YDH- Uluslararası Adalet Divanı, İsrail'in Gazze'ye yönelik savaşında işlenen savaş suçlarının soruşturulması ve kovuşturulması konusunda bir sonraki adımlarını atarken, Birleşmiş Milletler'in Filistin konusundaki en üst düzey uzmanı daha fazla uluslararası hesap verebilirlik için bastırıyor.
BM'nin işgal altındaki Filistin toprakları özel raportörü Francesca Albanese, The Intercept'e verdiği geniş kapsamlı özel röportajda, Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen de dahil olmak üzere üst düzey Avrupa Birliği yetkililerinin, Gazze'ye yönelik 18 aylık saldırısı sırasında İsrail'e verdikleri destek nedeniyle savaş suçlarına iştirak suçlamasıyla karşı karşıya kalmaları çağrısında bulundu.
“AB’nin en yüksek iki yetkilisinin İsrail ile ilişkilerine ‘her zamanki gibi’ devam etmesi tarif edilemeyecek kadar esef vericidir,” diyen Albanese. “Ben, ‘Tarih onları yargılar’ diyen biri değilim, onlar bundan önce yargılanmalı. Ve anlamaları gerekiyor ki dokunulmazlık, cezasızlık anlamına gelemez.”
Avrupa Komisyonu Başkanı von der Leyen hakkında, Gazze’deki savaş suçları ve insanlığa karşı suçlara suç ortaklığı nedeniyle geçen Mayıs ayında Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne bir şikâyet dosyası sunuldu.
Aralık ayında göreve başlayan AB’nin yeni dış ilişkiler başkanı Kaja Kallas, Mart ayında İsrail’in ateşkesi sona erdirme kararından Hamas’ı sorumlu tuttu, normal diplomatik ilişkileri sürdürdü ve “İsrail ile dayanışma içinde olacaklarını” taahhüt etti.
Ortadoğu analisti ve Çatışma ve İnsani Araştırmalar Merkezi’nde misafir araştırmacı olan Muin Rabbani, “1948 Soykırım Sözleşmesi, imzacı ülkelere sadece soykırımı cezalandırma değil, aynı zamanda onu önleme sorumluluğu da yükler,” dedi.
Rabbani şöyle devam etti: “Burada, AB’nin iki üst düzey yetkilisinin soykırımı önlemek için sembolik dahi olsa herhangi bir eylemde bulunmayı reddetmesi ve aksine bunu normalize edip desteklemesi söz konusu. Üstelik bunu yaptıklarında desteklerinin işlediklerini iddia ettikleri suçları mümkün kıldığını bilerek yapıyorlar.”
Rabbani, “Dolayısıyla, Özel Raportör Albanese’nin tespit ve gözlemleri tam isabetli ve tamamen doğrudur.” diye ekledi.
AB’nin yürütme organı olan Avrupa Komisyonu adına bir sözcü, birliğin hâlâ uluslararası hukuka bağlı olduğunu, İsrail ile olan ticari ve diplomatik ilişkilerin yetkililere “görüşlerini ve endişelerini” ifade etme imkânı sunduğunu savundu.
Sözcü Gioia Franchellucci, “İsrail ile yapılan ortaklık anlaşması, İsrail yetkilileriyle yürüttüğümüz diyaloğun yasal temelidir ve meseleleri tartışmak ve görüşlerimizi ileri sürmek için mekanizmalar sağlar,” dedi.
The Intercept, geçen yılın sonlarında yayımladığı bir haberde, üst düzey bir AB insan hakları yetkilisinin hazırladığı iç raporun, savaş suçlarına dair deliller nedeniyle Avrupa ülkelerinin İsrail ile tüm siyasi ilişkilerini ve silah ticaretini askıya almasını önerdiğini ortaya koymuştu.
Albanese, AB liderlerinden hesap sorulması talebinin ötesinde, bankalar, emeklilik fonları, teknoloji şirketleri ve üniversitelerin Gazze’nin yıkımına ortaklıklarını ortaya koyacak bir rapor üzerinde çalıştığını söyledi.
“Yasadışı işgale karışan ve destek sağlayan herkes, uluslararası hukuk ve insan hakları ihlallerine yardım ve yataklık etmektedir; bunların bir kısmı suç teşkil etmektedir,” diyen Albanese, “Bu tür suçlara yardım eden veya bunları kolaylaştıran kişiler için bireysel sorumluluk ve yükümlülük söz konusu olabilir.” dedi.
Uluslararası Ceza Mahkemesi, İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu da dahil olmak üzere İsrailli liderler hakkında tutuklama emri çıkarmış olsa da Middlesex Üniversitesi uluslararası hukuk profesörü ve soykırım uzmanı William Schabas, kıdemli bir AB yetkilisinin yargılanmasının emsalsiz olacağını belirtti.
“Burada bir dava olduğu açık,” diyen Schabas şunları söyledi: “İsrail’in dünya genelindeki tüm destekçileri suç ortağı sayılmaz ama von der Leyen çok önemli bir hükümetler arası kuruluşun başında ve İsrail’i cesaretlendiriyor. Ama UCM savcısının bu davayı ele almasını beklemek mantıklı olmaz çünkü şu ana kadar yalnızca İsrail hükümetinden birkaç kişiyi hedef aldı ve daha geniş kapsamlı bir adım atma niyeti göstermedi.”
Schabas şöyle ekledi: “Von der Leyen’in tutumu açıkça birçok AB hükümetinin benimsediği bir pozisyonu yansıtıyor, yani İsrail’e koşulsuz destek verme tutumunu. Bunu, İsrail’in Gazze ve Batı Şeria’da korkunç suçlar işlediğine dair kamuoyuna açık bilgilere rağmen yapıyorlar.”
En son yapılan yargı çağrıları, Uluslararası Adalet Divanı’nın, İsrail’in işgal altındaki Filistin topraklarına insani yardım ve yardım kuruluşlarının erişimini sağlama yükümlülüğü konusundaki kamuya açık duruşması sırasında geldi.
Mahkeme daha önce, İsrail’in Gazze’deki eylemlerinin soykırım oluşturabileceğine hükmetmiş ve İsrail’in daha fazla yardım girişine izin vermesi gerektiğini kararlaştırmıştı. Bu mesele dünya genelinde siyasi çalkantılara neden oldu. Bu durumu küçümsemekle birlikte, Albanese Mart 2024’te yayımladığı “Bir Soykırımın Anatomisi” raporundan bu yana kendisi ve ailesinin ölüm tehditleri aldığını açıkladı.
Albanese “‘Bir Soykırımın Anatomisi’ raporumu sunduğumdan beri güvenliğim artık garanti değil,” dedi.
Albanese sözlerinin devamında şunları söyledi: “Gece yarısı telefonla arayıp bana, aile üyelerime, çocuklarıma tehditler yönelttiler. Elbette size %100 güvendeyim diyemem. Elbette önlem alıyorum. Yaşadığım yerde koruma var, asla bilemezsiniz! Ama aynı zamanda, bu mafyavari yöntemler yüzünden geri çekilmeyeceğim.”
“Ben, mafyanın sessizlikle öldürdüğünü öğreten bir yerden geliyorum,” diyen Albanese, demecini şu cümlelerle bitirdi: “İnsanlar tepki vermediğinde öldürür. Bu yüzden yaptığım işe bu kadar motiveyim. Ciğerlerimde hava kaldığı sürece konuşmaya devam edeceğim.”