İntifada ikonu ve İsrail’in kâbusu: Zekeriya Zubeydi

02 Şubat 2025

«Kahraman figürün İsrail toplama kamplarında yaklaşık yedi yıl rehin tutulduktan sonra geri dönmesi, anavatanlarının Siyonist işgalden kurtarılması için mücadelelerini sürdürenler için birleştirici bir güç anlamına geliyor.»

YDH- Filistin direnişinin önde gelen isimlerinden Zekeriya Zubeydi'nin trajedilerle dolu direniş öyküsünü gündeme taşıyan Press TV’deki analiz, Zubeydi’nin Filistin halkı için bir umut ve direniş sembolü olan hayatına ve bu hayatın İsrail ve Filistin arasındaki mücadelede nasıl bir rol oynadığına odaklanıyor.

 

***

 

Filistin direnişi için bir zafer anı olarak, İntifada'nın önde gelen isimlerinden ve el-Aksa Şehitleri Tugayları'nın eski liderlerinden Zekeriya Zubeydi, Hamas ile İsrail rejimi arasında Perşembe günü imzalanan 'Özgürlerin Tufanı' esir takası anlaşmasının üçüncü aşamasında serbest bırakıldı.

Üzerinde bir hapishane eşofmanı bulunan 49 yaşındaki sembolik özgürlük savaşçısı, gözle görülür bir şekilde zayıflamış ve kafası kazınmış bir halde, işgal altındaki Ramallah'ta ismini haykıran coşkulu destekçilerinin omuzlarına alınırken meydan okurcasına iki parmağını kaldırarak zafer işareti yaptı.

 

Kahraman figürün İsrail toplama kamplarında yaklaşık yedi yıl rehin tutulduktan sonra geri dönmesi, anavatanlarının Siyonist işgalden kurtarılması için mücadelelerini sürdürenler için birleştirici bir güç anlamına geliyor.

İsrail toplama kamplarında haksız yere tutulan diğer 109 Filistinliyle birlikte Zubeydi'nin serbest bırakılması, Hamas ile İsrail rejimi arasında 15 Ocak'ta imzalanan ve 47 binden fazla Filistinlinin ölümüyle sonuçlanan Gazze'ye yönelik 15 aylık soykırım savaşını sona erdiren ateşkes anlaşmasıyla mümkün oldu.

Direnişin, liderliğin ve kültürel gururun sembolü olan Zubeydi, hayatı boyunca sayısız zorluğa ve kayba katlandı ancak anavatanının onlarca yıldır süren işgaline karşı dimdik ayakta durdu.

Bir zamanlar işgal altındaki Batı Şeria'nın Cenin kentindeki “en güçlü adamlardan” biri olarak selamlanan Zubeydi, hayatına yönelik birçok suikast girişimiyle karşı karşıya kaldı ve yıllarını hem İsrail rejiminin hem de Filistin Yönetimi'nin siyasi rehinesi olarak geçirdi.

Zubeydi'nin direnci ve fedakarlığı, annesi, kardeşleri ve oğlu da dahil olmak üzere aile üyelerinin trajik kaybının yanı sıra mahallesinin ve evinin yıkılmasıyla ortaya çıkmıştır.

Kahraman figürün İsrail toplama kamplarında yaklaşık yedi yıl rehin tutulduktan sonra geri dönmesi, anavatanlarının Siyonist işgalden kurtarılması için mücadelelerini sürdürenler için birleştirici bir güç anlamına geliyor.

 

Cenin Mülteci Kampı'ndaki UNRWA okuluna devam ediyordu. 13 yaşındayken İsrail askerlerine taş atarken bacağından vuruldu ve altı ay hastanede yatarak dört ameliyat geçirdi.

 

Zekeriya Zubeydi kimdir?

Zubeydi ailesinden ve Muhammed ile Samira'nın sekiz çocuğundan biri olan Zekeriya Zubeydi, 1976 yılında işgal altındaki Batı Şeria'da bulunan Cenin mülteci kampında dünyaya geldi. Ailesi, İsrail rejiminin Filistin topraklarını ilk kez işgal ettiği 1948 yılında Kayserya yakınlarındaki köylerinden zorla sürülmüştü.

Zubeydi'nin babası 1960'larda merhum Filistin lideri Yaser Arafat tarafından kurulan el-Fetih hareketinin bir üyesi olduğu için gözaltına alındı.

Yahudi bir öğretmen ve barış aktivisti olan Arna Merhamis, 1987'deki ilk İntifada'nın ardından Taş Tiyatrosu'nu (daha sonra Özgürlük Tiyatrosu olarak bilinecek) kurduğunda, Zubeydi'nin annesi Samira, provalar için aile evinin en üst katını teklif etti. O zamanlar 12 yaşında olan Zubeydi, ağabeyi Davud ve akranları olan dört çocuk grubun ana üyelerini oluşturuyorlardı.

