YDH - Lübnan, ABD Başkanı Donald Trump ve İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu'nun Gazze'den Yemen'e kadar uzanan bölgede attığı adımları ve bu adımların yol açabileceği sonuçları kaygıyla takip ediyor.
Özellikle bir sonraki cephenin Lübnan olabileceği ihtimali üzerinde duruluyor.
ABD'nin İsrail ile normalleşme çabalarına dair sızıntılar, Lübnan'da büyük endişe yaratıyor.
ABD Özel Temsilcisi Steve Witkoff'un, İsrail ile müzakereler yoluyla diplomatik bir süreç başlatma konusundaki ısrarı, bu endişeleri artıran gelişmelerden biri.
Witkoff'un yardımcısı Morgan Ortagus'un, Lübnanlı esirler, İsrail'in işgal ettiği tepeler ve Mavi Hat üzerindeki tartışmalı noktalarla ilgili çalışma grupları oluşturulması yönündeki açıklaması da bu sürecin ilk işaretleri olarak görülüyor.
Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock'un ziyareti ve Fransa Temsilcisi Jean-Yves Le Drian'ın önümüzdeki hafta yapması beklenen ziyaretiyle Beyrut'a yönelik diplomatik hareketliliğin artması da dikkat çekiyor.
Bu ziyaretlerin, cephelerdeki gerilimin yeniden tırmanması ışığında mevcut durumu değerlendirme ve Lübnan'ın ABD'nin taleplerine karşı tutumunu belirleme amacı taşıdığı düşünülüyor.
Özellikle, ateşkes anlaşmasının uygulanmasını denetleyen ve başkanlığını bir ABD'li generalin yaptığı komitede Paris'in de rolü bulunuyor.
Fransa, aynı zamanda Lübnan hakkında "Beşli Komite"nin bir üyesi ve yeniden imar çalışmalarına destek için bir konferansa ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor.
El-Ahbar gazetesinin edindiği bilgilere göre, Ortagus'un Lübnan Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı ve Başbakanına ilettiği mesaj, askeri ve diplomatik yetkililerden oluşan üç komite kurulmasını ve ilgili dosyaların hızla ele alınmasını talep ediyor.
Meclis Başkanı Nebih Berri'nin ise hem iç hem de dış muhataplarına, "1701 sayılı kararın uygulanmasına bağlı kalma" yönündeki tutumunu ilettiği belirtiliyor.
Berri, "İsrail'in, savaşın sona ermesinden bu yana devam eden ihlallerinin ve saldırılarının durdurulmasının öncelikli olduğunu" vurguluyor.
Sınırların çizilmesi konusuna geçilmeden önce, askeri-teknik komite aracılığıyla bu ihlallerin sona erdirilmesi gerektiğini belirtiyor.
Berri, denetleme komitesinin mevcut yapısının, tüm sorunlu noktaları ele almak için yeterli olduğunu ifade ediyor.
Witkoff, normalleşme konusundaki açıklamalarını yalanlasa da, kaynaklar Ortagus'un Lübnanlı yetkililere ilettiği mesajların, "Lübnan'ı yeniden imar sürecinden mahrum bırakma tehdidiyle şantaj yapmanın yanı sıra açık bir gözdağı ve tehdit içerdiğini" belirtiyor.
Bu mesajların, Witkoff'tan aktarılanlarla paralel olduğu ifade ediliyor. Kaynaklar, "Lübnanlı yetkililerin bu tehditlere kararlı bir şekilde yanıt vermekte yetersiz kaldığını" dile getiriyor.
Aynı kaynaklar, Lübnan'ın, Ortagus'un açıklamasından önce ABD'nin bu yöndeki planlarından haberdar olduğunu belirtiyor.
Ateşkes denetleme komitesinin başındaki Amerikalı General Jasper Jeffers, son toplantıda komite üyelerine, ABD'nin mevcut komite dışında farklı müzakere yolları arayacağını bildirmiş.
Jeffers, komitenin görevinin süresiz olmadığını ve iki ay içinde sona erebileceğini ima etmiş.
Bu gelişmeler, Cumhurbaşkanı Jozef Aun'un Baabda'da verdiği iftar yemeği öncesinde üç cumhurbaşkanının yaptığı görüşmede de ele alındı.
Kaynaklar, görüşmenin, ABD'nin talepleri ve baskıları karşısında ülkenin nasıl korunacağını görüşmek üzere önceden planlandığını belirtiyor.
İftar yemeğinde konuşan Cumhurbaşkanı Aun, "Vatanın birliğinin sembolü olmam, benden ve herkesten devletin, vatanın ve anlaşmanın çatısı altında kalmamızı gerektiriyor," dedi.
Aun, "Ulusal birlik sahip olduğumuz en değerli ve en büyük şeydir, Lübnan'ın gücü, kalesi ve kalkanıdır. Bu birlik toprağı özgürleştirir, esirleri geri getirir, refah ve istikrarı sağlar ve herhangi bir yenilenen yıkımı önler," ifadelerini kullandı.