YDH- Reuters'ta yer alan habere göre, HTŞ rejimi, ABD'nin, yaptırımların “kısmi” olarak kaldırılmasına ilişkin koşullarına yazılı yanıt verdi ve bunların çoğunu yerine getirdiğini, ancak bazılarının Washington ile "karşılıklı mutabakat" gerektirdiğini belirtti.
En dikkat çeken ifade ise, "Suriye topraklarının İsrail dahil hiçbir taraf için tehdit kaynağı olmayacağı" taahhüdü oldu.
ABD geçen ay HTŞ rejimine, Şam'ın yerine getirmesini istediği sekiz maddelik bir koşul listesi sunmuştu. Bu koşullar arasında, kalan kimyasal silah stoklarının imha edilmesi ve yabancılara üst düzey yönetim görevleri verilmemesi de yer alıyordu.
Reuters'e göre, HTŞ rejimi ekonomiyi canlandırmak için ABD'nin koşullarını kısmen kabul ederken, kritik konularda belirsizliğini koruyor.
ABD, Ocak 2024'te insani yardım için 6 aylık yaptırım muafiyeti sağladı, ancak etkisi sınırlı kaldı.
Mart ayında Reuters'a konuşan kaynaklar, ABD'nin “tüm taleplerini” yerine getirmesi karşılığında Washington'un bu askıya alma kararını iki yıl uzatacağını ve muhtemelen bir muafiyet daha tanıyacağını söyledi.
Reuters, ABD'li üst düzey yetkili Natasha Franceschi'nin 18 Mart'ta Brüksel'de düzenlenen Suriye Bağışçılar Konferansı çerçevesinde yapılan yüz yüze görüşmede HTŞ rejiminin Dışişleri Bakanı Esad Hasan eş-Şeybani'ye şartlar listesini verdiğini duyurmuştu
Şeybani, cuma günü Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde yaptığı ilk konuşmada, Suriye'nin kimyasal silahlar ve Suriye'deki kayıp Amerikalıların aranması da dahil olmak üzere talepleri zaten ele aldığını belirtti.
Dört sayfalık belgede Suriye, kayıp ABD'li gazeteci Austin Tice'ın bulunması için Dışişleri Bakanlığı’nda bir irtibat ofisi kurmayı taahhüt ediyor ve küresel silah gözlemcisiyle daha yakın ilişkiler de dahil olmak üzere kimyasal silah stoklarıyla mücadele çalışmalarını detaylandırıyor.
Ancak, yabancı savaşçıların durumu ve ABD'ye “terörle mücadele saldırıları” için izin verilmesi gibi diğer önemli talepler konusunda daha az şey söylediği belirtildi.
Bir Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, Washington'un Suriyeli yetkililerden ABD'nin “spesifik, detaylı güven arttırıcı önlemler” alma talebine yanıt aldığını doğruladı.
“Şu anda tepkiyi değerlendiriyoruz ve henüz paylaşacak bir şeyimiz yok” diyen sözcü, ABD'nin “herhangi bir oluşumu Suriye hükümeti olarak tanımadığını ve ilişkilerin gelecekte normalleşmesinin geçici yetkililerin eylemlerine göre belirleneceğini” sözlerine ekledi.
Yabancı savaşçılar
Mektupta Suriyeli yetkililerin yabancı savaşçılar konusunu ABD'nin eski elçisi Daniel Rubinstein ile görüştükleri ancak konunun “daha geniş bir istişare oturumu gerektirdiği” belirtiliyor.
Aralık ayında aralarında Uygur, Ürdünlü ve bir Türk'ün de bulunduğu yabancı savaşçıların ülkenin silahlı kuvvetlerindeki pozisyonlara atanmasına açıkça atıfta bulunulan mektupta, “Şimdilik teyit edilebilecek olan şey, altı kişinin terfisine ilişkin daha önce yapılan duyurunun ardından askeri rütbelerin verilmesinin askıya alındığıdır” deniliyor.
