YDH - Maariv gazetesinden Yoav Limor, Suriye'de yaşanan son gelişmeleri “Tarihi bir dönüm noktası” olarak nitelendirerek, “Suriye ordusunun çekirdek yeteneklerinin böylesine hızlı ve kapsamlı bir şekilde yok edilmesi, daha önce benzeri görülmemiş bir olay,” değerlendirmesinde bulundu.
İsrail, Beşşar el-Esed hükümetinin çöküşüyle birlikte Suriye ordusunun tüm stratejik varlıklarını hedef alan yüzlerce hava saldırısı düzenledi.
Bu saldırılar kapsamında savaş uçakları, nakliye helikopterleri, hava savunma bataryaları, tanklar ve mühimmat depoları gibi kritik altyapılar yok edildi.
Limor, “Bu hamle, İsrail’in son 14 aydaki en kapsamlı askeri operasyonlarından biri,” ifadelerini kullandı. Fakat saldırıların başarısına rağmen, uzmanlar Suriye’de belirsizliğin hâkim olduğunu ve asıl zorlukların yeni başladığını vurguluyor.
Limor, analizinde, “Bu gruplar her ne kadar kendilerini ‘kot pantolon giyen devrimciler’ olarak göstermeye çalışsa da aslında İsrail karşıtı radikal ideolojilere sahipler,” ifadelerini kullandı.
Bu durumun farkında olan İsrail, Suriye'deki kaosu fırsat bilerek, uzun süredir takip ettiği hedeflere karşı harekete geçti. İsrail uçaklarının Suriye ve Lübnan hava sahasında geniş bir operasyon özgürlüğüne sahip olması, saldırıların etkinliğini artırdı.
Gazeteye konuşan bir yetkili, operasyonun hedeflerini şu sözlerle özetledi: “Esed sonrası Suriye’nin, yalnızca kamyonetler ve hafif makineli tüfeklere sahip olduğu bir noktaya çekilmesini sağlamak istedik.”
Öte yandan Limor, “İsrail’in asıl endişesi, Suriye'de oluşan bu boşluğun kimler tarafından ve nasıl doldurulacağı,” diyerek, bu belirsizliğin İsrail istihbaratını da yeni bir odak noktasına zorladığını belirtti.
Daha önce Suriye ordusunun askeri altyapısına yoğunlaşan istihbarat birimleri, artık bölgede etkinlik kazanabilecek yeni grupları takip etmek zorunda.
İsrail, saldırıların ardından bir yandan Suriye’deki muhalif gruplarla ilişkilerini düzenlemeye çalışırken, diğer yandan bölgedeki askeri ve diplomatik dengeleri göz önünde bulunduruyor.
Limor, bu süreçte İsrail’in “bilinmeyen bir şeytandan çok, tanıdığı bir şeytanla yaşama” stratejisini benimsediğini belirtti.