Financial Times: İsrail’e “diplomatik tsunami”

15 Ağustos 2025

Financial Times, İsrail’in artan eleştiriler ve yaptırımlar karşısında uluslararası alanda giderek yalnızlaştığını belirterek, işgal rejiminin bir ‘diplomatik tsunami’ yaşadığını aktardı.

YDH- Financial Times’ta yer alan habere göre, Yunan adası Syros’ta geçen ay, yüzlerce yerli, adanın antik limanında bir araya gelerek “Filistin’e Özgürlük” sloganları attı ve yaklaşan bir İsrail kruvaziyer gemisini protesto etti. Hayfa’dan gelen Crown Iris adlı gemideki 1.600 yolcu, güvenlik gerekçesiyle karaya çıkamayarak Kıbrıs’a yönlendirildi.

Gazeteye göre, olay, birçok İsrailli tarafından, İsrail’in artık, muhtemelen İsrail’in en popüler turistik destinasyonu ve derin diplomatik, askeri ve kültürel bağlar paylaştığı bir ülke olan Yunanistan’da hoş karşılanmadığı sorusunu gündeme getirdi.

7 Ekim 2023’deki Aksa Tufanı Operasyonu’nun ardından İsrail’in Gazze’de başlattığı soykırımın üzerinden neredeyse iki yıl geçti.

Bu süreçte İsrail’in giderek daha fazla eleştirildiği, yaptırımlarla karşı karşıya kaldığı ve uluslararası alanda izole edildiği ifade edildi. Aynı zamanda Batılı müttefikler arasında Filistin devletini tanıma yönünde desteğin arttığı kaydedildi.

Gazetenin bildirdiğine göre, İsrailli yorumcular, artan uluslararası eleştiriyi “diplomatik tsunami” olarak nitelendiriyor; bu terim, 2011’de dönemin savunma bakanı Ehud Barak’ın, Filistinlilerle “barış sürecinin” olmamasının ülkeyi bir parya haline getireceğini ve İsrail’i Apartheid dönemindeki Güney Afrika’nın gerilemeye başladığı köşeye iteceğini öngören konuşmasına atıfla kullanılıyor.

Emekli kıdemli İsrailli diplomat ve eski Almanya büyükelçisi Jeremy Issacharoff, “Uluslararası itibarımız, meşruiyetimize yönelik saldırılar ve hükümete yönelik eleştiriler açısından bu kadar kritik bir durumu hatırlamıyorum… ABD dahil olmak üzere bazı en iyi dostlarımız çok olumsuz sinyaller gönderiyor.” şeklinde değerlendirmede bulundu.

İsrail’in saldırılarıyla hayatını kaybedenlerin sayısı hızla artarken ve açlık silah olarak kullanılmaya devam ederken, dünya genelindeki kınamalar da yoğunlaştı.

Başbakan Benyamin Netanyahu’nun geçen hafta saldırları genişletme ve Hamas’a karşı “işi bitirme” kararı, müttefiklerden yeni eleştiriler doğurdu.

Alman Şansölye Friedrich Merz, İsrail’in askeri yanıtının “artık haklı olmadığını” bildirirken, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, İsrail’in planlanan tırmanışını “bekleyen bir felaket” olarak nitelendirdi.

Birleşik Krallık, Fransa, Kanada ve Avustralya dahil ondan fazla ülke, gelecek ay New York’taki BM toplantılarında Filistin devletini tanıyacaklarını açıkladı.

İsrail’in daha sert eleştirmenlerinden bazıları ülkeyi soykırım yapmakla suçlarken, Netanyahu kasım ayından bu yana Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından “insanlığa karşı suçlar” nedeniyle arama emrine tabi tutuldu.

Eski bir üst düzey İsrailli yetkili, İsraillilerin, uluslararası baskının “her zamankinden daha derin, yaygın ve ciddi olduğunu” fark ettiğini belirterek, artan baskının “kesinlikle etkili olduğunu” ifade etti.

