Ortagus: Hizbullah'ın silahsızlandırılması için takvim yok

07 Nisan 2025

ABD'nin Orta Doğu Özel Temsilci Yardımcısı Morgan Ortagus, Beyrut ziyaretinde Hizbullah'ın silahsızlandırılması ve ekonomik reformların öncelikli olduğunu savundu. Ortagus, Lübnan'a reformlar için sınırlı bir zaman tanındığını ve Hizbullah’ın silahsızlandırılmaması durumunda İsrail’in işgal ettiği bölgelerden çekilmeyeceğini söyledi.

YDH - ABD'nin Orta Doğu Özel Temsilci Yardımcısı Morgan Ortagus, Beyrut'taki temaslarının ardından resmi görüşmelerden sızdırılan bilgilerin ziyaretinin hedefleriyle çeliştiğini belirterek, sessizliğini kısa sürede bozdu.

Dün gece yaptığı açıklamalarda, Washington yönetiminin önceliklerine vurgu yaparak özellikle Lübnanlılar üzerindeki Hizbullah'ın silahsızlandırılması yönündeki baskıyı sürdürdüklerini vurguladı.

Ortagus'un Cumhurbaşkanı Jozef Aun, Meclis Başkanı Nebih Berri ve Başbakan Nevaf Selam ile gerçekleştirdiği görüşmelerde, Amerikan diplomasisinin Lübnan'ın hassas dengelerine dikkat ettiği ve ne sert bir üslup ne de yeni şartlar ya da açık tehditler kullandığı belirtildi.

El-Ahbar gazetesinin aktardığına göre görüşmelerde, Hizbullah'ın silahları, Güney Lübnan'daki ordu varlığı, mali ve parasal reformların dış yardım ve yeniden imar için ön koşul olduğu konularında sorular yöneltilerek “Lübnan'ın belirli bir süre içerisinde reformları tamamlaması gerektiği ve IMF ile bir anlaşmaya varılmasının krizin çözümünde kilit öneme sahip olduğu” yönünde mesajlar iletildi.

Ayrıca ABD tarafı, Hizbullah'ın silahsızlandırılması için bir takvim oluşturulmasının elzem olduğunu, aksi takdirde İsrail’in işgal ettiği bölgelerden çekilmesinin mümkün olmayacağını ifade etti.

Fakat, bu sürecin zaman açısından sınırsız olmadığı da vurgulandı.

Ortagus, kamuoyuna yaptığı açıklamalarda, Lübnan'ın "son şansı" olduğu ya da aksi takdirde bir tırmanış yaşanacağı yönünde bir tehditte bulunmadı.

Ancak, Hizbullah'ın silahlarının meşruiyet dışında olduğuna ve bu meselenin çözülmemesinin ülkeyi sürekli bir tehlike içerisinde tutarak dış desteklerin önünü keseceğine dikkat çekti.

Ortagus, Beyrut ile Tel Aviv arasında kurulan ve ABD'nin de dahil olduğu diplomatik çalışma gruplarına Lübnan'ın aktif şekilde katılması gerektiğini hatırlattı.

Bu grupların amacı, İsrail tarafından işgal edilen beş tepe, İsrail'in elindeki Lübnanlı esirler ve Mavi Hat üzerindeki ihtilaflı noktalar gibi konuları çözmek.

LBCI kanalına verdiği röportajda Ortagus, "ABD, Hizbullah’ın silahsızlandırılması konusunu gündemde tutmaya devam ediyor," diyerek, Lübnan’daki tüm milis grupların silahsızlandırılmasının hedeflendiğini belirtti.

Silahsızlandırmanın zamanlamasına ilişkin ise, "Umarız mümkün olan en kısa sürede gerçekleşir, fakat resmi bir takvim bulunmuyor," ifadelerini kullandı.

Ortagus, "Yetkililer ve halk, bir seçim yapmak zorunda: Ya Hizbullah’ın silahsızlandırılması, düşmanlıkların sona erdirilmesi ve yolsuzluğun bitirilmesi konusunda bizimle iş birliği yaparlar ve dostumuz olurlar, ya da hükümet ve liderler ağırdan alırsa, bizden işbirliği beklemesinler," tehdidinde bulundu.

