Normalleşme masalı: Siyonizmin Arapların egemenliğine dönük tehdidi

02 Temmuz 2025

"Suudi Arabistan öncülüğündeki resmi Arap rejimleri, bu tür bir Siyonist ile bir arada yaşamanın ve 'barışın' tahtlarını koruyacağına inanıyorlarsa, bu hayatta kalışın Siyonistlerin iradesine bağlı olacağını bilmelidirler."

YDH - Gazeteci Ali Murad, el-Ahbar gazetesinde yayımlanan makalesinde, İsrail ile "normalleşme" fikrinin bir masal olduğunu ve Netanyahu liderliğindeki mevcut dinci Siyonist rejimin Arap egemenliğine yönelik varoluşsal bir tehdit oluşturduğunu vurguluyor. Bu tehdit, Netanyahu'nun 7 Ekim'den bu yana tüm saldırgan vaatlerini yerine getirmesi ve Fırat'tan Mısır'a kadar toprakların fethini açıkça savunan aşırı sağcı müttefiklerinin yayılmacı ideolojisiyle kanıtlanıyor. Yazar, özellikle Suudi Arabistan olmak üzere Arap rejimlerini, barış ve bir arada yaşama çabalarının Siyonistlerin şartlarına bağlı olacağı ve nihayetinde topraklarının ve teslimiyetlerinin talep edileceği konusunda uyarıyor.

Yakın zamanda bir arkadaşım, Netanyahu'nun 7 Ekim 2023'ten bu yılın başına kadar yaptığı her açıklamayı derlediğini söyledi. Özellikle Netanyahu'nun direniş hareketlerine ve liderlerine yönelik savurduğu tehditlere ve yeminlere odaklanmış ve ne kadar ciddi olduğunu değerlendirmiş.

Sonuç oldukça manidardı: Netanyahu, savurduğu her tehdidi yerine getirmişti. Sadece bu gerçek bile, İran'a yönelik tekrarlanan tehditleriyle birleştiğinde, herhangi bir ciddi gözlemcinin, Netanyahu "Orta Doğu'yu yeniden şekillendirmekten" bahsettiğinde onu pürdikkat dinlemesini gerektirmeli.

Düşmanın, dini Siyonist sağın öncülüğünde bugüne kadar yaptıklarına bakarak daha geniş bir bölgesel proje hakkında çıkarımlar yapabilir miyiz?

Siyonist varlık böyle bir bölgede nasıl bir konumda olur? Netanyahu'nun vizyonunu yönlendiren ideolojik blok, karşısında duran son kale olan İran'ın gücünü etkisiz hale getirmeyi başarırsa ne olur? Ve Netanyahu ile onun mesihçi Talmudik müttefikleri planlarını gerçekleştirmeyi başarırsa, İslam Cumhuriyeti'ni devirmeye hevesli Arapların akıbeti ne olur?

Dini Yahudi anlatısı, Netanyahu ve koalisyonunun dilinde ve kararlarında bariz bir şekilde merkezi bir konuma geldi. Gazze'deki 2,3 milyon Filistinliye karşı yürüttükleri soykırıma verdikleri Demir Kılıçlar ve Gideon'un Savaş Arabaları gibi İncil'den alınma isimlerden, Lübnan'a (Kuzeyin Okları), Suriye'nin güney bölgesine (Başan Oku) ve son olarak İran'a (Yükselen Aslan) yönelik saldırılara kadar, bu isimlendirmeler dini ideolojinin eylemlerini ne kadar derinden şekillendirdiğini ortaya koyuyor.

Siyonist varlıkla "barış" fikrine hâlâ sarılan Araplar, bugünkü liderliğin bir zamanlar Mısır, Ürdün ve Filistin Yönetimi ile ilişkileri normalleştirenlerden temelden farklı olduğunu anlamalı.

Orijinal Siyonist kimlik, 1897'deki Basel Kongresi'nde şekillendi ve 1948'de İşçi Partisi'nin sömürgeci liderliği altında devletin kurulmasına yol açtı.

1973 Yom Kippur Savaşı'ndan sonra yeni bir sağcı Siyonist akım ortaya çıkmış ve sonunda Likud partisinde birleşti. Son yıllarda Netanyahu, üçüncü ve daha aşırılıkçı bir Siyonist kimliği temsil eden dini sağın yükselişine öncülük etti.

