İran'ın denizdeki kozları: Hürmüz'de ABD'yi neler bekliyor?

20 Haziran 2025

"İran, genellikle haftalar süren Hürmüz Boğazı'ndaki mayın temizleme operasyonunu Amerikan donanması için çok maliyetli ve tehlikeli hâle getirme kapasitesine sahip."

YDH - İsrail ile yaşanan gerilimler ve ABD'nin olası müdahalesi karşısında, İran'ın Hürmüz Boğazı'nı kapatma kozu önemli bir tehdit unsuru olarak öne çıkıyor. İran, Devrim Muhafızları öncülüğünde geliştirdiği hızlı hücumbotlar, İHA'lar ve özellikle ABD donanmasını tuzağa düşürebilecek deniz mayınları gibi asimetrik savaş taktikleriyle bölgede caydırıcılık oluşturuyor. El-Ahbar yazarı Hıdır Harubi'nin aktarımına göre, olası bir misilleme küresel petrol sevkiyatını sekteye uğratarak ABD üzerinde baskı kurmayı hedeflerken, bu durumun ABD'den geniş çaplı bir askeri karşılık görme riski de bulunuyor.

İsrail'in İran'a yönelik saldırganlığı devam ederken ve Tahran'ın sürprizlerle dolu füze cephaneliğini ortaya çıkarmayı başarmasıyla birlikte, gözler gerilimin bir sonraki aşamasına çevrildi.

Bu aşama, ABD'nin doğrudan çatışmaya dahil olmasını ve İslam Cumhuriyeti'nin şimdiye kadar birden fazla kez ima etmesine rağmen henüz oynamadığı kartları masaya sürmesini beraberinde getirebilir. Bu kartların başında ise Hürmüz Boğazı'nı kapatma kozu geliyor.

İran'ın deniz stratejisi

Hürmüz Boğazı, İran'ın deniz stratejisindeki en önemli unsur olarak kabul edilebilir.

Stratfor internet sitesine göre, Basra Körfezi bölgesini Umman Denizi'ne bağlayan bu hayati su yolundan, her gün dünya ham petrol arzının en az yüzde 30'u ve küresel sıvılaştırılmış gaz sevkiyatının benzer bir oranı geçiyor.

İslam Cumhuriyeti, "sularındaki büyük deniz varlığını, ABD ve İsrail ile gerilim dönemlerinde bir baskı ve tehdit aracı olarak her zaman kullandı. Bu, boğazı kapatmak veya yabancı ticari ve askeri gemilere saldırıp başka yollarla müdahale etmek şeklinde oldu."

"Ticaretin Jeopolitiği: Hürmüz Boğazı'ndaki Güvenlik Tehditleri ve En Olası Savaş Stratejileri" başlıklı raporda site, İran'ın son yıllarda bu deniz geçidindeki askeri varlığını güçlendirme girişimine ve İran Devrim Muhafızları Ordusu'nun bölgede geliştirdiği kabiliyetlere dikkat çekiyor.

Bu kabiliyetler arasında özellikle asimetrik savaş taktikleri öne çıkıyor. Hızlı hücumbot sürüleri, insansız hava araçları (İHA'lar), mayın döşeme teknikleri, elektronik harp ve gemisavar füze kabiliyetleri bu taktiklerin temelini oluşturuyor.

Ayrıca, liman altyapısına yönelik siber saldırı yöntemleri, gemilerin rotasını saptırmak için Küresel Konumlandırma Sistemi (GPS) sinyallerini karıştırma ve 1980'lerde Irak ile yaşanan "Tanker Savaşları" sırasında bilinen taktiklerle stratejik petrol tankerlerine el koyma gibi yöntemler de bulunuyor.

Tüm bunların amacı, "topyekûn bir savaşa yol açmadan istikrarsızlık yaratmak" olarak belirtiliyor. Buna paralel olarak, İran ordusuna bağlı deniz kuvvetleri de bölgede savaş gemileri ve denizaltılar konuşlandırıyor.

Bu unsurlar, Körfez'e bakan bölgelerdeki füze üsleri ile Bender Abbas, Keşm, Ebu Musa, Cask ve Çabahar'daki diğer deniz üsleri tarafından destekleniyor.

İsrail'in saldırganlığındaki gelişmelerin ve Washington'un müdahale etme ihtimalinin İran'ın tutumuna etkisine gelince, şu kesin görünüyor: Stratfor'a göre, "ABD'nin İran'a karşı gerilimi tırmandırması, Tahran'ın İsrail'e ve Hürmüz Boğazı bölgesine yönelik misilleme niteliğinde bir karşılık vermesine yol açacak. Bu karşılık, Körfez ülkelerinin topraklarından İran'a askeri saldırı düzenlenmesine izin vermesi veya İsrail'in hava sahasını kullanmasına onay vermesi gibi durumlar haricinde, doğrudan Körfez ülkelerine yönelik olmayabilir."

Site, bu karşılığın "Boğaz üzerinden uluslararası seyrüsefer ve ticaret yollarını, petrol tankerlerine ve bölgede konuşlu yabancı askeri unsurlara saldırarak sekteye uğratmayı" içerebileceğini açıklıyor.

