YDH- Yüzlerce önde gelen İranlı Sünni alim, Gazze'deki olaylarla ilgili İslam dünyası alimlerine mektup yazdı. Söz konusu mektubun tam metni şöyle:
“Bismillâhirrahmânirrahîm
‘Hiç şüphe yok ki Allah, kendi yolunda, duvarları birbirine kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak çarpışanları sever.’
İslam aleminin değerli alimleri!
Mısır, Ürdün, Tunus, Irak, Suriye, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Türkiye’nin saygın alimleri!
Bugün Müslümanların ilk kıblesi olan asil ülke Filistin'de ve özellikle güçlü Gazze’de, Büyük Şeytan Amerika'nın desteğiyle şeytani Siyonist rejimin suçlarına tanık oluyoruz. ‘İnsanlar içerisinde Müslümanlara düşmanlıkta en şiddetli olanların, öncelikle Yahudiler ve onlardan sonra, putperest müşrikler olduğunu göreceksin.’
Bugün dünya Gazze'de etnik bir soykırıma ve zorla yerinden edilmeye tanık oluyor ve bu bölgede üzücü ve talihsiz olaylar yaşanıyor.
Aksa Tufanı Operasyonu’nun ardından bu yana geçen bu bir yılda, Kutsal Kudüs'ün ve aziz Gazze'nin başına gelenler konusunda sizin değerli duruşunuzu gördük ve duyduk. Protestonuzun ve öfke çığlığınızın sesi herkesin kulağına ulaştı ve bu takdire şayandır.
Siyonist düşmanın suçları ABD’nin ve birçok kâfir Avrupa hükümetinin açık desteğiyle yürütülmekte ve bu gaspçı rejim ve onu destekleyen Batılı kâfirler İslam alimlerinin, Müslüman ve gayrimüslim özgürlük arayanların ve hatta uluslararası topumun protestolarını aldırış etmemektedir. Artık Gazze'den ve Kutsal Filistin topraklarından geçmiş olan ölüm makinesinin haddi hesabı yok. İslam ülkesi Lübnan'da da Müslümanları öldürmekle meşguller ve bu öldürmelerin diğer İslam topraklarını da kapsaması çok uzun sürmeyecek. Ayrıca Siyonist rejim, yeni ABD hükümeti olan Trump'tan beklediği destekle, Gazze'nin tamamen ilhak edilmesinin ardından Batı Şeria'nın da tamamen ilhak edilmesini ve Filistin devleti kurma planına son verilmesini istiyor.
Bizler, İran’ın Sünni alimleri olarak siz İslam dünyasının alimlerinden, Batılılaşmış sahte hükümetlerin sizinle karşı karşıya gelmesine yol açsa da açıklama yapmanın ötesine geçmenizi ve protestolarınızı pratik tedbirlerle hayata geçirmenizi rica ediyoruz. Çünkü Kur’an’da “Allah’a ve peygamberine inanır, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihat edersiniz. Eğer bilirseniz, bu sizin için çok hayırlıdır.” buyurulmuştur.
Elbette, bugün şahit olduğumuz bu hassas durumda, her türlü küfür, bütün İslam'ın önünde durmakta ve bize Ahzab Savaşı’nı hatırlatmaktadır. Müslümanların canını, malını ve namusunu savunmak tüm Müslümanların sorumluluğudur. Tıpkı direnişin ümmetinin daha fazla ihlale izin vermeyeceği gibi sizin de bu mücadelenizin Allah katında büyük bir mükâfatı olacaktır. “Mü’minlerden özür sahibi olmaksızın (cihattan geri kalıp) oturanlarla, Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenler eşit olamazlar. Allah, mallarıyla, canlarıyla cihad edenleri, derece itibariyle, cihattan geri kalanlardan üstün kılmıştır. Gerçi Allah (mü’minlerin) hepsine de en güzel olanı (cenneti) va’detmiştir. Ama mücahitleri büyük bir mükâfat ile kendi katından dereceler, bağışlanma ve rahmet ile cihattan geri kalanlara üstün kılmıştır. Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.”
Böylece, İslami direnişe mali yardım ve zekat kullanılmasını, Siyonist malların satın alınmasının yasaklanması ve Siyonist rejime her türlü yardımın boykot edilmesi yönündeki fetvanız için size teşekkür ediyor, birkaç ricada bulunmak istiyoruz:
1- Ürdünlü mü’minlerle birlikte, Gazze'deki savaş bitene kadar Ürdün'den ihraç edilen malların işgal altındaki topraklara ulaşmasını engelleyin! Ve varlığınız ile Ürdünlü gençlerin Kudüs’e girmeleri için Ürdün sınırlarını açın.
2- Mısırlı mü’minlerle birlikte Refah sınırında bulunun, eğer o sınırı yeniden açabilirseniz, en azından savaş bitene kadar orada toplanın ve Siyonist rejime baskı yapın.
3- Siyonistlere karşı silahlı mücadele fetvasını mümkün olan her şekilde İslam ümmetine, özellikle de gençlere iletin.
Son olarak İslam alimleri olarak birlik olursak Allah'ın “hak cephesinin zafere ulaşacak ve kâfirler yok olacak” vaadi gerçekleşecek. Sözümüzü bu şerefli ayetlerle bitireceğiz:
“Andolsun ki peygamberlikle gönderilen kullarımız hakkında şu sözümüz geçmiştir: Onlar var ya, elbette onlar muzaffer olacaklardır ve elbette bizim ordularımız mutlaka galip geleceklerdir."