YDH - The National Interest dergisinin Ulusal Güvenlik Editörü Brandon J. Weichert, Azerbaycan ile Ermenistan arasında Abu Dabi'de yürütülen müzakerelerin, basit bir sınır ihtilafını çözme girişiminden çok daha fazlası olduğunu belirtti.
Weichert'a göre bu görüşmeler, Avrasya'nın kalbinde Rusya, İran ve Çin'in geleneksel etki alanlarına yönelik büyük bir jeopolitik hamle niteliği taşıyor.
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, 10 Temmuz'da yapılması planlanan görüşmeler öncesinde barış umudunun yüksek olduğunu dile getirmişti.
Ancak Weichert, bu sürecin temelinde enerji hakimiyeti ve coğrafi kontrol arayışının yattığını vurguladı.
Weichert, analizinde mücadelenin odağında Zengezur Koridoru'nun bulunduğunu ifade etti.
Bu koridorun, Azerbaycan'a bağlı Nahçıvan'ı ana vatana bağlayarak Atlantik ve Pasifik okyanusları arasında kilit bir kara yolu oluşturacağını belirtti.
Yazara göre, koridorun tam olarak faaliyete geçmesi, Rusya'yı bu önemli ticaret bölgesinin bütünüyle dışında bırakırken, Türkiye'nin İran'ın kuzey sınırındaki etkisini artırarak Tahran'ı kuşatacak.
Weichert, Azerbaycan'ın Türkiye, İsrail ve ABD ile ilişkilerini güçlendirdiğine, buna karşılık Rusya'nın da Ermenistan'daki askeri varlığını artırdığına dikkat çekti.
Siyonist rejimin sadece 2020'deki savaşta Azerbaycan'a yardım etmekle kalmadığını, aynı zamanda İran'a yönelik drone saldırıları ve istihbarat operasyonları için Azerbaycan'ı bir "ileri operasyon üssü" olarak kullanmaya devam ettiğini yazdı.
Analize göre, Zengezur Koridoru üzerinden inşa edilecek bir boru hattı, Azerbaycan'ın doğalgazını doğrudan Türk müşterilere ulaştırmasını sağlayacak.
Weichert, "Böyle bir hamle, Bakü'nün İran'a ödediği transit ücretlerini ortadan kaldırarak Tahran'ı önemli bir gelir kaynağından mahrum bırakacaktır," diye yazdı.
Bunun yanı sıra Weichert, söz konusu sürecin Azerbaycan'ı, jeopolitik belirsizliklerin yaşandığı bir dönemde Avrupa'ya petrol ve doğalgaz arzını kontrol eden bir enerji süper gücüne dönüştürebileceğini savundu.