Amerika'nın tehditleri: Ya İsrail'in talepleri karşılanacak, ya da saldırılar artacak

01 Temmuz 2025

"Yerli ve yabancı bazı çevreler, bu karamsar havayı bir korku politikasıyla yaymaya çalışıyor. Bu politika, İsrail’in hava saldırılarını tırmandırmaya hazırlandığı, Seyyid Hasan Nasrullah’a yönelik suikast saldırıları kadar şiddetli olabilecek darbeler indirebileceği ve ek kara operasyonları düzenleyebileceği söylentilerini içeriyor."

YDH - ABD’nin Lübnan Özel Temsilcisi Tom Barrack, ziyareti öncesinde Washington’un, Hizbullah’ın silahsızlandırılması gibi taleplerle Lübnan üzerindeki baskıyı artırdı. Lübnan, bu taleplere karşı İsrail’in işgal altındaki topraklardan çekilmesi şartıyla ortak bir tutum belirlemeye çalışıyor. Ancak el-Ahbar muhabiri Emel Halil'in aktarımına göre ABD,vtaleplerinin karşılanmaması durumunda mali yardımları kesme, İsrail saldırılarına göz yumma ve UNIFIL’in görev tanımını değiştirme gibi tehditlerle korku politikası yürütüyor.

ABD’nin Lübnan Özel Temsilcisi Tom Barrack'ın önümüzdeki iki hafta içinde gerçekleşmesi beklenen ziyareti için geri sayım başladı. Lübnanlı yetkililer ise kendilerini bir soru-cevap aşamasındaymış gibi hissediyor.

Barrack'ın, Lübnanlı resmi makamlara sunduğu bir belgedeki sorulara yanıt beklediği konuşuluyor. Bu belgede, Hizbullah’ın silahsızlandırılmasından mali reformlara, Suriye ile siyasi, güvenlik ve ticari ilişkilerin geleceğine kadar Lübnan’ın mevcut zorluklarla başa çıkma kapasitesine ilişkin çeşitli konular yer alıyor.

Barrack'ın Meclis Başkanı Nebih Berri’ye yönelttiği sorulardan biri de şuydu: “Lübnan, Beyrut Havalimanı ve Limanı’na uluslararası gözlemciler konuşlandırılmasını kabul ediyor mu?”

Ayn et-Tine kaynaklarına göre, üç lider arasındaki istişareler, ABD’nin sunduğu fikir belgesine karşı ortak bir tutum sergilemeye odaklanmış durumda.

Ancak bu tutumun, İsrail’in işgal altındaki topraklardan tamamen çekilmesi, esirlerin serbest bırakılması, 1701 sayılı kararın eksiksiz uygulanması ve ordunun bölgeye konuşlandırılması şartlarına bağlanması gerekiyor.

Yetkililer, ABD’nin belgesini tartışmak için özel bir bakanlar kurulu toplantısına gerek olmadığı konusunda fikir birliğine vardı. Zira eski Başbakan Necib Mikati hükümeti, ateşkes anlaşmasını ve çıktılarını halihazırda onaylamıştı. Lübnan’ın, İsrail’in atacağı karşı adımları görmeden ek taahhütlerde bulunmaması gerektiği düşünülüyor.

Lübnan’ın ortak tutumu, ABD yönetimine şu mesajın iletilmesini öngörüyor: “İsrail’in geri çekilmesi, esirleri serbest bırakması ve günlük saldırılarını durdurması karşılığında, Lübnan da Litani Nehri’nin güneyindeki ve kuzeyindeki bölgelerde yasa dışı silahların kontrol altına alınması için somut adımlar atma taahhüdünde bulunacaktır”.

Fakat diğer kaynaklar, ABD ve arkasındaki İsrail’in, Lübnan’ın arzu ettiği bu uzlaşmayı reddetmek için pek çok bahane üreteceğini tahmin ediyor.

UNIFIL’e asker gönderen ülkelerden aktarılan bilgilere göre, önümüzdeki dönemde güneyde karamsar bir hava hâkim olacak. Bu durumun temel nedeni, ABD’li elçinin sunduğu belgenin sonundaki uyarılar.

Belgede, Lübnan’ın silahsızlanma için bir takvim belirlemek gibi somut adımlar atmaması ve taleplere yanıt verememesi hâlinde, ülkeye yönelik mali desteğin kesileceği, hiçbir yeniden imar projesinin hayata geçirilmeyeceği, İsrail’in işgal altındaki noktalardan çekilmeyeceği ve İsrail’in Lübnan içindeki operasyonlarını sürdürmesine kimsenin engel olamayacağı belirtiliyor.

Yerli ve yabancı bazı çevreler, bu karamsar havayı bir korku politikasıyla yaymaya çalışıyor. Bu politika, İsrail’in hava saldırılarını tırmandırmaya hazırlandığı, Seyyid Hasan Nasrullah’a yönelik suikast saldırıları kadar şiddetli olabilecek darbeler indirebileceği ve ek kara operasyonları düzenleyebileceği söylentilerini içeriyor.

İsrail’in güneydeki eylemlerine ilişkin bu korku senaryolarına, Suriye’den gelen aşırılıkçı silahlı grupların “sınır kontrolü” adı altında saldırılar düzenleyebileceği ihtimali de ekleniyor. Kaynaklar, İsrail ile Şam’daki yeni rejim arasındaki ilişkilerin gelişmesinin, Mesnaa’nın güneyinden kuzeye kadar uzanan sınır bölgelerine Suriyeli silahlı grupların konuşlandırılması noktasına varabileceğine işaret ediyor.

Korku politikasının bir diğer boyutu ise Lübnan’ın ABD taleplerine yanıt vermemesinin, önümüzdeki ağustos ayında UNIFIL’in güneydeki görev süresinin uzatılması talebini olumsuz etkileyebileceği yönündeki söylentilerin yeniden gündeme gelmesi.

Hatta şimdiden ABD’nin, UNIFIL’in görev tanımını değiştirerek Litani’nin güneyinde kontrol noktaları kurması gibi sahadaki operasyonel yapısında değişiklikler yapma arzusunda olduğu konuşuluyor.

Çeviri: YDH