Mektupta atanan yabancı savaşçıların rütbelerinin sökülüp sökülmediği belirtilmedi ve gelecekte atılacak adımlar sıralanmadı.
HTŞ rejiminin konuya yaklaşımı hakkında bilgi sahibi bir kaynak, rejimin, “Esed'in devrilmesine yardımcı olan Suriyeli olmayan isyancılara iyi davranılması gerektiği görüşünden hareketle konuyu ele almayı mümkün olduğunca erteleyeceğini” söyledi.
ABD'nin “terörle mücadele konularında koordinasyon ve terör hedeflerine saldırılar düzenleyebilme” talebi üzerine mektupta “konunun karşılıklı anlayış gerektirdiği” belirtildi.
Mektupta, Suriye'nin yeni hükümetinin Suriye'deki ABD ya da Batı çıkarlarına yönelik herhangi bir tehdide müsamaha göstermeyeceği taahhüt edildi ve ayrıntıya girilmeden “uygun yasal tedbirlerin” alınacağı sözü verildi.
HTŞ rejimi lideri Colani bu yılın başlarında verdiği bir röportajda, Suriye'de konuşlandırılan ABD askerlerinin hükümetin onayı olmadan orada bulunduğunu söylemiş ve böyle bir varlığın devletle “mutabık” kalınması gerektiğini eklemişti.
Mektup hakkında bilgi sahibi olan Suriyeli bir yetkili, HTŞ rejimi yetkililerin ABD'ye açıkça saldırı izni vermeden aşırılık yanlılarını zayıflatmak için başka yollar üzerinde kafa yorduklarını ve yabancı hava kuvvetlerinin yıllarca süren savaş sırasında Suriye'yi bombalamasının ardından bunun tartışmalı bir hareket olacağını düşündüklerini söyledi.
İsraı̇l'ı̇ “tehdı̇t etmeme” sözü verdı̇
Reuters'a konuşan üst düzey bir diplomat ve mektup hakkında bilgi sahibi bir başka kişi, mektubun beş talebi tam olarak ele aldığını, ancak geri kalan taleplerin “askıda” kaldığını düşündüklerini söyledi.
Mektubun 14 Nisan'da, yani Şeybani'nin Güvenlik Konseyi'ne hitap etmek üzere New York'a gelmesinden sadece 10 gün önce gönderildiğini söylediler. ABD'nin Suriye'nin mektubuna bir cevap gönderip göndermediği belli değil.
Mektup hakkında bilgi sahibi olan Suriyeli bir yetkili ve ABD'li bir kaynak, Şeybani'nin New York ziyareti sırasında mektubun içeriğini ABD'li yetkililerle görüşeceğini söyledi.
Suriye'nin mektubunda “garantiler” olarak tanımlanan adımların, elçiliklerin yeniden açılması ve yaptırımların kaldırılması da dahil olmak üzere her bir noktanın ayrıntılı olarak ele alınacağı bir toplantıya yol açmasını umduğu belirtiliyor.
Suriye'deki Filistinli direnişçilerle ilgili olarak, Colani’nin “Filistinli grupların faaliyetlerini izlemek üzere” bir komite kurduğu ve devlet kontrolü dışındaki silahlı gruplara izin verilmeyeceği belirtildi. Bu mesaj, Suriye'nin İslami Cihad’ın iki komutanını gözaltına almasından birkaç gün önce gönderildi.
Mektupta “Bu konudaki tartışmalar devam edebilir ancak genel pozisyonumuz Suriye'nin İsrail dahil hiçbir taraf için bir tehdit kaynağı olmasına izin vermeyeceğimizdir” denildi.
Mektupta ayrıca, Suriye'nin “terörle mücadele” yetkilileri ile Amman'daki ABD temsilcileri arasında IŞİD ile mücadele konusunda “süregelen iletişim” kabul edildi ve Suriye'nin bu işbirliğini “genişletme” eğiliminde olduğu belirtildi. Suriye ile ABD arasında Amman'da yapılan doğrudan görüşmeler daha önce bildirilmemişti.