YDH- İsrail, İran ile olan 12 günlük savaşta 50'den fazla füze tarafından vurulduğunu kabul etti. Ancak sıkı basın “sansür”ü nedeniyle hasarın tam boyutunun hiçbir zaman ortaya çıkmayacağı belirtildi.
Bu tür medya kısıtlamaları, İsrail’de uzun süredir yürürlükte. El-Meyadin’e göre, Yazılı ya da görsel her türlü içerik, muğlak bir şekilde tanımlanan “ulusal güvenliği tehdit edici” olarak değerlendirildiğinde yasal olarak sansürlenebiliyor.
Son zamanlarda İsrail rejimi, savaş zamanı habercilik üzerindeki kontrolünü daha da sıkılaştırdı.
Geçtiğimiz hafta, İsrail polisi, İran füzeleriyle vurulan bölgelerden haber yapan birçok yabancı haber ajansının yayınlarını kesti.
The Times of Israel tarafından yayımlanan görüntülerde ise bir İsrail polis memurunun bir kameramandan çekim ekipmanını teslim etmesini istediği görüldü.
İsrail polisi, Hayfa bölgesindeki füze saldırılarının ardından bu saldırılara dair yayın yapan yabancı televizyon ekiplerinin ofislerine baskın düzenledi. Bu saldırıların hassas askeri noktaları hedef aldığı bildirildi.
Askeri başarısızlıklar arttıkça sansür yoğunlaşıyor
Yürürlükteki düzenlemelere göre, İsrail Hükümeti Basın Ofisi'ne göre, “çatışma bölgesi veya füze isabet noktalarından” yapılan her türlü görüntü ya da haberin, askeri sansür makamından önceden yazılı onay alması gerekiyor. Bu kurallar, özellikle askeri tesisler, petrol rafinerileri veya diğer stratejik altyapılar gibi hassas bölgelerin yakınlarına füze isabet etmesi durumlarında “çok daha katı” hale geliyor.
Tel Aviv Üniversitesi’nden medya sosyolojisi profesörü Jerome Bourdon, “Muhtemelen hasarın gerçek boyutunu asla öğrenemeyeceğiz.” dedi.
Bourdon’a göre, gittikçe daha kısıtlayıcı hale gelen medya ortamı, “anlatıyı tersine çevirme arzusunun çok açık bir göstergesi.”
Profesör, İran’la savaşın, İsrail’in Gazze’de sürdürdüğü saldırılar nedeniyle dünya genelinde artan kınamalarla aynı döneme denk geldiğine dikkat çekiyor. Bu saldırılar on binlerce kişinin ölümüne ve ciddi bir insani krize yol açtı.
Yabancı medyaya baskı ve haberlerin bastırılması
İran’la savaş süresince, İsrail’deki yerleşim alanlarına yönelik füze saldırıları sonrası yapılan medya haberleri sıklıkla kısıtlandı. Yabancı gazetecilerin geniş açılı çekimler yapması ya da füze isabet noktalarını net şekilde belirtmesi çoğu zaman yasaklandı.
Ramat Gan’da yaşanan bir olayda, iki Batılı haber ajansı, hasar gören bir binayı canlı yayınla görüntülerken polis tarafından durduruldu. Polis, bu görüntülerin İsrail tarafından yasaklanan el-Cezire’ye gönderildiğinden şüphelendi. Polis, bu müdahaleyi, aşırı sağcı Polis Bakanı Itamar Ben Gvir’in talimatları doğrultusunda "yasa dışı içeriklerin" yayınlanmasını önlemek amacıyla gerçekleştirdiklerini belirtti.
Sert söylemleriyle bilinen Ben Gvir, 16 Haziran’da yaptığı açıklamada, “ulusal güvenliği tehdit eden” herkese karşı harekete geçeceğini söyledi.
İletişim Bakanı Shlomo Karhi de bu söylemleri destekleyerek, “düşmana yardım edenlere sıfır tolerans” ilan etti.
Eleştirmenler, bu tür eylemlerin yasal sınırları aştığını ve gerçek güvenlik kaygılarından ziyade “siyasi şov” amaçlı olduğunu savunuyor.
İsrail Demokrasi Enstitüsü'nden Tehilla Shwartz Altshuler AFP’ye yaptığı açıklamada, “Bu tür çıkışlarla genellikle sadece politik puan kazanmaya çalışıyorlar” dedi.
Medya uzmanı Jerome Bourdon ise bakanların düşmanlığının yalnızca yabancı basına değil, aynı zamanda İsrail'in kendi “liberal” medyasına da yöneldiğini söyledi.
Tüm bu endişelere rağmen, İsrail Hükümeti Basın Ofisi, basın özgürlüğüne bağlılıklarını sürdürdüklerini ve İsrailli ya da uluslararası gazeteciler arasında ayrım yapmadıklarını iddia etti.