İsrail’de sığınmacı gerçeği: Açlık, borç ve umutsuzluk

08 Mayıs 2025

İsrail’de son yapılan bir araştırma, göçmenlerin ve sığınmacıların yarısının yoksulluk içinde ve %85’inin ise gıda güvencesizliği yaşadığını ortaya koydu.

YDH- İsrail “Davar” gazetesindeki habere göre, Sığınmacılara Yardım Derneği ile Adva Merkezi’nin ortak araştırması, Ukraynalı kadın sığınmacılar arasındaki yoksulluk oranının %78,9 olduğunu ortaya koydu.

Araştırmaya göre, sığınmacıların %85’i gıda güvencesizliği içinde yaşıyor ve yarısının sağlık sigortası bulunmuyor. Ayrıca, bu nüfusta tek geçim kaynağı olan bireylerin aylık geliri yalnızca yaklaşık 2.800 şekel.

İsrail’deki göçmenler ve sığınmacıların yaklaşık yarısı yoksulluk içinde yaşarken, %85’i gıda güvencesizliği içinde; bunların %55’i ciddi gıda güvencesizliği yaşıyor. Bu veriler, bugün (Çarşamba) yayımlanan Sığınmacılara Yardım Derneği ile Adva Merkezi’nin ortak raporundan.

Gazete, bunun, İsrail’de alanında yapılan ilk araştırma olduğunu ve Dr. Miri Endblat-Sabag, Yaron Hofman-Dishon ve Gilad Palombo tarafından yürütüldüğünü belirtti. 250’nin üzerinde kişiden oluşan bir örneklem üzerinde yapılan bu araştırma, İsrail’de resmi statüsü olmayan göçmen, sığınmacı ve mültecilerin “zorlu koşullarını” ortaya koydu.

Araştırmaya göre, katılımcıların “yarısından fazlası” sıklıkla ekonomik sıkıntı içinde olduklarını belirtti ve bu grubun yetişkinlerinin yarısı ile çocuklarının dörtte biri temel sağlık hizmetlerine erişim sağlayamıyor.

İsrail’de bugün yaklaşık “73 bin göçmen, sığınmacı ve sınır dışı edilmeye karşı korunan mülteci” yaşadığını söyleyen gazete, “Bunların yaklaşık 60 bini, geri gönderilmeleri halinde karşılaşacakları tehlike nedeniyle devletin uyguladığı ‘grup koruması’ altında” olduğunu belirtti.

Bu nüfusun yaklaşık 24 bininin Eritre’den, 23 bininin Ukrayna’dan, 7 bininin Sudan’dan, 8 bininin Etiyopya’dan ve 400’ünün de Kongo’dan geldiği kaydedildi.

Davar’a göre, “Bu grupların çoğu bireysel sığınma başvurusunda bulunmuş durumda; ancak Ukraynalı mültecilerin bu tür başvuru yapma hakkı bulunmuyor. Ayrıca, İsrail’de 12 bin kadar kişi bireysel koruma altında ama grup koruması kapsamında değiller, çünkü başvuruları henüz sonuçlanmamış.”

İsrail ulusal yoksulluk eşiği kriterine göre, tüm göçmenler, mülteciler ve sığınmacılar arasında ortalama yoksulluk oranı %57. Kadınlar bu grupta erkeklere göre iki kat “daha kötü” durumda. Kadınların yoksulluk oranı %63,9 iken, erkeklerde bu oran %32,5. En kötü durumda olanlar Ukraynalı kadınlar: %78,9 yoksulluk oranıyla en başta geliyorlar. Onları %63,4 ile Eritreli kadınlar izliyor. Karşılaştırma açısından, İsrail’de genel nüfusta yoksulluk oranı %20,7.

Günlük harcamalarını karşılayıp karşılamadıkları sorulduğunda, katılımcıların yalnızca %11’i “karşılıyorum” ya da “zorlanmadan karşılıyorum” dedi. Geri kalan %89’u masraflarını “karşılayamadığını” belirtti; bunların yarısı tamamen başarısız olduğunu ve borç içinde olduğunu aktardı.

