YDH - Suriye’deki Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) rejiminin, özellikle Alevilerin çoğunlukta olduğu bazı köy ve bölgelerde gerçekleştirdiği baskınlar ve bu saldırılara eşlik eden mezhepçi suçlamalar ve kışkırtmalar, gerilimi tırmandırmıştı.
Bu durum, Tartus'un Banyas kentinde meydana gelen ve farklı mezheplerden dört kişinin hayatını kaybettiği korkunç cinayet haberiyle yeniden gündeme geldi.
Bu cinayet, Suriyelilerin sosyal medya platformlarındaki paylaşımlarında birleşmesine neden oldu; suçlamalar ve güvenlik zafiyetine yönelik eleştiriler yoğunlaşırken, faillerin yakalanıp yargılanması çağrıları arttı.
Lazkiye'nin Kardaha kentindeki güvenlik gerginliği, güvenlik güçlerinin bir eve el koyarak karargâh olarak kullanma girişimi sırasında yerel halk arasında yaralanmalara yol açtı.
Hama kırsalındaki Ayn Şems köyünde ise güvenlik güçlerinin geniş çaplı ihlallerle dolu bir baskın gerçekleştirdiği belirtildi.
El-Ahbar'ın ulaştığı köy sakinlerine göre, Ayn Şems'te çarşamba günü öğleden sonra başlayan saldırı, "rejim kalıntılarını takip etme" bahanesiyle gerçekleştirildi.
Baskın, el-Hadas kanalının "tartışmalı" yayını ve insansız hava araçlarının kullanımıyla dikkat çekti.
Yerel kaynaklar, çekimler sırasında "tek taraflı yoğun ateş açıldığını, düşük kalibreli makineli tüfek araçlarının farklı noktalara yerleştirilerek çatışma izlenimi yaratıldığını" belirtti.
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, olayı "üzücü bir medya tiyatrosu" olarak nitelendirerek, yaşananların "rejim kalıntılarıyla ilgisi olmadığını, bir Arap televizyon kanalı ve güvenlik güçlerinin işbirliğiyle sahnelendiğini" vurguladı.
Baskın sırasında HTŞ militanları, yaklaşık 60 kişiyi "rejim kalıntısı" iddiasıyla gözaltına aldı. Daha sonra 40 kişi serbest bırakıldı, ancak aralarında yaşlılar ve 18 yaşından küçük çocukların da bulunduğu bu kişilerin vücutlarında işkence ve darp izleri görüldü.
Diğerleri ise hala gözaltında tutuluyor. Köyde daha önce herhangi bir güvenlik olayı yaşanmamış olması, bu durumu daha da endişe verici hale getiriyor.
Serbest bırakılan gençlerden biri, el-Ahbar'a yaptığı açıklamada, "Beni döverek öldüreceklerdi, cep telefonumu aldılar ama kimliğimi geri verdiler," dedi.
Başka kaynaklar, bazı gençlerin kimliklerine el konulduğunu ve bu durumun, gençlere karşı suç uydurma amacıyla kullanılabileceği endişesini artırdığını belirtti.
Ayn Şemsli gazeteci Rim Mahmud, Facebook sayfasında, köy halkına yönelik saldırı sırasında yaşanan ihlalleri, evlere yapılan rastgele baskınları, mezhepçi hakaretleri ve "beş araba, iki otobüs, 80 cep telefonu" ile altın ve nakit para hırsızlığını belgeledi.
Yaklaşık dört saat süren operasyonun ardından, köy muhtarı ve ileri gelenleri, hasarı tespit etmek için toplandı. Sabahın erken saatlerinde yaklaşık 60 kişinin gözaltında olduğu, 10 kişinin kayıp olduğu belirlendi. Kayıplardan üçünün cesetleri farklı bölgelerde bulundu.
Köy sakinlerinin el-Ahbar'a verdiği bilgiye göre, Rıfat Süleyman adlı genç, bir dini mekanın yakınında ölü bulundu. Birkaç saat sonra, Süleyman'ın arkadaşı Baha Haddur da birkaç metre ötede ölü bulundu.
Son olarak, hemşire Yunus Yusuf'un cesedi, Hama-Humus yolu üzerinde bulundu. Gençlerin cesetleri adli tıp doktoruna gösterilirken, yetkililerden hiçbiri olayla ilgili açıklama yapmadı veya kayıp kişilerin akıbeti hakkında bilgi vermedi.
Bu durum, köy halkı arasında büyük bir gerginliğe ve Humus kırsalındaki Fahl katliamına benzer bir senaryonun tekrarlanması korkusuna neden oldu.