YDH- Suriye'nin sahil bölgesinde son dönemde yaşanan katliamlar, sivillere yönelik baskılar ve yağmalama eylemleri, silahlı gruplar el-Emşat ve el-Hamzat'ı yeniden gündeme getirdi.
Banyas ve Ceble başta olmak üzere birçok sahil kentinde meydana gelen şiddet olayları, yerel halkın tanıklıkları ve gruplara ait video kayıtlarıyla desteklenerek uluslararası toplumu endişeye sevk etti.
El-Emşat Tümeni, diğer adıyla Süleyman Şah Tümeni, Suriye'nin kuzeyindeki en etkin silahlı gruplardan biri olarak biliniyor.
Grup, Şeyh el-Hadid bölgesinde faaliyet gösterirken, Halep'in kuzey kırsalında da varlığını sürdürüyor.
Liderliğini "Ebu Emşa" olarak bilinen Muhammed Hüsayin el-Cassem'in yaptığı tümen, şiddet ve hırsızlıkla anılan geçmişiyle dikkat çekiyor.
Hamzat Tümeni ise, "Hamzat" olarak bilinen ve Saif Bulad 'Ebu Bekir' tarafından yönetilen NATO destekli bir grup olarak biliniyor.
Grup, el-Bab, Cerablus ve Afrin gibi kritik noktaların kontrolünü elinde bulunduruyor ve Suriye'nin kuzeyindeki askeri dengenin önemli aktörlerinden biri olarak görülüyor.
Suriye’deki el-Kaide bağlantılı Heyet Tahrir eş-Şam örgütünün lideri Colani, silahlı gruplar tarafından işlenen ihlalleri kabul ederken, sorumlulara ilişkin net bir açıklamada bulunmadı ancak, bu grupların düzenli orduya entegre edildiği ve yeni tümenlerin kurulduğu duyuruldu.
Bu kapsamda, daha önce 25. Tümen'e komuta eden ve şu anda 62. Tümen'in başına getirilen Muhammed el-Cassem gibi isimlerin atanması dikkat çekiyor.
ABD Hazine Bakanlığı, 2023 yılında el-Emşat ve el-Hamzat gruplarına yönelik yaptırımlar uyguladı.
Gruplar, kontrol ettikleri bölgelerde savaş suçları işlemek ve yaygın insan hakları ihlalleri yapmakla suçlanıyor.
Yaptırımlar, grupların ABD'deki mal varlıklarının dondurulmasını ve liderleriyle herhangi bir mali işlemin yasaklanmasını kapsıyor.
Ek olarak, Ebu Emşa'ya ait "es-Safir Oto" isimli araba galerisi, yasaklı kuruluşlar arasına alındı.
Washington rejimi, söz konusu grupların gasp, zorla yerinden etme ve adam kaçırma gibi eylemlerle Suriye'nin kuzeyindeki insani krizi daha da derinleştirdiğini belirterek iki grubun savaş suçlarından sorumlu olduğunu ileri sürdü.