Zubeydi Cenin Mülteci Kampı'ndaki UNRWA okuluna devam ediyordu ve başarılı bir öğrenciydi.

1989 yılında, 13 yaşındayken İsrail askerlerine taş atarken bacağından vuruldu ve altı ay hastanede yatarak dört ameliyat geçirdi. Bu ağır yaralanma nedeniyle bir bacağı diğerinden kısa kaldı ve belirgin bir şekilde topallıyordu.

14 yaşındayken, yine taş attığı için ilk kez rehin alındı ve altı ay İsrail toplama kampında kaldı. Bu süre zarfında toplama kampının müdürü nezdinde ‘’çocuk rehinelerin temsilcisi’’ oldu.

Bir yıl sonra molotof kokteyli attığı için yeniden rehin alındı ve dört buçuk yıl toplama kampında tutuldu. Toplama kampında İbranice öğrendi ve siyasi olarak aktif hale geldi.

3 Mart 2002'de annesi Samira'nın Cenin'de bir İsrail askeri baskını sırasında öldürülmesiyle Zubeydi'nin hayatı trajik bir hal aldı. Bu onun için büyük bir duygusal şok oldu. Annesi bir komşunun evine sığınmıştı ve bir pencerenin yanında dururken İsrail ordusunun keskin nişancısı tarafından vurulmuş, kan kaybından ölmüştü. Zubeydi'nin erkek kardeşi Taha da kısa bir süre sonra askerler tarafından öldürüldü.

Bir ay sonra İsrail ordusu Cenin mülteci kampına geniş çaplı bir saldırı başlattı, yüzlerce evi yıktı, 2 bin kişiyi evsiz bıraktı ve sayısız Filistinlinin öldürülmesine neden oldu.

Zubeydi, ailesinin evinin ve kampın büyük bir kısmının İsrail işgal ordusu tarafından yıkılmasına tanık oldu.

Bu olay Zubeydi'nin hayatını değiştirdi ve el-Fetih'in silahlı kanadı olan el-Aksa Şehitleri Tugayları'na katılarak grubun üst düzey liderlerinden biri haline geldi.

İsrail rejimine karşı çok sayıda başarılı direniş operasyonunun ardından Zubeydi, İsrail'in işgal altındaki Batı Şeria'da en çok aranan adamlarından biri ve Cenin'deki en güçlü figür olarak listeye alındı. Çeşitli rivayetlere göre Zubeydi, İsrail'in kendisine yönelik dört suikast girişiminden kurtuldu.

 

Filistinli gençlere kültürel direniş yoluyla destek verdi ve onlara işgalin şiddetinin ortasında kendilerini ifade etmeleri için sanatsal bir yol sağladı.

 

15 Temmuz 2007'de İsrail, Zubeydi'nin el-Fetih'in el-Aksa Tugayları savaşçılarına sunulan af kapsamına alınacağını duyurdu. 2008 yılı itibariyle Arna'nın oğlu Culyano Merhamis tarafından Cenin mülteci kampındaki Özgürlük Tiyatrosu'nun müdürü olarak işe alındı.

Bu rolde Zubeydi, İsrail işgalini ve Filistinlilere yönelik baskıyı kınamak için sanatı bir yöntem olarak kullandı, Filistinli gençlere kültürel direniş yoluyla destek verdi ve onlara işgalin şiddetinin ortasında kendilerini ifade etmeleri için sanatsal bir yol sağladı.

28 Aralık 2011'de İsrail, Zubeydi'nin affın hiçbir koşulunu ihlal etmediğini iddia etmesine rağmen affı iptal etti. Ardından Filistin Yönetimi tarafından altı ay boyunca suçlama olmaksızın gözaltına alındı ve daha sonra “koruyucu gözaltı” olarak adlandırılan bir Filistin Yönetimi hapishanesinde tutuldu.

Zubeydi 2018 yılında Bir Zeit Üniversitesi'nde yüksek lisans eğitimine başladı. Ancak 2019 yılında İsrail güçleri tarafından rehin alındı ve işgale karşı silahlı direniş suçlamasıyla gözaltına alındı. Hapsedilmesine rağmen ve parmaklıklar ardındayken yüksek lisans derecesini almayı başardı.

Eylül 2021'deki Özgürlük Tüneli Operasyonu'na katılan altı Filistinlinin en önde gelen ismi Zubeydi, maksimum güvenlikli Gilboa toplama kampında sadece bir kaşıkla tünel kazarak kaçmayı başardı. Bir hafta sonra yeniden yakalanarak toplama kampına geri gönderilen Zubeydi, burada hastaneye kaldırılmasını gerektirecek kadar ağır işkencelere maruz kaldı.

