YDH - İran füzelerinin Gazze semalarından geçişi, 20 aydır sonu gelmeyen bir savaşın ortasında kaderlerine terk edildiklerini düşünen Filistinliler arasında yeni bir güven duygusu yarattı.
İsrail savaş uçaklarının oluşturduğu tekdüze manzarayı bozan füzeler, yerinden edilmiş halk tarafından sevinç gösterileriyle karşılandı.
Akşam saatlerinde gökyüzünü aydınlatan füze yağmuru, çadırlarda ve ayakta kalan binalarda kendiliğinden başlayan kutlamalara yol açtı.
Tekbir ve sevinç seslerinin yükseldiği Gazze'de, dört günlük zorunlu kesintinin ardından internetin yeniden gelmesiyle İran bombardımanının Tel Aviv'de yol açtığı yıkımın görüntüleri sokaklarda en çok konuşulan konu haline geldi.
El-Ahbar gazetesinin aktardığına göre halk, Gazze'nin kuzey ve güneyindeki yıkılmış binalarla Tel Aviv'deki tahribatı karşılaştırmaya başladı. Sosyal medyada bir aktivist, hipersonik bir füzeyle kısmen yıkılan bir binayı Gazze'deki ünlü bir kuleye benzeterek, "Şava Husari Kulesi'nin Tel Aviv versiyonu" yorumunu yaptı.
Bir başka kullanıcı ise enkaz altından çıkarılan ceset görüntülerine atıfta bulunarak, "Soykırım devletinin kalbindeki bu intikam ve yıkım, Rahman'ın gazabını söndürür" ifadelerini kullandı.
Savaşın yeniden şekillendirdiği toplumda, direnişin gerekliliği ve İsrail ile ABD'nin dayatmalarını reddetmenin bedeli konusunda farklı görüşler ortaya çıkmıştı.
Ödenen ağır bedeller, toplumda "kurtuluşu olmayan bir İsrail zamanına girildiği" yönünde karamsar bir eğilim doğurmuştu.
Geçen cuma günü İsrail'in İran'a düzenlediği ve çok sayıda Devrim Muhafızları komutanı ile nükleer bilimcinin hayatını kaybettiği ilk saldırı, bu karamsarlığı destekleyen bir kanıt olarak görülmüştü.
Ancak İran'ın etkili karşılığı, aynı kişilerin de sevinç gösterileri yapmasına ve İslam Cumhuriyeti'nin saldırıyı karşılama kapasitesini övmesine neden oldu.
El-Ahbar'a konuşan Gassan Muin, "İsrail'in zulmü, tüm dünyanın mutlak desteği ve Filistin'in Seyyid Hasan Nasrullah ve Hizbullah liderleri gibi en önemli direniş dayanaklarını kaybettiği geçmiş deneyimler bizi içten kırdı," dedi.
Muin, "Biz insanız ve moralimiz tüm bu darbelerden etkileniyor, bu durum ruhumuza zayıflık getirebilir. Ancak etkili yanıtları ve İran'ın inadını gördükten sonra yeniden hayata döndük. Yetim Gazze'nin, bu yolu sürdüren ve zulmü reddeden babaları olduğunu hissettik," diye ekledi.
Yaşananlar, geleneksel Arap medyasının kırk yıldır bir grup gazeteci, yazar ve İslamcı aracılığıyla tekrarladığı "bu bir tiyatro" anlatısını da çökertti.
Söz konusu çevreler, "apaçık" gerçeği inkar ederek savaşın "bizim için olmadığı" teranesine sığındı. Ancak bu sesler, ulusal yankıyı içgüdüsel olarak hisseden yerinden edilmiş ve aç insanlar tarafından duyulmuyor.
Cibaliya kampından Şeyh Rıdvan mahallesine göç eden Ebu Rami Hüseyin, "Fitneciler her gerçeği inkar edecektir. Kasım Süleymani'den Hüseyin Selami ve Ali Şemhani'ye kadar liderlerini İsrail düşmanının eliyle şehit veren İran, Gazze ve Filistin'e tüm o sahte sakallılardan daha yakındır," dedi.
Hüseyin, "Her şeyi ortaya döken bu savaş, kimsenin üstünde örtü bırakmadı. Savaşı yaşayan nesil, bugün İsrail'i bombalayanlarla Ürdün'de utanmazca onun semalarını savunanları kıyaslıyor. Artık hiçbir şeyin üstü örtülemez," diye ekledi.
İsrail ordusunun en büyük ve en önemli savaşıyla meşgul olması, Gazze'deki ölüm makinesini durdurmadı.
Amerikan yardım dağıtım merkezlerinden yardım almaya çalışan en az 30 sivilin her gün hayatını kaybettiği ve bu merkezlerin ölüm tuzaklarına dönüştüğü kaydediliyor.
Fakat sahadaki en belirgin değişiklik, İsrail hava kuvvetlerinin varlığının azalması oldu. İnsansız hava araçları saatlerce ortadan kaybolurken, savaş uçaklarının saldırı temposunda da gözle görülür bir düşüş yaşandı.
Buna rağmen İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nin yüzde 75'inden fazlasını tehlikeli çatışma bölgeleri olarak boş tutmaya devam ediyor.