7 Ekim'den bu yana onlarca Filistinli tutsak öldürüldü

05 Mayıs 2025

7 Ekim 2023'ten bu yana İsrail hapishanelerinde hayatını kaybeden Filistinli esir sayısı 66'ya yükseldi. Filistinli esir kurumları, İsrail'i "yavaş suikast" politikası izlemekle suçluyor ve işkence, tıbbi ihmal ve kötü muameleyi gündeme getiriyor.

YDH - 7 Ekim 2023'ten bu yana İsrail hapishanelerinde hayatını kaybeden Filistinli esir sayısı 66'ya ulaştı.

Son olarak, 60 yaşındaki Muhyiddin Necm'in İsrail'deki Suroka Hastanesi'nde hayatını kaybettiği açıklandı.

Ağustos 2023'ten beri tutuklu olan Necm, daha önce de 19 yıl İsrail hapishanelerinde kalmıştı. Evli ve altı çocuk babası olan Necm'in, kronik sağlık sorunlarına rağmen tedavi edilmemesi nedeniyle tıbbi bir cinayete kurban gittiği bildirildi.

Esirler Kurumu ve Esirler Birliği, İsrail'in Necm'e karşı iki yıldan uzun süredir devam eden idari tutukluluk ve tedavi hakkından mahrum bırakma gibi karmaşık bir suç işlediğini belirtti.

Kurumlar, Necm'in yüzlerce hasta esirden sadece biri olduğunu ve bu kişilerin sistematik ve yavaş bir şekilde ölüme terk edildiğini vurguladı.

Esir ve tutuklular arasındaki ölüm oranının, binlerce kişinin uzun süredir gözaltında tutulması ve her gün işkence, aç bırakma, her türlü saldırı, tıbbi suçlar, cinsel saldırılar ve uyuz gibi ciddi ve bulaşıcı hastalıklara yol açan kasıtlı koşullara maruz bırakılmasıyla daha da tehlikeli bir hâl alacağını eklediler.

Hapishane yetkililerinin aile, Kızılhaç komiteleri ve avukat ziyaretlerini engelleyerek uyguladığı bilgi karartmasına rağmen, hapishanelerden sızan tanıklıklar, esirlere uygulanan korkunç işkencelerin detaylarını ortaya koydu.

Gazze Şeridi'nden yüzlerce kişinin hapishanelerde hayatını kaybettiği tahmin edilirken, tüm esirlere yönelik fiziksel ve psikolojik işkence, hücre hapsi, kasıtlı tıbbi ihmal ve "yavaş suikast" politikası devam ediyor.

Son zamanlarda yayımlanan tanıklıklar, özellikle Batı Şeria'daki Hamas'ın askeri kanadı Kassam Tugayları'nın liderlerine yönelik kasıtlı suikast girişimleriyle ilgili.

Bu liderlerin, İsrail ile Filistin direnişi arasında olası bir esir takası anlaşmasında öncelikli olması bekleniyor.

El-Ahbar gazetesine sızan bilgilere göre, 2002'den beri tutuklu olan ve 35 müebbet hapis cezasına çarptırılan Kassam'ın kuzey Batı Şeria lideri Abbas Seyyid, Ramon Hapishanesi'nde hücre hapsinde en ağır işkencelerden birine maruz kalıyor.

Seyyid, fiziksel işkence, aç bırakma ve ciddi tıbbi ihmalle karşı karşıya. Tedavi edilmemesi nedeniyle gözlerinde ciddi bir iltihaplanma yaşayan Seyyid'in görme yetisi etkilendi ve şiddetli bir cilt enfeksiyonu da bulunuyor.

İsrail yetkilileri, Seyyid'i İkinci İntifada sırasında Netanya'daki Park Otel saldırısı gibi önemli operasyonları gerçekleştirmekle ve hapishanelerdeki esir hareketini organize etmekte önemli bir rol oynamakla suçluyor.

7 Ekim'den bu yana hücre hapsinde tutulan Seyyid'in sağlık durumu, özellikle aç bırakılması nedeniyle kilosunun 55 kilograma düşmesiyle endişe verici bir şekilde kötüleşti.

