YDH - Donald Trump’ın yeni yönetiminde ABD Dışişleri Bakanlığı’nın başına getirdiği Cumhuriyetçi şahinlerden Marco Rubio, İran’a karşı sert tutumu ve İran karşıtı şaibeli örgütlerle yakın ilişkileriyle tanınıyor.
Cumhuriyetçi Yahudi Koalisyonu’nun sadık bir müttefiki olan Rubio, İsrail rejiminin İran’ın nükleer tesislerine yönelik olası bir saldırısını desteklemiş ve bunun “başarılı olacağını” söylemişti.
2015 yılında yaptığı verdiği bir söyleşide Rubio, Tel Aviv rejiminin “kendini savunma hakkı olduğunu” ve geçmişte Suriye ile diğer bölgelerdeki tesisleri vurduğunu belirtti.
Florida Senatörü, Siyonist rejimin yerleşimci-sömürgeci politikasını ve işgal altındaki Batı Şeria’daki toprak gasplarını, ayrıca Gazze ve Lübnan’da süregelen askeri operasyonları savunan, kendini Siyonist olarak tanımlayan bir figür.
Trump ve Biden gibi, Rubio da ateşkese karşı çıkarak tüm sivil kayıplardan Filistinli direniş hareketi Hamas’ı sorumlu tutuyor.
Son dönemde Filistinli direnişçileri “vahşi hayvanlar” olarak nitelediği duyulmuştu.
Rubio, ABD’deki en büyük Siyonist lobi grubu olan ve Amerikan siyasi çevrelerinde önemli bir etkiye sahip Amerikan İsrail Halkla İlişkiler Komitesi'nden (AIPAC) en az 1 milyon 13 bin 563 dolar bağış alarak İsrail lobisinin en büyük destekçilerinden biri.
Yeni ABD Dışişleri Bakanı, Arnavutluk merkezli Mücahidin-i Halk Örgütü (Halkın Mücahitleri) gibi İran karşıtı şaibeli gruplarla olan bağlantılarıyla da biliniyor.
Rubio, pek çok kez Halkın Mücahitleri etkinliklerine davet edilmiş ve devrik İran Şahı’nın oğlu ile fotoğraf vererek İran İslam Cumhuriyeti’ne karşıtlığını sergilemişti.
Rubio’nun, ABD’nin hegemonik projelerinde yer alan John Bolton, John McCain ve Dick Cheney gibi daha yaşlı neo-con (yeni muhafazakâr) uzmanların genç nesil temsilcisi olarak görüldüğü biliniyor.
Eylül 2020’de Rubio, İran’daki meşru hükümeti yıkmak için çalışan Halkın Mücahitleri'nin düzenlediği bir etkinlikte konuşma yaptı.
Söz konusu terör örgütü, İran’da 17. bin kişinin ölümünden ve 1980’lerde Baas'ın Irak halkına yönelik soykırım girişimlerindeki ortaklığıyla da öne çıkıyor.
ABD’nin terör listesinde yer alan bu örgüt, yoğun lobi faaliyetleri sonucu bu listeden çıkarılmıştı.
Rubio, bu etkinlikteki konuşmasında, sadece İran’ın “nükleer silah edinmesini ve teröre desteğini caydırmak” için değil, İran’daki demokratik yönetimi devirmek amacıyla ortak bir mücadele yürüttüklerini ifade etti.
Etkinlikte Rubio’nun yanı sıra Ted Cruz, Roy Blunt, Bob Menendez, Joseph Lieberman, Rudy Giuliani, James Jones ve Newt Gingrich gibi isimler de konuştu.
Rubio’nun İran karşıtlığı, Halkın Mücahitleri'nin ötesinde monarşist teröristleri de kapsıyor.
Haziran 2021’de Batı destekli devrik İran Şahı’nın oğlu Rıza Pehlevi ile bir araya geldi. Görüşmede İran’ın iç politikası ve ABD’nin Tahran stratejisi ele alınmış ve “insan hakları, özgürlük ve demokrasi” gibi kavramlar savunulmuştu.
Bu yılın başında Rubio, İran’da terör eylemleri nedeniyle idama mahkûm edilen ve cezaevinde doğal nedenlerle ölen Cemşid Şarmehd’ın ölümünü de kınadı.
Şarmehd, 2008’de Şiraz’daki bir camiye yapılan ve 14 kişinin hayatını kaybettiği terör saldırısından sorumlu Tondar örgütünün lideriydi.
ABD, Kanada ve Almanya’da yetkililerden destek görmüş olan Şarmehd, internet üzerinden terör eylemlerini üstlenmiş ve yüceltmişti.
Rubio, 2022’nin sonlarında İran’da başlayan, yüzlerce kişinin ölümü ve geniş çaplı yıkıma neden olan dış destekli ayaklanmalara açıkça destek verdi.
Mehsa Emini’nin “polis tarafından dövülerek öldürüldüğü” iddiasını tekrarlamış, fakat güvenlik kameraları ve adli tıp kayıtları bu iddiaları yalanlamıştı.
Rubio, Demokrat Senatör Alex Padilla ile birlikte, Amini adına hazırlanan ve 2023’te Kongre tarafından kabul edilen MAHSA Yasası’nı sunmuştu.
Bu yasa, İran’a yönelik çeşitli yeni yaptırımlar içeriyor. Ayrıca Rubio, İran’a yönelik yaptırımların artırılması için sürekli lobi faaliyetlerinde bulundu ve PUNISH Yasası’nı hazırlayan ekipte yer aldı.