Ancak, "İran'ın, benzer gerilim durumlarında daha önce test ettiği, ancak bu kez daha yoğun ve sert bir şekilde uygulayacağı farklı asimetrik taktiklere başvurması muhtemel. Bu taktikler arasında ticari gemileri taciz etmek veya onlara el koymak, deniz mayınları döşemek ve petrol tankerlerini İHA'lar veya füzelerle hedef almak yer alıyor."

Site ayrıca, Tahran'ın bu alandaki beklentisinin, petrol fiyatlarındaki artışın "Washington'u İsrailli karar alıcılar üzerinde etki kurmaya ve onları İran tarafıyla yatışmaya zorlamasına" katkıda bulunması yönünde olduğuna işaret ediyor.

Amerikan Donanması: İran'ın karşılık verme riskleri ikilemi

Bu duruma karşılık, New York Times gazetesinin ortaya çıkardığına göre, "Pentagon yetkilileri, ABD'nin savaşa dahil olması hâlinde İran'a ne gibi karşılıklar verebileceğine dair tüm yolları incelemeye başladı."

Gazete, Pentagon'da "Hürmüz'de konuşlu olan ve Amerikan donanmasına ait gemilerin hareket serbestisini kısıtlama kapasitesine sahip İran'ın deniz unsurlarından" gerçek bir endişe duyulduğunu belirtiyor.

Gazete, Amerikalı askeri kaynaklara dayandırdığı bu endişenin temel nedenini, İran'ın "ABD'ye ait donanma unsurlarını Körfez'de tuzağa düşürebilecek" deniz mayını cephaneliğine bağlıyor.

Bu mayınların farklı tip ve boyutlarda olduğu, bazılarının yüzlerce kiloluk ağırlığıyla yüksek bir yıkım gücüne sahip olduğu, daha gelişmiş olanlarının ise manyetik, akustik ve sismik sensörler kullandığı biliniyor.

Burada, İran'ın 1988'de Irak ile savaşı sırasında Boğaz'a yaklaşık 150 mayın döşemeyi başardığını ve bunun sonucunda bir keresinde Amerikan güdümlü füze fırkateyni USS Samuel B. Roberts'ın ağır hasar aldığını belirtmekte fayda var.

İşlerin gerilime doğru gitmesi hâlinde İran'ın ne tür bir saldırı düzenleyebileceği konusunda, Orta Doğu Enstitüsü'nden araştırmacı Brian Katulis, saldırının İran'ın Kudüs Gücü Komutanı Tümgeneral Kasım Süleymani'nin öldürülmesinin ardından Amerikan güçlerine yönelik saldırı modeline benzeyeceğini, ancak "yüz kat daha şiddetli" olacağını tahmin ediyor.

Katulis, "İran'ın operasyonel olarak (düşmanlarına karşı) hâlâ ölümcül yeteneklere sahip olduğunu, özellikle de Amerikan güçlerinin bölgenin dört bir yanına yayılmış olduğu göz önüne alındığında" bunu vurguluyor.

Bu bağlamda, İran uzmanı Vali Nasr, İran liderliğinin ABD'ye olası bir karşılıkta gözettiği siyasi mülahazalar olduğuna dikkat çekerek, "İranlı yetkililer, Trump'a (İsrail saldırıları nedeniyle) ne kadar zayıf ya da güçlü olduklarına bakılmaksızın, Amerikan güçlerine ve çıkarlarına zarar vermenin yollarını bulabileceklerini hatırlatmak istiyorlar," diyor.

Carnegie Enstitüsü'nden araştırmacı Karim Sadjadpour ise, "İranlılar, Hürmüz Boğazı'ndaki mayınlar, bölgesel ülkelerdeki petrol tesislerini tahrip etmek veya İsrail yönüne bir füze yağmuru başlatmak yoluyla diğer taraflara ciddi zararlar verebilir," diyerek bu durumda söz konusu taraflardan "şiddetli bir tepki" geleceği uyarısında bulunuyor.

Aynı yönde, New York Times, daha önce Körfez'de bir Amerikan mayın tarama gemisinde görev yapmış eski bir donanma subayının şu sözlerini aktarıyor:

"İran, genellikle haftalar süren Hürmüz Boğazı'ndaki mayın temizleme operasyonunu Amerikan donanması için çok maliyetli ve tehlikeli hâle getirme kapasitesine sahip."

ABD'nin İran'a vermesi beklenen karşılığın şekline gelince, tahminler bu konuda farklılık gösteriyor. Eski ABD Merkez Komutanlığı (CENTCOM) Komutanı Joseph Votel, gazeteye verdiği demeçte, durumun "İsrail'i İran toprakları içindeki bombardıman kampanyasını sona erdirmeye teşvik etmek için uluslararası bir baskı ortamının oluşmasına" yol açabileceğini düşünüyor.

ABD Donanması'nın eski Orta Doğu Komutanı Kevin Donegan ise, İran'ın ekonomik çıkarlarına karşı "geniş çaplı bir askeri karşılık" beklemeye daha yatkın görünüyor.

Donegan, "Özellikle kısa menzilli füzeler ve İHA'lardan oluşan cephanelikle yapılacak saldırılar, İranlılar tarafından Amerikan üsleri ve tesislerine yönelik en büyük misilleme tehdidini oluşturmaya devam ediyor, zira bu cephanelik İsrail'e yönelik saldırılarda yıpranmadı," diyor.

Çeviri: YDH