YDH - Cenevre'de basın toplantısı düzenleyen Batılı bir diplomata göre, Filistin meselesinin çözümsüz kalması Ortadoğu’daki istikrarsızlığı körüklüyor; Trump’ın barış planı ise Gazze’yi boşaltma ve Batı Şeria’yı ilhak riski taşıyor. Netanyahu’nun savaş hamlelerini Suudi Arabistan’ın dengelemesi beklenirken, İsrail’in Lübnan’daki işgali Hizbullah’a direniş bahanesi sunuyor. İran-ABD nükleer diyaloğu belirsizliğini korurken, Ukrayna’da Rusya ve ABD’nin kaynak paylaşımına dayalı "yeni sömürge" düzeni endişe yaratıyor.
İnsan Hakları Konseyi’nin 58. oturumu çerçevesinde, Birleşmiş Milletler’in karar merkezinde uzun yıllar geçirmiş deneyimli bir Batılı diplomat, Cenevre’de akredite olan gazetecileri bir araya getirerek Ortadoğu’dan Ukrayna’ya, Demokratik Kongo-Ruanda krizinin son gelişmelerine kadar dünyadaki bazı sıcak noktaların son durumu ve beklentiler üzerine bir sohbet gerçekleştirdi.
Ancak diplomat, özellikle işgal altındaki Filistin toprakları, Suriye, Lübnan ve İran’a uzanan Ortadoğu’daki gelişmeler ve seçenekler üzerinde detaylı açıklamalarda bulundu.
Diplomat, konuşmasına “bölgedeki istikrarsızlığın temel nedeni” olarak nitelendirdiği Filistin meselesiyle başladı. Bu meselenin çözüm dışı bırakılmasının yalnızca tansiyonu yükselteceğini ve arzulanan istikrarı uzaklaştıracağını vurguladı.
Günümüzde masada olan en tehlikeli önerinin —Trump’ın planı doğrultusunda Gazze halkının yerinden edilmesi, Batı Şeria’nın tamamının ilhakı ve nüfusun büyük bölümünün bölgeden çıkarılması yoluyla Filistin meselesinin kökünden silinmeye çalışılması—mevcut durumu tamamen tersine çevirmek olduğunu belirtti.
Ancak deneyimli diplomata göre, Trump aslında Gazze halkını yerinden etme planını uygulamak istemiyor.
Zira bu durum, kaçınılmaz olarak savaşın yeniden başlaması anlamına gelir ve Trump’ın Ortadoğu ile Ukrayna’da “mümkün olan en hızlı şekilde barışı tesis etme” stratejisiyle çelişir.
Trump’ın savaşları durdurmak için çaba gösterdiğini ve bu iki bölgede sağlayacağı barışla Nobel Barış Ödülü’nü alacağına inandığını ifade etti.
Ancak Trump’ın hayallerini suya düşürebilecek en büyük tehdit, İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’nun Gazze’yi “nüfussuzlaştırma” planı.
Diplomat, Netanyahu’nun bu planı, “son 15 aydakinden daha sert bir savaş” yoluyla hayata geçirmeye hazır olduğunu ve Trump’ın da bunun farkında olduğunu söylüyor: “Trump, Netanyahu’nun esir takası sonrası savaşa dönmeye ve Batı Şeria’yı ilhak etmeye hazır olduğunu çok iyi biliyor.”
Diplomat, Trump’ın “Gazze Planı”nı sunmasının bir tür yanıltma taktiği olduğunu düşünüyor.
Trump’ın, bir yandan İsrail lehine en uygun çözüme ulaşmak için pazarlık sıcaklığını artırdığını, diğer yandan bölgenin yeniden inşasına doğrudan katkı sağlamak istediğini belirtiyor.
Bu noktada, Suudi Arabistan’ın Netanyahu’nun planlarını bozmada kilit rol oynayabileceğini vurguluyor: “Suudiler, Trump ile en iyi ilişkilere sahip. Gazze’nin boşaltılmasını veya Batı Şeria’nın ilhakını engellemek ve alternatif çözümler bulmak için bu ilişkiyi kullanabilirler.”
Diplomat, İsrail’in son dönemde Lübnan’ın güneyinde işgal ettiği “beş stratejik noktadan” kolayca vazgeçmeyeceğini belirtiyor.
İsrail’in bu noktaları ve Suriye’nin güneyindeki işgal topraklarını, “Ortadoğu’yu yeniden şekillendirme” güvenlik vizyonunun bir parçası olarak gördüğünü ifade ediyor.
Ancak uyarıyor: “İsrail’in bu noktalardan çekilmemesi, Hizbullah’a silahlı direnişe dönmek için bahane yaratır. İsrail’in çekilmesi, Hizbullah’ı siyasi bir aktöre dönüştürerek Lübnan hükümetinin istikrarını sağlar. Bu da İsrail’in çıkarına.”
Suriye’nin önünde iki seçenek olduğunu söylüyor: Ya mevcut yönetim radikal çizgisini sürdürecek ya da “gerçek bir iç diyalog” yoluyla tüm bileşenleri kapsayan siyasi bir geçiş sürecini başlatacak.
Kürt meselesinin çözümü içinse, diplomat, “Irak’taki Kürt modelinin Suriye’ye uyarlanması”nın en iyi seçenek olduğunu ve ABD’nin bu yönde baskı yapabileceğini belirtiyor.
Bölgenin geleceğinin ABD, İran ve İsrail arasındaki dinamiklere bağlı olduğunu vurgulayan diplomat, nükleer müzakerelerde gizli bir diyaloğun sürdüğünü ancak sonucun belirsiz olduğunu ekliyor.
İsrail’in, Trump’ı askeri seçeneğe zorlamaya çalıştığını ancak Trump’ın “İran’la uzlaşma ihtimalini” hâlâ masada tuttuğunu söylüyor: “Trump, İran’ın nükleer silah üretme yolunu kesmek için diplomasiye şans veriyor.”
Ukrayna dosyasında ise diplomat, Trump ile Rus lider Vladimir Putin arasındaki hızlı iletişime dikkat çekiyor.
Trump’ın savaşı durdurmak istediğini, ancak Rusların ateşkesi “NATO’ya katılmama ve Kiev’de yönetimin yeniden yapılandırılması” gibi köklü şartlara bağladığını belirtiyor.
Son olarak, Ukrayna’nın “yeni bir sömürge düzeni” ile karşı karşıya olduğu uyarısını yapıyor: “Moskova ile Washington’ın, Ukrayna’nın devasa maden kaynaklarını paylaşma yönünde anlaşmalar hazırladığı konuşuluyor.”
Çeviri: YDH