FT: İsrail'in İran'a saldırısı petrolü 150 dolara fırlatabilir

16 Haziran 2025

Financial Times gazetesi, İsrail'in İran'a yönelik olası bir saldırısının küresel piyasalarda bir fırtınaya yol açabileceği ve petrol fiyatlarını varil başına 150 dolara kadar çıkarabileceği uyarısında bulundu.

YDH - İngiliz Financial Times gazetesi, İsrail'in İran'a yönelik hava saldırısı haberlerinin ardından Wall Street, Londra ve Asya'daki işlemcilerin "kaçınılmaz piyasa fırtınasına" hazırlanmak için hızla ofislerine döndüğünü yazdı.

Gazetenin analizine göre, İsrail ile İran arasındaki gerilimin tırmanması, petrol fiyatlarını rekor seviyelere taşıyarak küresel ekonomiyi derinden sarsma potansiyeli taşıyor.

Piyasaların ilk tepkisi sert oldu; petrol fiyatları başlangıçta yaklaşık yüzde 13 artarken, ABD'de hisse senedi fiyatları yüzde 1 düştü ve dolar son dönemdeki düşüş eğilimini tersine çevirdi.

Bu dalgalanmalar daha sonra bir miktar yatışsa da piyasalardaki oynaklığın yüksek kalmasının muhtemel olduğu belirtildi.

Asıl tehdit Hürmüz Boğazı'nın kapanması

Analizde, ilk bakışta petrol fiyatlarındaki artışın küresel büyümeye ağır bir darbe indireceği yorumu yapıldı.

S&P verilerine göre İran'ın günde yaklaşık 3,3 milyon varil petrol ürettiği (küresel üretimin yaklaşık yüzde 3'ü) hatırlatılırken, asıl tehdidin çatışmaların büyümesiyle Hürmüz Boğazı'nın kapanması ve deniz taşımacılığının sekteye uğraması olduğu vurgulandı.

Bu kapsamda, ING Barings enstitüsünün en kötü senaryo tahminine yer verildi. Buna göre, Hürmüz Boğazı'nın uzun süreli kapanması durumunda petrol fiyatları bu yılın sonuna kadar varil başına 150 dolarlık rekor seviyeye ulaşabilir.

Küresel büyüme için kötü zamanlama

20. yüzyıl tarihinin petrol fiyatlarındaki artışların ne kadar yıkıcı olabileceğini gösterdiğine dikkat çekilen yazıda, Dünya Bankası'nın küresel büyüme tahminini yaklaşık yarım puan düşürerek yüzde 2,3'e çektiği ve bunun 2008'den bu yana en düşük seviye olduğu hatırlatıldı.

Bu nedenle, mevcut dönemin yeni bir şok için uygun bir zaman olmadığı ifade edildi.

Yüksek petrol fiyatlarının, Trump ekibinin enflasyonu düşürme planlarını sekteye uğratacağı ve stagflasyon riski nedeniyle ABD Merkez Bankası'nın (Fed) faiz oranlarını düşürme olasılığını azaltacağı belirtildi. Avrupa için durumun daha da kötü olduğu kaydedildi.

'Artık siyaset ekonomiye yön veriyor'

Bu durumun, düzenli ekonomik modellerle eğitilmiş yatırımcılar için sadece kafa karıştırıcı değil, aynı zamanda korkutucu olduğu belirtildi.

Neoliberalizm döneminde bu modellerin genellikle karmaşık siyaseti göz ardı ettiği ve hukukun üstünlüğünün iç ve dış siyasette sabit olduğunu varsaydığı ifade edildi.

Yatırım kuruluşu Pimco'nun bu hafta müşterilerine yaptığı bir değerlendirmeye atıfta bulunularak şu ifadeler kullanıldı: "Ekonominin siyasete yön verdiği geleneksel dünya düzeni altüst oldu. Artık ekonomiye siyaset yön veriyor."

İsrail'in saldırılarının, sadece artan bir jeopolitik istikrarsızlıkla değil, aynı zamanda zamanın ruhunun değiştiği hissini de şiddetlendirdiği belirtildi.

Yazıda, küresel hegemonya için yürütülen şiddetli rekabetin, uluslararası işbirliği ve küresel kurallar maskesini bile bir kenara ittiği vurgulandı.

'Güç kartları' hukukun yerini aldı

Analizde, Trump'ın da işaret ettiği gibi, olayların artık küresel hukukun üstünlüğüne göre değil, "güç kartlarını" kimin elinde tuttuğu sorusuna göre yönlendirildiği bir döneme girildiği kaydedildi.

Bu bağlamda İsrail'in, Birleşmiş Milletler (BM) normlarını göz ardı ederek İran'ı bombalamak için "askeri kartlarını" kullanmakta kendini özgür hissettiği sonucuna varıldı.