7 Ekim 2023'ten bu yana bu hizip, Siyonist siyasetin eski çerçevelerini paramparça etti. Sara Netanyahu'nun kardeşi ve önde gelen bir teorisyen olan Hagi Ben-Artzi'nin de belirttiği gibi:

"7 Ekim'den sonra generallerin değil, hahamların haklı olduğu anlaşıldı."

Dini Siyonizm, 19. yüzyılda Alman Ortodoks haham Zvi Hirsch Kalischer ile şekillendi. Kalischer, "Yahudilerin kurtuluşunun Mesih'i pasif bir şekilde beklemekle değil, proaktif bir inisiyatifle geleceğine" inanıyordu.

20. yüzyılın başlarında Haham Abraham Isaac Kook, hareketin önde gelen teorisyeni olarak ortaya çıktı ve Siyonizm'in "Yahudileri topraklarına geri döndürmek ve nihai kurtuluşa hazırlamak için ilahi bir planın parçası olduğunu" savundu.

Kook, Ortodoks Yahudilik ile pratik Siyonizm arasında köprü kurmaya çalışarak dindar Yahudileri yerleşim projesine katılmaya teşvik etti. "Kurtuluşun belirsiz ve kademeli aşamalarla geleceğine" inanıyordu.

Zamanla dini Siyonizm daha yapılandırılmış bir siyasi güce dönüştü: 1921'de "Tevrat ve Emek" sloganıyla Hapoel HaMizrachi partisi kuruldu ve daha sonra 1956'da diğer dini gruplarla birleşerek Ulusal Dinci Parti'yi oluşturdu.

Bu parti, Gush Emunim ve Kach gibi benzer ideolojilere sahip yeni hareketlerin ortaya çıkmaya başladığı 2000'lerin başına kadar etkisini sürdürdü.

Haham Meir Kahane'nin Kach hareketi, açıkça "devletin tamamen Yahudileştirilmesi ve Arapların sınır dışı edilmesi" çağrısında bulunuyordu.

Parti ırkçı zemini nedeniyle yasaklanmış olsa da, temel ideolojisi en belirgin şekilde, bugün İsrail rejiminde gücün merkezinde oturan Itamar Ben-Gvir (Otzma Yehudit—Yahudi Gücü) ve Bezalel Smotrich'in (Dini Siyonizm) aşırı sağcı partilerinde yaşamaya devam ediyor.

Bu partiler, Likud ile birlikte güçlerini, Suudi veliaht prensin Netanyahu'yu bir Filistin devletini tanımaya çağırmaya devam ettiği Batı Şeria'daki yerleşimcilerden alıyor.

Fakat hırsları Batı Şeria ve Gazze'nin çok ötesine, Lübnan, Suriye, Irak, Ürdün, Suudi Arabistan ve Mısır'a kadar uzanıyor.

Ben-Artzi, grubun 17 Haziran 2024'te sözde "Vadedilmiş İbrahimi Devlet" vizyonu etrafında toplanan açılış konferansında şunları söyledi:

"Fırat'ın ötesinde tek bir metre bile istemiyoruz. Biz mütevazıyız. Bize vadedilenler fethedilmelidir."

Aynı konferansta, bir diğer üye Amos Azaria ise, "Hükümetten mümkün olduğunca fazla Suriye toprağını ele geçirmesini talep ettik," dedi.

Şam'daki rejim 8 Aralık 2024'te düştüğünde, radikal yerleşimci grup Nahala'nın lideri ve Gazze'de yerleşimi savunan Daniella Weiss şunları yazdı:

"Kaderimizin yabancı güçlere bırakılabileceğini düşünen herkes İsrail'in güvenliğini terk ediyor demektir! Yahudi yerleşimi, bölgesel istikrar ve İsrail'in güvenliği için tek yoldur. İsrail Toprakları bizim ata yadigârı mirasımızdır ve asla yabancılara bırakılmamalıdır."

Sonuç olarak, Suudi Arabistan öncülüğündeki resmi Arap rejimleri, bu tür bir Siyonist ile bir arada yaşamanın ve "barışın" tahtlarını koruyacağına inanıyorlarsa, bu hayatta kalışın Siyonistlerin iradesine bağlı olacağını bilmelidirler.

Denklem basit: Onlar sizin topraklarınızı ve teslimiyetinizi istiyorlar.

Çeviri: YDH