YDH- Direnişçiler ile Filistin Yönetimi'ne bağlı güvenlik güçleri arasındaki çatışmalar Pazar günü Batı Şeria'nın kuzeyindeki Cenin mülteci kampında yeniden başladı.
İslami Cihad Hareketi'nin askeri kanadı Kudüs Tugayları'na bağlı Cenin Taburu'nun üst düzey bir üyesine göre, direniş grupları, direniş bayrağının Cenin'de ya da Filistin genelinde düşmeyeceğini ileri sürerek mücadelelerini sürdürme sözü verdi.
Hareketlerini dağıtma girişimlerinin başarısız olacağı uyarısında bulunan direnişçiler, mücadelelerini yalnızca İsrail işgaline ve işbirlikçilerine karşı yöneltme kararlılıklarını vurguladılar.
Cenin Taburu'nun sözcüsü şu açıklamayı yaptı:
‘’Direniş silahları olmayan bir Cenin istiyorlar ama Alemlerin Efendisi dışında kimse onu silahsızlandıramayacak. Direniş silahlarını teslim etmeyeceğiz. Biz kendimizi ve silahlarımızı teslim edersek evlerimizi kim koruyacak? Bizi yerleşimcilerden ve işgalden koruyun ve onları Filistin'den çıkarın, o zaman size tüfeklerimizi veririz. Hukuku ve uygulanmasını destekliyoruz, peki işgal baskınlarında hukuk nerede?
Pusulamız açıktır ve sadece işgale karşıdır. Biz Batı Şeria'nın tamamında direniş inşa ediyoruz. Filistin güvenlik güçleri, işgalin yıllardır zulmüne uğrayan bir adama ve iki masum çocuğa suikast düzenledi. Çözüm girişimleri bizden teslim olmamızı istiyor, biz de onlardan bizi işgalden korumalarını istiyoruz. Bizden uzak durun. Biz sadece İsrail işgaline karşı savaşmak istiyoruz.
Mevcut olaylar sırasında sadece uyarı amaçlı olarak Filistin güvenlik personelinin 100 metre uzağında patlayıcıları patlatıyoruz, kimseyi öldürmek istemiyoruz.
Güvenlik güçlerinin araçları bombaların üzerinde duruyor ama biz onları patlatmıyoruz. Henüz öldürme gibi bir kaygımız yok. Fazladan bir metre bile ilerlemeyin, çünkü her savaşçı o anda kendi kararıyla hareket edecek ve kimsenin talimatını beklemeyecektir.’’
Cumartesi günkü çatışmalar Filistin Yönetimi'nin 'Vatanı Koruma' adı altında başlattığı ve İsrail güçleri tarafından aranan Cenin Taburu liderlerinden Yezid Ceyş'in birkaç sivil ile birlikte öldürülmesiyle sonuçlanan operasyonun ardından patlak verdi.
Filistin Yönetimi, Nablus modeli olarak adlandırılan ve İsrail'in askeri eylemlerinin ardından direnişin kalelerini hedef almayı içeren İsrail direktifleriyle işbirliği yapmakla suçlanıyor.