YDH- Filistinli rehin hakları kuruluşları, İsrail toplama kamplarında tutulan rehine sayısının 2025 Temmuz ayı başı itibarıyla yaklaşık 10 bin 800’e ulaştığını bildirdi.
Kurumların yayımladığı veriler, bu sayının 2000 yılında başlayan el-Aksa İntifadası'ndan bu yana kaydedilen en yüksek rakam olduğuna işaret ediyor.
Son istatistiklere göre, halen toplama kamplarında 50 kadın bulunuyor; bunlar arasında Gazze Şeridi’nden iki kadın mahkum yer alıyor.
Çocuk tutukluların sayısı ise 450’yi aşmış durumda. Siyasi rehinelerin sayısının da dikkat çekici biçimde arttığı görülüyor.
Temmuz başı itibarıyla 3 bin 629 kişi idari tutuklama statüsünde gözaltında tutuluyor.
Bu sayı, mahkum edilmiş veya resmi suçlamalarla gözaltına alınan kişilerin toplamından daha yüksek bir düzeye işaret ediyor.
Ayrıca “yasadışı savaşçı” olarak sınıflandırılan tutukluların sayısı da 2 bin 454’e çıktı.
Söz konusu rakamın İsrail askeri kamplarında tutulan tüm Gazzeli rehineleri kapsamadığı ve Gazze Şeridi’ne yönelik askeri operasyonun başlangıcından bu yana ulaşılan en yüksek seviye olduğu belirtiliyor.
Yetkililer, bu kategoriye Lübnan ve Suriye’den getirilen Arap rehinelerin de dahil edildiğini kaydediyor.
İsrail, uluslararası hukuk açısından meşru bir egemenlik temeline sahip olmadığı için eylemlerini hukuk düzeni olarak nitelemek mümkün değil.
Dolayısıyla, bu yapının özgürlüğünü gasp ettiği kişileri “tutuklu” ya da “mahkum” olarak tanımlamak, fiili bir işgal gücünün keyfi alıkoyma pratiğine hukuki meşruiyet atfetmek anlamına geliyor.
Bu bağlamda, İsrail’in hapishane olarak tanımladığı mekânlar gerçekte sistematik rehine kamplarıdır ve burada tutulan kişiler esasında sivil rehinelerdir.