YDH - Şam'ın kırsalındaki Ceramana kentinde, bir Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) militanının silahlı kişilerce öldürülmesinin ardından iki gün süren gerginliğin ardından sükûnet geri döndü.
Ceramana ve el-Meliha'da karşılıklı yığınaklara yol açan bu gerginlik, daha sonra sağlanan bir uzlaşmayla yatıştırıldı.
Bu arada Süveyda, ilde ayrılıkçı olarak nitelendirilen planlara karşı koymak için askeri bir oluşum kurmaya hazırlanıyor.
Ceramana’daki olaylar, HTŞ rejimine, başkente komşu olan bu şehir de dahil olmak üzere, hala kontrolleri dışında kalan pek çok bölge olduğunu hatırlattı.
Bu durum, Ahmed eş-Şaraa liderliğindeki yönetimi, güneyde Deraa ve Süveyda'dan kuzey ve doğuda Rakka, Haseke, Halep kırsalı ve Deyrezzor’a kadar geniş alanlara yetkilerini genişletmek gibi büyük zorluklarla karşı karşıya bırakıyor.
HTŞ rejimi, Ceramana’daki olaylara kararlılıkla müdahale etmeye çalışsa da, olayların fitilini yerel bir silahlı kişi ile "genel güvenlik" görevlisi arasındaki anlaşmazlığın ateşlediği, güvenlik görevlisinin ölümü ve her iki taraftan da yaralananların olduğu belirtildi.
Silahlı grupların, güvenliğe bağlı bölge müdürünü ve elemanlarını şehir dışına çıkarmasıyla eş zamanlı olarak, bir dizi engelle karşılaştılar.
Yeni yetkililer, Ceramana’daki silahlı kişilere silahlarını bırakmaları için bir uyarı göndererek, Ceramana da dahil olmak üzere tüm bölgelerde güvenliğin sağlanması gerektiğini vurguladılar.
Ancak Süveyda ve Ceramana’da kaydedilen yığınaklar ve İsrail Savunma Bakanlığı'nın şehrin Dürzilerini "savunmak" için müdahaleye hazır olma tehdidi, HTŞ rejimini askeri seçenekten geri adım atmaya ve barışçıl çözümlere yönelmeye zorladı.
El-Ahbar'a konuşan Ceramana’daki duruma vakıf kaynaklar, "Şehirde yaşananlar, sonuçları kötü olabilecek büyük çatışmaların çıkmasını engelledi," diyerek, "yeni yetkililerin şehrin tamamında kontrolü ele geçirdiği" iddiasını yalanladı.
Kaynaklar, "Yaşananlar, hükümetin sembolik bir varlığı olarak bölge müdürü ve elemanlarının bölge karargahına geri dönmesidir. Süveyda'da işlerin nasıl sonuçlanacağı bekleniyor," dedi.
Kaynaklar ayrıca, "İsrail'in Ceramana hakkındaki açıklamalarının kabul edilemez olduğunu, çünkü Süveyda'nın aidiyetinin sadece Suriye olduğunu" vurgulayarak, "Şam'daki yetkilileri intikam dilini bırakmaya ve Suriye'nin yaşadığı tarihi anı akıllıca ele almaya ve düşmanca gündemlere dahil olmak için kimseye bahane vermemeye" çağırdı.
Kaynaklar, "Hoşgörü dilinin hakim olması, devlet kurumlarının tüm Suriyelilere ait olması ve Suriye toplumunun evlatları arasında ayrılığa yol açan tek renkli atamalardan vazgeçilmesi gerekiyor,” ifadesini kullandı.
Cermana'daki olaylara paralel olarak, Süveyda'da faaliyet gösteren Suriye Tugayı [Liva es-Suri] partisinin, "ülkeyi yönetmek için federalizmin bir yönetim sistemi olarak benimsenmesi gerektiğini, bunun bir bölünme biçimi olmadığını, sadece idari bir yönetim sistemi olduğunu" vurgulayan bir bildiri yayınlaması dikkat çekiciydi.
Parti, "Şam'daki Suriye hükümetini İsrail ile bir barış anlaşması imzalamaya" çağırdı.
Bu çağrılar, aşırılık yanlıları tarafından yönetilen bir sistemin Süveyda'yı yönetemeyeceğini düşünen ve —Şam'a siyasi bağlılık devam etse bile— özyönetim veya federal bir sistemin benimsenmesini talep eden seslerin yükselmesiyle aynı zamana denk geldi.
Bu sesler, İsrail'in Dürziler hakkındaki, Suriye'nin bölünmesini teşvik eden şaibeli açıklamalarından yararlanıyor.
Süveyda'da birbirine yakın iki yaklaşımı benimseyen belirgin akımların ortaya çıkmasıyla eş zamanlı olarak (birincisi, federalizmi savunan ve İsrail tarafından desteklendiği veya en azından onunla bağlantıları olduğu düşünülen Tugay partisi tarafından temsil ediliyor; ikincisi, yaklaşık bir hafta önce kurulan ve hem ABD hem de SDG tarafından desteklenen Süveyda Askeri Konseyi), ildeki işlerin kontrolden çıkmasını engellemek isteyen ve İsrail'e veya herhangi bir dış güce herhangi bir bağlılığı reddeden Suriye ulusal seçeneğini vurgulayan üçüncü bir karşı akımın işaretleri belirmeye başladı.
El-Ahbar'a konuşan Süveyda şehrindeki kaynaklar, "Emekli subaylardan ve Esed rejiminin düşmesinden önce görevlerinin başında olan diğer subaylardan oluşan bir grup, Dürzi Muvahhidler mezhebinin Şeyhi Hikmet el-Hicri'nin himayesinde, bölünme projelerine karşı koymak için Suriye Ulusal Ordusu adında bir askeri oluşumu ilan etmeye hazırlanıyor," bilgisini verdi.
Kaynaklar, "Bu ordu Şam'a karşı yönlendirilmeyecek, ancak Savunma Bakanlığı'na tek renkli ordu yaklaşımından vazgeçmesi ve Haseke'den Deraa'ya kadar tüm Suriyelileri kapsayan ulusal bir ordu kurması için bir baskı mesajı niteliğinde" diye ekledi.
Kaynaklar, "Tek renkten oluşan savunma ve içişleri bakanlıkları ve anayasa komiteleri ile ulusal diyalog konferansı kurulması, memurların keyfi olarak işten çıkarılması, sahil, Humus ve Hama'da ihlallerin devam etmesi, ülkenin geleceği ve birliği için pusuda bekleyen düşmanlar için verimli bir ortam olarak kabul ediliyor," dedi.
Kaynaklar, "Şam'daki yöneticilerin Arap, bölgesel ve uluslararası destek sarhoşluğundan çıkıp içe bakmaları ve ülkenin tarihindeki bu kritik aşamayı aşmak için tüm Suriyelilerle el ele vermeleri gerektiğini" vurguladı.
Kaynaklar, "Süveyda ve özellikle Dürzi mezhebinin, vatanseverliğinden ve Suriye vatanına aidiyetinden asla taviz vermeyeceğini ve Suriye'nin birliğini savunmak için ilk savunma hattında olacağını" vurgulayarak, "Şam'ın, herkesin haklarını koruyan bir vatandaşlık devleti kurmayı garanti edecek şekilde yaklaşımını değiştirmekte acele etmesi gerektiğini" belirtti.