Trump, Yemen için Suriye ve Irak’takine benzer koalisyon planlıyor

03 Şubat 2025

Trump yönetiminin Yemen'de Ensarullah'a karşı IŞİD benzeri bir koalisyon oluşturma planları yaptığı öğrenildi. Kızıldeniz'de suların durulmasına rağmen, Batılı güçlerin bölgedeki askeri varlığını artırma çabaları sürüyor.

YDH - Suudi Arabistan-Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) koalisyonuna bağlı yerel güçlerden Yemen'deki savaşın yeniden başlamasını isteyen taraflar, ülkeyi yeniden alevlendirmek için siyasi ve saha zemini oluşturmaya çalışıyor.

Bu amaçla başta Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Avrupa Birliği (AB) olmak üzere dış güçlerle temaslar yürütüyorlar.

Bu temasların Riyad ve Abu Dabi'nin bilgisi dâhilinde mi yoksa iki başkent uygun fırsatı bekleyerek göz mü yumuyor, bilinmiyor.

Fakat bilinen ve kesin olan, bu konudaki son sözün, şu ana kadar Ensarullah'ı kızdırmaktan çekinen Suudi Arabistan'a ait olduğu.

Başkanlık Konseyi bünyesindeki taraflar, özellikle Güney Geçiş Konseyi ve Islah Partisi, bölgesel değişimlerden yararlanarak Sanaa'ya karşı köklü ve yok edici bir çatışmaya giriyor.

Her iki taraf da kendilerini Sanaaa'ya yönelik herhangi bir Batılı veya bölgesel stratejik projede öncü güç olarak sunuyor.

Görünüşte her konuda farklı ve çatışan bu iki örgüt, Sanaa'ya düşmanlık besleme konusunda birleşiyor.

Donald Trump yönetiminin Ensarullah’ı küresel terör örgütü olarak yeniden sınıflandırmasının ardından, büyük devletleri mevcut fırsatı kullanarak Ensarullah'ı vurmaya ikna etmek için siyasi, medya ve askeri mekanizmalarını zamanla yarışır gibi harekete geçiriyorlar.

Savaşın yeniden başlaması için acele eden yerel taraflar, karşılaştıkları zorlukların ve tehlikelerin farkında.

Şu ana kadar siyasi ve askeri liderlik merkezinin birleştirilmesi, Aden hükümeti güçlerinin temel muharebe kabiliyetinin güçlendirilmesi ve Suudi Arabistan-BAE koalisyonu ile operasyonların koordinasyonunu kolaylaştıracak çok uluslu ortak operasyon merkezleri çerçevesinde yapılandırılması gibi öne çıkan önerilerini hayata geçiremediler.

Buna rağmen, el-Arabiya kanalı, Washington'daki Yemen konusunda hazırlananlara vâkıf kaynaklara dayanarak, Trump yönetimi altındaki ABD'nin sadece Kızıldeniz'deki uluslararası denizcilik sorununa değil, aynı zamanda Ensarullah'ın varlığı ve gücünün temsil ettiğini düşündüğü soruna da köklü bir çözüm bulmak için öneriler aradığını aktardı.

Buna göre, son sınıflandırma daha geniş bir planın parçası. Bu planın ilk adımı, Yemen direnişine yardım eden dış kişi ve kuruluşları cezalandırmak ve Yemen'e sıkı bir kuşatma uygulamak.

İkinci adım ise, IŞİD'e karşı koalisyonda olduğu gibi, büyük bir yasal ve askeri zeminle Ensarullah’ı vurabilecek askeri bir koalisyonun oluşturulması için gerekli yasal temelleri atmak ve hava teçhizatı ve saha personeline sahip olmak.

Bu bağlamda, Yemen'deki iç çatışmayı kışkırtma çabasıyla, Amerikalı Cumhuriyetçi Senatör Joe Wilson, ülkesinden Suudi Arabistan ve BAE ile işbirliği yaparak Aden hükümeti ordusunun Ensarullah'ı yenmek için birleştirilmesini desteklemesini istedi ve "Suudi Arabistan, İran rejimine karşı yakın ve yapıcı bir ortak," dedi.

Bu gelişmeler, Körfez ve Yemen medyasının Trump yönetiminin önümüzdeki haftalarda denizdeki Refah Muhafızı koalisyonu görevini sona erdirme eğiliminde olduğuna dair bilgileri sızdırdığı bir zamanda yaşanıyor.

Uzmanlar, bu durumu, söz konusu koalisyonun maliyetlerinden kurtulma, farklı temellerde yeniden formüle ederek masraflarını Körfez ülkelerine yükleme ve özellikle önceki yönetimin başlattığı deniz-hava görevinin Sanaa'ya silah kaçakçılığını önlemede başarısız olduğu izlenimini güçlendirme arzusuna bağlıyor.

İran'ın deniz ve kara yoluyla oluşan pek çok açıktan yararlanarak, Ensarullah'ın sahip olduğu veya yerel olarak üretmeye çalıştığı insansız hava araçları ve füzelerin performansını geliştirmek için ihtiyaç duyduğu yüzlerce, hatta binlerce teknolojik parçayı kaçırmayı başardığı düşünülüyor.

Amerikalı yetkililerin devam eden değerlendirmelerine göre, bu başarısızlığın nedeni, koalisyona "aktif" katılan ülke sayısının onu geçmemesi ve bölgede sadece ABD'nin deniz ve hava kuvvetleri konuşlandırması, Yemen toprakları üzerinde keşif operasyonları yapması ve Yemen'in İsrail'e uygulanan ablukayı kırmaya çalışan askeri ve sivil gemilere yönelik fırlattığı deniz ve hava insansız hava araçları ve füzeleri engellemeye çalışması olarak görülüyor.

Yemen'de tırmanışın yeniden gündeme gelmesi, Kızıldeniz'deki güvenlik durumunun Gazze savaşı öncesindeki hâline dönmesiyle aynı zamana denk geliyor.

Yemen Silahlı Kuvvetleri ile nakliye şirketleri arasında bağlantı görevi gören İnsani Operasyonlar Koordinasyon Merkezi, büyük küresel nakliye şirketleriyle yoğun bir iletişim trafiği yaşıyor.

Bu şirketlerin çoğu, İngiliz ve Amerikan gemileri de dâhil olmak üzere Avrupa yönünde Bab el-Mendeb Boğazı'ndan geçiş yapmaya geri dönme kararı aldı.

Kızıldeniz'de istikrarın yeniden sağlanması, Mısır makamları Yemen'in Gazze Şeridi'ne destek savaşını defalarca anladıklarını belirtmesine rağmen, bölgedeki gerginliğin Süveyş Kanalı'nda yan hasarlara yol açmasının ardından Mısır'da memnuniyetle karşılandı.

Buna karşılık, Batılı güçler tek başlarına bölgeyi ve deniz yollarını kontrol etmeye yönelik eski planlarına göre hareket etmeye devam ediyor.

Yemen'in Gazze anlaşmasına bağlılığını ve sektöre verdiği destek operasyonlarını durdurduğunu ilan etmesine rağmen, bazı Avrupa ülkeleri Kızıldeniz'e yeniden yığınak yapmakta ısrar ediyor.

Bu bağlamda, Alman Parlamentosu geçen cumartesi akşamı, İtalya'nın misyona destek için yeni bir firkateyn göndereceğini açıklamasından bir gün sonra, Kızıldeniz'deki Avrupa misyonu Aspides’e katılımın yıl sonuna kadar uzatılması yönünde oy kullandı.