Zubeydi'nin hayatı Filistin davası uğruna verdiği kayıplar ve fedakarlıklarla geçti.

Cenin Tugayı'nın genç liderlerinden 21 yaşındaki oğlu Muhammed, geçtiğimiz Eylül ayında bir İsrail insansız hava aracının içinde bulunduğu arabayı vurması sonucu şehit oldu.

Tarihi bilinmeyen bir videoda genç Zubeydi, Muhammed'i kucağında küçük bir çocuk olarak tutarken görülüyor ve oğlunun geleceğine dair umutlarını dile getiriyor:

“Oğlumun eğitim almasını istiyorum. Şu anda yaşadığımızdan daha iyi bir hayat yaşamasını istiyorum. Akademik dereceler almasını, doktor, avukat, mühendis, ne isterse olmasını istiyorum. Bu benim dileğim ve bunun için çok çalışacağım. Ancak bu, 'İsraillilerin' ona büyüme ve bunları başarma şansı verip vermeyeceğine bağlı.”

 

Zekeriya’nın serbest bırakılmasından önce İsrail ordusu, 19 Ocak'ta Gazze ateşkes anlaşmasının yürürlüğe girmesinden kısa bir süre sonra başlayan İsrail güçlerinin büyük bir saldırısına sahne olan Cenin mülteci kampındaki evine baskın düzenledi. Baskın sırasında İsrail askerleri evini yerle bir etti ve 14 yaşındaki oğlu da dahil olmak üzere ailesini kelepçeleyip gözlerini bağlayarak taciz etti. Askerler morallerini bozmak için aileyi Zekeriya’nın serbest bırakılmasını kutlamamaları konusunda uyardı.

 

 

Zubeydi ayrıca üç yıl önce İsrail güçleri tarafından vurulduktan sonra yaralarına yenik düşen kardeşi Davud'un yasını tuttu. Trajik bir şekilde, Zubeydi'nin üç kardeşi de rehine olarak tutuldukları süre boyunca İsrail güçleri tarafından şehit edildi. Cibril, Muhammed ve Naim Zubeydi de dahil olmak üzere ailesinin diğer üyeleri de şehit edildi ya da hapsedildi.

Bir keresinde babasının ölümünü Cenin'de hapisteyken bir cami hoparlöründen öğrendiğini ve hapiste olduğu için aile üyelerinin hiçbirisinin cenazelerine katılamadığını söyledi:

“Annem Cenin Kampı Savaşı'nda şehit oldu ve Kızıl Haç tarafından defnedildi; savaşın yoğunluğu nedeniyle ona ulaşamadık. Kardeşim Taha, ben kampın ve yıkılan evlerin enkazı altındayken defnedildi. Bugün Davud da onlara katıldı ve ben ne veda edebildim ne de yaslarını layıkıyla tutabildim. Nasıl yas tutulur bilmiyorum çünkü yas törenlerine daha önce hiç katılmadım.”

Zekeriya Zubeydi, Filistin mücadelesinin bir simgesi olarak, Filistin Halk Kurtuluş Cephesi'nin (FHKC) lideri ve siyasi rehinesi Velid Dakka'ya, şehadetinden önce özverili bir şekilde kemik iliğini bağışlamayı teklif etti.

Zekeriya’nın serbest bırakılmasından önce İsrail ordusu, 19 Ocak'ta Gazze ateşkes anlaşmasının yürürlüğe girmesinden kısa bir süre sonra başlayan İsrail güçlerinin büyük bir saldırısına sahne olan Cenin mülteci kampındaki evine baskın düzenledi. Baskın sırasında İsrail askerleri evini yerle bir etti ve 14 yaşındaki oğlu da dahil olmak üzere ailesini kelepçeleyip gözlerini bağlayarak taciz etti. Askerler morallerini bozmak için aileyi Zekeriya’nın serbest bırakılmasını kutlamamaları konusunda uyardı.

Özgürlüğüne kavuşan Zubeydi, Filistin halkıyla dayanışma içinde olduğunu ifade ederek Gazze şehitleri için Allah’tan merhamet ve yaralılar için acil şifalar diledi. Yerel basında yer alan haberlere göre Zubeydi'nin konuşmasında şu sözleri yer aldı:

“Allah Gazze şehitlerine rahmet etsin, yaralılarına şifa versin, yerlerinden edilenleri sağ salim evlerine döndürsün ve Cenin kampını korusun.”

Daha sonra kitaplaşan ‘’Avcı ve Ejderha: Filistin Durumunda Kaçak Varoluş’’ başlıklı tez çalışmasına atıfta bulunarak binlerce kişilik bir kalabalığın önünde gururla seslendi:

“Ejderha toprağın sahibidir ve avcı da gitmesi gereken bir istilacıdır.”

Çeviri: YDH