma Bakanı Yisrael Katz, “İsrail Hizbullah’a karşı zafer kazandı ve Lübnan’da büyük bir değişim için baskıyı artırmaya devam etmeli,” açıklamasıyla İsrail’in bölgedeki uzun vadeli stratejik değişim hedefini vurguladı.
Netanyahu’nun açıklamaları da Hizbullah’ın gücünü kırmanın yanı sıra, tüm bölgeyi stratejik olarak yeniden şekillendirmeyi amaçladığını ortaya koyuyor.
İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa’ar ise, İsrail’in Arap dünyasıyla barış ve normalleşme çabalarının devam ettiğini belirterek, “Etrafımızdaki bölgeyi dikkatle incelememiz ve güçlü ittifaklar kurmamız gerekiyor,” ifadesiyle azınlık gruplarıyla güçlü ilişkiler kurma hedefini vurguladı.
Sa’ar, özellikle Kürtlerin baskı altında olduğunu ve bu gruplarla ilişkileri güçlendirmek istediklerini söyleyerek rejimin bölgedeki Dürzi toplumuyla kurduğu bağların da bölgesel stratejilerde önemli bir yer tuttuğunu belirtti.