Normalleşme konusuna ilişkin bir soruya ise Ortagus, "Bu konuda Lübnan'da kimseyle görüşmedim. Şu anda önceliğimiz düşmanlıkların durdurulması, Hizbullah’ın silahsızlandırılması ve iktisadi reformlar. İleride müzakerelere ve sınır sorunlarının çözümüne ulaşmayı umuyoruz," yanıtını verdi.

Ortagus'un Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı ve Başbakan ile birebir yaklaşık 40 dakika süren görüşmeler yaptığı, ardından genişletilmiş toplantılara geçildiği aktarıldı. Bu görüşmelerde verilen yanıtların not edildiği kaydedildi.

Görüşmelere ilişkin kaynaklar, Ortagus'un bazı Lübnan taleplerine karşı esnek bir tutum sergilediğini fakat İsrail saldırılarının durdurulması veya işgal bölgelerinden çekilme konularında net bir taahhütte bulunmadığını belirtti.

Amerikalı diplomat, "Silahların teslim edilmemesi, ateşkesin ihlal edilmesi anlamına gelir," sözlerini yineledi.

Lübnan tarafı, sınır müzakereleri için teknik-askeri bir komite kurulmasını ve eski arabulucu Amos Hochstein'ın yöntemine benzer şekilde, sürecin sık sık ziyaretlerle desteklenmesini teklif etti. Ortagus'un bu öneriye olumlu yaklaştığı öğrenildi.

Ziyaretin ilk değerlendirmelerine göre, Ortagus'un mesajlarının Lübnan’ın mevcut durumuna anlayışla yaklaştığı belirtildi.

Fakat bazı gözlemciler, bu ziyaretin Washington'da Benyamin Netanyahu'nun İran dosyasıyla ilgili görüşmelerine odaklanıldığı bir dönemde, zaman kazanmak için yapılmış olabileceğinden endişe ediyor.

Ortagus, ziyaretine cuma günü Lübnan Kuvvetleri lideri Semir Caca'yı ziyaret ederek başladı.

Ardından cumartesi günü resmî temaslarına geçerek, Dışişleri Bakanı Yusuf Recci, Maliye Bakanı Yasin Cabir, Ekonomi Bakanı Amir Bisat ve yeni Lübnan Merkez Bankası Başkanı Kerim Said ile ayrı ayrı görüştü.

Ayrıca Jo Sadi, Kemal Şehade, Jo İsa Huri, Fadi Meki ve Faiz Resmani gibi bakanlarla geniş kapsamlı bir toplantı gerçekleştirdi.

Görüşmelerde, Ortagus ABD'nin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 1701 sayılı kararının tam anlamıyla uygulanmasını desteklediğini, özellikle bankacılık gizliliğinin kaldırılması ve bankaların yeniden yapılandırılması gibi reformların gerçekleştirilmesinin önemine vurgu yaptı.

Hükümetin yaptığı son atamaları ise, kamu sektörünün reformu için atılmış önemli bir adım olarak değerlendirdi.

Öte yandan, ABD Büyükelçiliği kaynaklarına göre, ziyaretçilerin aktardıkları bilgilerde farklılıklar gözlendi.

Bazı ziyaretçiler Ortagus'un reform projelerine odaklandığını, bazıları ise siyasi tartışmalara ağırlık verdiğini kaydetti.

Ortagus'un, Hizbullah'ın silahsızlandırılması için açık bir zaman planı ve uygulama mekanizmaları oluşturulması gerektiği yönünde mesajlar verdiği kaydedildi.

Amerikalı yetkilinin yakın çevresinden aktarılan bilgilere göre, Ortagus'un Hizbullah’a karşı korkuların aşılması gerektiği, partinin ve müttefiklerinin yaklaşan yerel ve genel seçimlerde nasıl mağlup edilebileceği konusunda fikirler sunduğu belirtildi.

Ayrıca, partinin temsil ettiği Şii blok üzerindeki hegemonyayı kırmak için tüm muhalif güçlerin birleşmesi gerektiği vurgulandı. ABD, Meclis Başkanlığı seçiminde yeni bir denge kurulmasını hedefliyor.