YDH - ABD’nin Hamas ile yürüttüğü görüşmelerde ilerleme sağlandığı yönündeki iddialar ve İsrail müzakere heyetinin Doha’ya gönderilmesiyle eş zamanlı olarak, İsrail hükümeti Gazze Şeridi’ne yönelik insani baskıyı artırdı.
Sınır kapılarının yardımlara ve ticari mallara kapatılmasının dokuzuncu gününde, İsrail Enerji Bakanı Eli Cohen, Gazze’ye elektrik tedarikini tamamen durdurduklarını açıkladı.
Bununla yetinmeyen Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir ise bir sonraki adımın Kuzey Gazze’ye içme suyu tedarikinin kesilmesi olması gerektiğini savundu.
Fakat İsrail’in bahsettiği elektrik kesintisi, aslında Gazze’nin merkezi su arıtma tesisini, atık su arıtma ve pompalama sistemlerini besleyen tek bir elektrik hattından ibaretti. Zira savaşın başından bu yana Gazze’nin kuzey ve güney bölgelerindeki hanelere zaten hiç elektrik ulaşmamıştı.
Dolayısıyla bu son adım, hayatta kalmak için gerekli temel unsurlardan biri olan su kaynaklarını da hedef alarak Gazze’deki yaşam koşullarını daha da zorlaştırmayı amaçlıyor.
Bununla birlikte, tüm bu adımlar siyasi tablo içinde yalnızca bir ayrıntı niteliğinde. Zira şu ana kadar, sürecin en azından yoğun çatışmalara geri dönülmeyecek şekilde yürütüldüğü görülüyor.
Bu bağlamda, İsrail’in Kanal 13 televizyonunun üst düzey bir Amerikalı yetkiliye dayandırdığı haberine göre, Washington, Hamas ve İsrail arasında savaşın sona erdirilmesini sağlayacak ortak bir plan üzerinde anlaşmaya varmakta kararlı.
Israel Hayom gazetesi ise müzakerelerin temelinde, ABD’nin Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Wietckoff’un önerdiği ve İsrail’in kabul ettiği bir planın yattığını aktardı.
Haberde ayrıca, müzakerelerde olumlu bir dinamik gelişmesi halinde İsrail’in daha fazla esneklik gösterebileceği de belirtildi.
Bu noktada, son gelişmelerin en dikkat çekici yanı, ABD’nin müzakerelere doğrudan ve sert bir şekilde dahil olması.
Bu durum, İsrail’in yeniden savaşa dönme tehditlerini bir nebze yumuşatmış gibi görünüyor.
Özellikle, eski ABD Başkanı Donald Trump’ın rehine meseleleriyle ilgilenen özel temsilcisi Adam Boehler’in müzakere sürecinde aktif bir rol üstlenmesi dikkat çekici.
Boehler, önce CNN’e, ardından İsrail’in Kanal 12, 13 ve 15 televizyonlarına verdiği mülakatlarda, Hamas ile yapılan görüşmelerin olumlu yönde ilerlediğini ve müzakerelerin yalnızca Amerikalı esirlerin serbest bırakılmasını değil, aynı zamanda savaşın tamamen sona erdirilmesini de hedeflediğini belirtti.
Ayrıca, Hamas’ın siyasi sahneden çekilmesi, 5 ila 10 yıllık bir ateşkes ilan edilmesi ve yeniden inşa sürecine geçilmesi gibi uzun vadeli hedeflerin de masada olduğu ifade edildi.
Boehler, Trump tarzı sert çıkışlarından birini yaparak İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’yu zor bir duruma soktu.
Kanal 12’nin aktardığına göre, İsrail’in Hamas ile doğrudan müzakere yürütülmesine yönelik tepkisine dair Boehler şu ifadeyi kullandı:
“İsrail’in Hamas ile temas kurulmasına öfkelenmesini anlıyorum, ancak sonuçta biz Amerika Birleşik Devletleri’yiz, İsrail’in ajanları değiliz.”
İsrail’in Kanal 13 televizyonuna konuşan üst düzey İsrailli yetkililer ise bu süreci “Bizim başımızın üzerinden yürütülen bir müzakere girişimi” olarak nitelendirdi.
Yetkililer, “İsrail’in fazla manevra alanı yok. Eğer Trump Hamas ile bir anlaşmaya varırsa, Netanyahu’nun buna hayır demesi çok zor olacak. ABD’li yetkililer de bunun farkında,” değerlendirmesinde bulundu.