Katılımcıların yaklaşık %60’ı öğün atladığını, çoğunun bunu düzenli olarak yaptığını bildirdi. Kökenlerine göre incelendiğinde, Ukraynalı mültecilerin yalnızca %30’u gıda güvencesi içinde yaşarken, %50’si orta düzeyde, %20’si ise ciddi düzeyde gıda güvencesizliği yaşıyor. Gıda güvenliği açısından en savunmasız grup Eritreli kadınlar: %90’ı gıda güvencesizliği içinde, %30’u orta, %60’ı ciddi düzeyde.

Araştırmada bir diğer yoksulluk göstergesi de konut harcamaları: Göçmenlerin, sığınmacıların ve mültecilerin gelirlerinin ortalama %50’si barınmaya gidiyor. Uzmanlara göre, bu oran %30’u aştığında konut “ulaşılabilir” kabul edilmiyor.

Anket sonuçlarına göre, katılımcıların %62’si, çoğunluğu kadın olmak üzere, temizlik sektöründe çalışıyor. %8’i yiyecek hizmetlerinde çalışırken, az bir kısmı inşaatta ve diğerleri farklı sektörlerde. Gelir açısından, tek geçim kaynağı olan kişilerin aylık kazancı genellikle İsrail asgari ücretinin yarısından daha düşük: 2.500 - 2.800 şekel arasında, bazen 3.700 şekele kadar çıkıyor.

Katılımcıların yarısının ve çocuklarının dörtte birinin sağlık sigortası yok. Çoğu sağlık durumunun kötü olduğunu, üçte biri ise çok kötü durumda olduğunu bildirdi.

Buna bağlı olarak, katılımcılar yaşamlarından memnun değiller: 1’den 10’a kadar olan bir ölçekte ortalama memnuniyet puanı 3,9. %80’i yaşamlarını 5 ya da daha düşük puanladı. Buna karşılık, genel İsrail nüfusundaki ortalama memnuniyet puanı 9.

“Sığınmacılara Yardım Derneği”nin direktörü Tali Aharontal raporla ilgili şu açıklamayı yaptı:

“Rapordaki ağır bulgular, İsrail’deki her karar vericinin ve toplumun geleceğini önemseyen herkesin uykusunu kaçırmalı. Yoksulluk, ciddi gıda güvencesizliği, barınma güvencesizliği ve genel olarak umutsuz bir yaşam; bunlar kader değil, yıllardır sürdürülen kasıtlı bir politikanın sonucudur. Bu politika, sığınmacıların yasal olarak burada yaşamalarına izin veriyor ama onlara topluma entegre olma, onurlu bir gelir elde etme ve gerçek bir yaşam kurma imkânı tanımıyor.”

Aharontal şöyle devam etti: “Raporun ortaya koyduğu korkunç veriler, her ne kadar rahatsız edici olsa da şaşırtıcı değil. Artık İsrail devleti sorumluluk almalı, bu dayanılmaz ‘ne içindeyiz ne dışında’ politikalarına son vermeli ve sığınmacıların, onların çocuklarının statüsünü ve geleceğini güvence altına almak için harekete geçmeli. Bu onun tek ve ahlaki sorumluluğudur.”

Adva Merkezi’nden araştırmayı yürüten Dr. Miri Endblat-Sabag ve Yaron Hofman-Dishon ise şu açıklamayı yaptı: “Çalışmamızın sonuçları, beklediğimiz ağır tabloya rağmen sarsıcı. İsrail’in sosyal güvenlik ağı, bu araştırmanın açığa çıkardığı büyük boşluk düzeltilmeden tamamlanmış olamaz. Zaten gelişmiş ülkeler arasında yoksulluk ve gıda güvencesizliği konusunda üst sıralarda olan İsrail, bu kadar savunmasız bir grubu görmezden gelemez. Hükümet derhal harekete geçerek, dışlanmış ve savunmasız tüm nüfusların refahını garanti altına almalıdır.”