YDH- İsrail haber sitesi Yediot Ahronot'a göre, İsrail ordusu, yedek görev için gönüllü olanların sayısında endişe verici bir düşüş olduğunu bildirdi.
İbranice yayın yapan gazeteye göre, bu eğilim Gazze ve Lübnan'daki operasyonlarda aktif olarak görev yapan muharip birlik personeli arasında bile görülüyor.
Askerlik için başvuruların azalmasının temel nedeninin, artan yıpranma ve 2025 yılına kadar devam etmesi beklenen yedek personel kullanımının yaygınlaşması olduğu bildirildi.
Üst düzey bir yetkili, yedek savaşçıların önümüzdeki yıl en az 100 gün görev yapmaları gerekebileceğini, bunun da her dört ayda bir ortalama bir buçuk ila iki ay anlamına geldiğini belirtti.
Buna ek olarak, geçen yıl yaklaşık dokuz milyar şekel olan yedek asker mali desteği için yeni bir bütçenin olmaması ve daha önce sunulan önemli teşviklerin tehlikeye girmesi konusunda endişeler dile getirildi.
Ordudan üst düzey kaynaklar, asker eksikliğinin Lübnan ve Gazze'deki askeri stratejilere ilişkin karar alma süreçlerini etkilediğini ve bunun gelecek planlaması için çok önemli olduğunu vurguladılar.
Yedek asker Yonatan Kidor, “Taburum Eylül sonunda sınırlı bir süre için ihtiyat emrine çağrıldı ve biz askere alındıktan iki gün sonra emir ikinci bir emre kadar açıldı, iki hafta önce serbest bırakılmamız gerekiyordu ve şu anda, bir önceki turda ve ondan öncekinde olduğu gibi, yine sonu olmayan yedekler sırasındayız.”
Kidor, “Biz buradayız çünkü birileri bu işi yapmak zorunda. Birileri korumalı, birileri nöbet tutmalı, birileri sınırda silah tutmalı. İşte bu 'birileri' biziz. Askerliği bizi oraya gönderenlere duyduğumuz güven ya da minnetten dolayı yapmıyoruz. Bunu yapıyoruz çünkü başka seçeneğimiz yok. Hepimiz biliyoruz ki eğer biz yapmazsak kimse yapmayacak çünkü bu durum gerçekten tahammül edilemez.” diye ekledi.
Yedek askerin konuşmasının devamında şu ifadeler yer aldı:
“Ufukta bir geleceğimiz yok. Güven yok. Bu savaşı bir şekilde sonlandırın. İster ilerlemek ve zaman kaybetmeyi durdurmak için olsun, isterse bunu sona erdirecek güçlü bir anlaşma ile hayatlarımıza geri dönmemize izin verin. Hiç güvenimiz yok.”