YDH - ABD, Suudi Arabistan ve İsrail'in Lübnan'daki tüm süreçleri kontrol etme ısrarı, devletin kilit noktalarını ve iktidarın şekillenmesini etkilemeye başladı.
Bu durum, uluslararası çıkarlar ve şartlarla uyumlu bir derin devletin yeniden kurulması projesiyle ilerliyor.
Atamalar da bu gidişatı yansıtıyor ve dış güçlerin belirlediği kriterlere göre yapılıyor.
Süreci belirleyen tek etken dış kriterler değil. Cumhurbaşkanı Jozef Aun ile Başbakan Nevaf Selam arasındaki anlaşmazlıklar da kararların gecikmesine neden oluyor.
Lübnan'ın yeni merkez bankası başkanını ataması beklenirken ve eski milletvekili Faris Said'in kardeşi Kerim Said ismi üzerinde uzlaşıldığına dair işaretler varken, bu gündem maddesi son saatlerde geri çekildi.
Cumhurbaşkanı Aun ile Başbakan Selam arasındaki gerilimin son noktaya ulaştığı belirtiliyor.
Başbakan Selam'ın, Said'in atanmasına kesin bir dille karşı çıktığı ve "bu maddenin oylamaya sunulması hâlinde istifa dahil sert bir adımla karşılık vereceği" tehdidinde bulunduğu öğrenildi.
El-Ahbar gazetesine konuşan bakanlık kaynakları, "İstifa bir seçenek değil, ancak bu tehdidin amacı Aun'un başbakanın görüşünü almadan tek taraflı karar almasını engellemek," dedi.
Bunun Aun'u geri adım atmaya ittiğini belirten kaynaklar, "Aun, Selam ile ilişkilerin bu olumsuz yöne gitmesini istemiyor, ancak Selam başka bir isim üzerinde durulmasında ısrarcı," diye ekledi.
Selam'ın tavrını sertleştirmesinden önce, başbakanın Said'in içeride ve dışarıda şansının yüksek olduğunu fark etmesiyle gerilim artmıştı.
Ülkedeki bazı çevrelerin son iki haftadır Said aleyhine kampanya yürüttüğü, onu bankaların adayı olmakla ve Uluslararası Para Fonu (IMF) ile herhangi bir anlaşmayı reddetmekle suçladığı biliniyor.
Başlangıçta Said'in başta ABD olmak üzere dış destekten yoksun olduğu bilgisi yaygındı.
ABD'nin Beyrut Büyükelçisi Lisa Johnson, Maliye Bakanı Yasin Cabir'e Cihad Azur seçeneğini "harika" olarak nitelendirmişti.
Fransızlar da kendi adayları Semir Assaf'ın yarış dışı kalmasının ardından Said'e sıcak bakmıyordu.
Assaf'ı ikna etmek için Başbakan Selam ve diğer bakanların çabaları sonuçsuz kalmıştı.
Fransa Büyükelçisi Hervé Magro ise Assaf'ın bir sonraki cumhurbaşkanlığı seçimlerine hazırlanmak istediği için sadece iki yıllık bir görev süresini tercih ettiğini aktarmıştı.
Bakan Cabir, hükümetin merkez bankası başkanını seçmesi için Said'in yanı sıra Eduard Cumeyyil ve Cemil Baz'ın da yer aldığı üç isim sunarak herkesi şaşırttı.
Goldman Sachs, Deutsche Bank, Lehman Brothers ve Dünya Bankası gibi uluslararası finans kuruluşlarında üst düzey görevlerde bulunmuş olan Baz, kısa süre sonra adaylıktan çekildi.
Bu arada, Said'e yönelik olumsuz hava aniden dağıldı. Ardından Aun'un, Said için dış desteği güvence altına almak amacıyla Amerikalılar ve Suudilerle temas kurduğu ortaya çıktı.
Washington ve Riyad'ın başbakana karşı cumhurbaşkanını güçlü bir şekilde desteklediği göz önüne alındığında bu durum bekleniyordu.
Ayrıca Emel Hareketi-Hizbullah ikilisi, Lübnan Kuvvetleri ve İlerici Sosyalist Parti'yi kapsayan siyasi bir uzlaşıdan bahsedilmesi, Bakanlar Kurulunda oylama talep edilmesi hâlinde Selam'ın işini zorlaştıracaktı.