NBC News'te yer alan habere göre, ABD Başkanı Donald Trump'ın Yemen'e yönelik operasyonları, gruba öldürücü bir darbe vuramadı, aksine Mart ayından bu yana 1 milyar doları aşan bir maliyete yol açtı.
İki ABD yetkilisinin aktardığına göre, bu maliyet binlerce bomba ve füzenin yanı sıra düşürülen 7 insansız hava aracı (İHA) ve batan iki savaş uçağını kapsıyor.
ABD’li yetkililer her ne kadar düşürülen İHA sayısını “7” olarak verseler de Yemen tarafından bugüne kadar düşürülen Amerikan MQ-9 sayısı 22’yi buldu.
Ensarullah, ABD'nin haftalık operasyonlarına rağmen, bu hafta içinde İsrail'in ana uluslararası havalimanını hedef alan bir saldırı düzenleyerek Yemen dışında etki kabiliyetini koruduğunu gösterdi.
NBC, Trump'ın salı günü açıkladığı sürpriz anlaşmanın, ABD'nin Yemen’e yönelik saldırıları durdurması ve grubun da ABD gemilerine saldırmayı bırakması şartıyla "görevin tamamlandığını" ilan etmeye yetebileceğini ileri sürdü.
Anlaşmanın belirsiz detayları ve kapsamı
Umman'ın aracılık ettiği sınırlı anlaşmanın sadece ABD gemilerini hedef alan saldırılar için geçerli olup İsrail veya ticari gemilere yönelik saldırıları kapsamadığı belirtildi.
Bir ABD yetkilisi, "Yönetim, Husilere karşı yürüttüğü kampanyadan çıkış yolu arıyordu" dedi.
Operasyonların etkinliği ve maliyet tartışmaları
Mart'tan bu yana yürütülen "Operasyon Rough Rider" kapsamında Pentagon'un 2 binden fazla bomba ve füze kullandığı, bunların maliyetinin 775 milyon doları aştığı belirtildi. Bu rakamlar arasında 85 bin dolar değerindeki 2 bin librelik bombalar, 1,9 milyon dolarlık Tomahawk füzeleri ve 1,5 milyon dolarlık AGM 158 hava füzeleri yer alıyor.
ABD Savunma Bakanlığı yetkilileri bu rakamların abartılı olduğunu ve gerçek maliyetin 400 milyon dolar civarında olduğunu iddia etse de diğer yetkililer bu iddiaya itiraz etti.
Ayrıca, bölgeye gönderilen iki Patriot füze savunma sistemi ve lojistik destek için en az 10 milyon dolar harcandığı, C-17 nakliye uçaklarının saatlik 27 bin dolarlık maliyetiyle yapılan 73 seferin de bu rakama dahil olmadığı aktarıldı.
Trump yönetiminin tutumu ve iç çekişmeler
NBC, ABD’de Trump yönetiminin Ensarullah ile savaşma yaklaşımının asla uzun vadeli olmayacağına dair artan bir “endişe” olduğunu iddia etti.
Eski Biden yönetimi yetkilisi Dana Stroul, "Washington'ın sabrı ve dikkat süresi kısa. Husileri etkisiz hale getirmek için gereken uzun vadeli kaynak ve siyasi irade yok" yorumunu yaptı.
Stroul, anlaşmanın ABD'nin operasyonları durdurmasını “meşrulaştırabileceğini” ancak Husilerin Kızıldeniz'deki ticari gemilere yönelik tehdidinin süreceğini vurguladı: "Husiler ABD gemilerine saldırmayı geçici olarak durdurabilir, ancak İsrail'e füze atışları ve Yemen iç savaşındaki durum değişmeyecek."
Biden ve Trump döneminde “tereddütlü” politikalar
Biden döneminde başlatılan "seyir özgürlüğü" operasyonlarının da Husileri zayıflatamadığını hatırlatan NBC, Trump rejiminin bölgeye ek uçak gemisi ve füze savunma sistemleri konuşlandırmasına rağmen, kalıcı bir “çözüm” üretilemediğini belirtti.
Trump yönetimi yetkilileri mart ayında, gruba baskıyı artıracaklarını duyurdu. Bölgeye ikinci bir uçak gemisi ve ona eşlik eden gemiler getirildi; NBC News geçen ay, iki Patriot mobil füze savunma sistemi ve bir Terminal High Altitude Area Defense (THAAD) sistemi dahil olmak üzere bir dizi füze savunma platformunun da taşındığını bildirdi.
Trump yönetimindeki yetki genişlemesi ve iç çekişmeler
Trump yönetiminde, ABD Merkez Komutanlığı’nı yöneten Ordu Generali Michael Erik Kurilla’ya gruba karşı geniş kapsamlı yetkiler verildi. Dönemin Başkanı Joe Biden yönetimi altında, Kurilla’nın Ensarullah’a saldırma planlarının çoğu onaylanmamıştı.
Ensarullah’a karşı kampanyanın ne kadar ileri gitmesi gerektiği konusunda rejim içinde “bölünmeler” olduğunu ileri süren NBC News, Biden yetkililerinin Ensarullah’ı “yıkmak” için uzun vadeli bir taahhüt gerektiren bir plan hazırladığını ve bu yılın başında bu planı uygulamaya koyacak durumda olduklarını ancak haleflerini sıkıştırmamak için duraksadıklarını ve planları gelen Trump yönetimine verdiklerini bildirmişti.
İç sızıntılar ve yönetim içindeki şüpheler
Trump ve Savunma Bakanı Pete Hegseth, Ensarullah’ı “yok etme” hedeflerinden halka açık olarak bahsederken, ABD’li ve yabancı yetkililer özelde Trump’ın bu işi yapmak için gereken “cesarete” veya “uzun vadeli taahhüde” sahip olduğunu düşünmediklerini söyledi.
Rejim içindeki operasyona dair bölünmeler, The Atlantic’in genel yayın yönetmeni Jeffrey Goldberg’in “yanlışlıkla” birden fazla üst düzey yetkiliyle bir Signal grup sohbetine eklenmesinin ardından kamuoyuna sızdı.
Yayımlanan grup sohbeti kayıtları, Başkan Yardımcısı JD Vance’ın Trump’ın neye bulaştığını bilmediği “endişesini” dile getirdiğini ve ABD’nin bölgedeki rolünü derinleştirmekle işi olmadığını öne sürdüğünü gösterdi.
Operasyonların sona ermesi ve sembolik “zafer”
Stroul, Ensarullah anlaşmanın kendi tarafını tutar ve Amerikan gemilerine saldırmaktan kaçınırsa, bunun Trump yönetiminin gruba karşı mücadeledeki rolünü sona erdirmeyi meşrulaştırmaya yeteceğini söyledi.
Stroul “Washington, Kızıldeniz’den bir gemi gönderip seyir özgürlüğünün eski haline getirildiğini iddia edebilir.”dedi.