Öte yandan, Kassam liderlerinden ve 2003'ten beri tutuklu olan, 67 müebbet hapis cezasına çarptırılan Abdullah Bargusi'nin kızı Tala, babasını ziyaret edebilen bir avukat aracılığıyla, babasının vücudundaki kemiklerin çoğunun darp sonucu kırıldığını açıkladı.

Tala, babasını ziyaret eden avukatın, "maruz kaldığı işkencenin dehşeti karşısında ifade veremez hâlde" olduğunu söyledi.

Avukatın ziyaretinin "sıradan bir görüşme değil, her gün işkence gören ve onuru acımasızca ezilen bir esirin çektiği acıları özetleyen insani bir şok" olduğunu belirtti.

Tala Bargusi, babasının her gün, koğuş diğer esirlerden boşaltıldıktan sonra, demir sopalar gibi baskı araçlarıyla saatlerce acımasızca dövüldüğünü aktardı.

Darpın "vücudunda korkunç izler bıraktığını, tüm kemiklerinin kırık ve şiddetli ağrılar içinde olduğunu, ayakta duramadığını veya hareket edemediğini" belirtti.

Avukatın, babasının hayatta kalmasına yardımcı olanların, koğuştaki diğer esirler olduğunu, onların yara temizleme sıvısıyla yaralarını dezenfekte ettiklerini, zira hiçbir sağlık hizmeti veya basit insani yardımın bulunmadığını söylediğini aktardı.

Esir kurumlarının belgelediğine göre Bargusi, tekrarlanan vahşi dayaklar, vücudunu parçalamak için köpeklerin kullanılması ve her işkenceden sonra üzerine yakıcı temizlik maddeleri dökülmesi yoluyla fiziksel olarak ortadan kaldırılmaya çalışılıyor.

Benzer şekilde, İsrail hapishanelerinde tekrarlanan saldırılara maruz kalan esir Hasan Selame de aylardır Megiddo Hapishanesi'nde sürekli hücre hapsinde tutuluyor.

Diğer esirler gibi, hapishane yönetiminin uyguladığı tıbbi ihmal ve açlıkla karşı karşıya. Ayrıca diş dökülmesi, görme zayıflığı ve sürekli baş ağrısı çekiyor.

İsrail'in Yahya Ayaş'ın suikastına misilleme olarak "Kutsal İntikam" operasyonlarını yönetmekle suçladığı Selame'nin, tekrarlanan taleplerine rağmen hapishane yönetimi tarafından gözlükleri verilmiyor.

Esir hareketinin önde gelen liderlerinden Muhenned Şureym ise, yedi aydan fazla süredir Gilboa ve Megiddo hapishanelerinde tam tecrit altında tutulduktan sonra İsrail hapishanelerindeki sessiz zulmün kurbanlarından biri.

2002'de Kassam'a üye olmakla ve 30 İsrail askeri ve yerleşimcinin ölümüne, onlarcasının yaralanmasına yol açan Park Otel saldırısını yönetmekle suçlandıktan sonra aylarca süren takibin ardından tutuklanan Şureym, 29 müebbet ve ek 20 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Esirler Medya Bürosuna göre, yaklaşık 45 kilogram kaybettikten sonra aşırı zayıflık çekiyor.

Esirlerin tanıklıkları, İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı İtamar Ben Gvir'in hükümete dönmesiyle İsrail'in esirlere yönelik saldırılarının vahşetinin arttığını doğruluyor.

Ben Gvir, hapishanelerden doğrudan sorumlu. Esirler Birliği verileri, nisan ayının başı itibarıyla İsrail hapishanelerindeki esir sayısının 9900'ü aştığını, bunların yaklaşık 400'ünün çocuk, 27'sinin ise kadın esir olduğunu gösteriyor.

7 Ekim'den bu yana ise işkence, ihmal ve kötü gözaltı koşulları nedeniyle 66 esir hayatını kaybetti. Bu durum, uluslararası sessizliğin katillerle işbirliği anlamına geldiğini ortaya koyuyor.