Savaş süresince İsrail’e yönelik silah ambargoları arttı; Almanya, Gazze’de kullanılabilecek silahların teslimatını durdururken, Norveç’in 2 trilyon dolarlık petrol fonu, İsrail yatırımlarının beşte birini satarak İsrail fon yöneticileriyle bağlarını kesti. Norveç Başbakanı Jonas Gahr Støre, “Drama şu anda İsrail’in her zaman sempati duyulan ülkelerdeki itibarının zarar görmesidir. Bu zamanla etkisini gösterecek ve İsrail için çok dramatik olacak.” dedi.

Ekonomik daralma, özellikle Avrupa yatırımcıları kaynaklı olarak İsrail teknoloji sektöründe hissedilmeye başladı.

Financial Times’ın incelediği çevrimiçi forum mesajlarına göre, bazı yatırımcılar Gazze’ye gerekli yardımların engellenmesini “ahlaki olarak sorguladıklarını” belirtti. Bir fon yöneticisi ise “Danimarka’da İsrail’e yatırım yapmak neredeyse imkânsız” değerlendirmesinde bulundu.

Amir Mizroch, Tel Aviv merkezli küresel iletişim danışmanı, İsrailli girişimcilerin “resmi yaptırımlar olmasa da Rusya gibi hissediyor” yorumunu yaptı. Mizroch, Avrupa yatırımlarının ABD’ye kıyasla sınırlı olması nedeniyle ortak araştırma ve akademik iş birlikleri, yarı iletken ve çip tasarımı gibi alanlarda olası “kaygıları” vurguladı.

AB’nin Horizon bilim fonu ve daha geniş AB ortaklık anlaşmasından İsrail’i dışlama girişimlerinin, Almanya ve Macaristan gibi hükümetlerin karşı çıkmasıyla başarısız olduğunu söyleyen gazete, ancak bunun ne kadar süreceğinin belirsizliğini koruduğunu; özellikle Gazze savaşı genişlerse belirsizliğin artabileceğini vurguladı.

ABD’de destek azalmış durumda; Gallup’un geçen ay yaptığı ankete göre, Amerikalıların yalnızca yüzde 32’si İsrail’in Gazze’deki askeri eylemlerini destekliyor.

Gazeteye göre, bununla birlikte, Başkan Donald Trump’ın desteği hâlâ güçlü görünürken, Netanyahu hükümeti küresel eleştirilerden etkilenmiş görünmüyor.

İsrail bakanları, Filistin devletinin tanınmasını Hamas’a “ödül” olarak nitelendirerek, Avrupa liderlerinin medyanın, sol grupların ve “Müslüman azınlıkların” iç baskısına boyun eğdiğini öne sürdü.

Netanyahu, Avrupa liderlerine iç siyasi baskıların “sizin sorununuz, bizim değil” dediğini bildirdi ve “Savaşı, diğerlerinin desteği olsun veya olmasın kazanacağız.” ifadelerini kullandı.

Financial Times’a göre, olaylar günlük yaşamı henüz doğrudan etkilemese de İsrailli medya, Latin Amerika ve Avrupa’da savaş suçlarıyla suçlanan eski askerler, Sidney ve Berlin’de İsrail restoranlarının tahrip edilmesi gibi olayları geçtiğimiz ay haberleştirdi.

Bir İsrailli DJ, Belçika’daki bir müzik festivalinden “güvenlik endişeleri” gerekçesiyle çıkarılırken, Atina’da tatilcilerin saldırıya uğraması üzerine İsrail makamları vatandaşlarını yurtdışında milliyetlerini göstermemeleri yönünde uyardı.

Gazete, İsrailli yetkililerin, olası yeni yaptırımların İsrail’i uluslararası etkinliklerden dışlayabileceğini, daha geniş silah ambargosu uygulanabileceğini ve vizesiz seyahat haklarının iptal edilebileceği “kaygısını” taşıdığını belirtti.

Emekli İsrailli diplomat Jeremy Issacharoff, sürecin “çok farklı yönlerde kötüleşebileceğini” ve küresel dünyada hiçbir ülkenin izole kalamayacağını ifade etti.