YDH - Türkiye ile Suriye Demokratik Güçleri (SDG), ABD'nin arabuluculuğuyla geçen hafta Suriye'nin geleceğine ilişkin doğrudan görüşmeler gerçekleştirdi.
Middle East Eye'a konuşan kaynaklar, toplantıda ABD'nin Suriye'den çekilmesi, IŞİD militanları ve ailelerinin tutulduğu hapishaneler ile kampların devri gibi konuların ele alındığını belirtti.
Orta düzey yetkililerin katıldığı belirtilen görüşmede ayrıca, SDG'nin Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) rejiminin komutasındaki orduya nasıl entegre edileceği de masaya yatırıldı.
Ankara'daki kaynaklar geçen yıldan beri Türkiye ile SDG arasında bazı temaslar olduğuna inansa da, bu görüşmenin taraflar arasında ABD'nin de katılımıyla yapıldığı ortaya çıkan ilk resmi toplantı olduğu ifade ediliyor.
SDG Genel Komutanı Mazlum Abdi, cuma günü bölgesel yayın kuruluşu Shams TV'ye yaptığı açıklamada, iletişim kanallarının ne kadar süredir açık olduğunu belirtmeksizin, gruplarının Türkiye ile temas halinde olduğunu doğrulamıştı.
Abdi, "Türkiye ile doğrudan bağlarımız, doğrudan iletişim kanallarımız ve arabulucular aracılığıyla temaslarımız var ve bu bağların geliştirilmesini umuyoruz," demişti.
Bir ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilisi ise Middle East Eye'a özel diplomatik görüşmeler hakkında yorum yapmadıklarını söyledi.
Yetkili, "SDG ile 10 Mart anlaşmasının uygulanmasını ve anlaşmanın detaylarının nasıl geliştirildiğini takip ediyoruz. Hükümet güçleri ve SDG'nin barışçıl entegrasyonuna yönelik adımlar, ilerlemenin cesaret verici işaretleridir," ifadelerini kullandı.
ABD'nin Türkiye ve Suriye elçisi Thomas Barrack, NTV'ye verdiği demeçte, SDG'nin ABD Merkez Komutanlığı'nın koruması altında ayakta kaldığını belirtti.
Barrack, "Büyük bir değişiklik olmadığı sürece bizim tarafımızdaki işbirliğinin eninde sonunda ortadan kalkacağını söyleyebilirim. Dolayısıyla herkesin bir anlaşmaya varması için büyük bir baskı var," dedi.
Barrack ayrıca ABD'nin Suriye'deki askeri üslerini kapattığını, sayısını sekizden beşe düşürdüğünü ve nihai hedefin sadece bir üs kalması olduğunu söyledi.
Ankara'daki kaynaklar, Middle East Eye'a Türk hükümetinin SDG'nin Kürtlerin çoğunlukta olduğu bölgelerde yerel bir güvenlik gücünü elinde tutabileceği ve belediye yetkileriyle yerel yönetimi yürütebileceği gayri resmi bir özerk bölgeye müsamaha gösterebileceğini, fakat resmi özerkliğe yönelik her türlü adımın kırmızı çizgi olmaya devam ettiğini aktardı.