YDH - Lübnanlı gazeteci Ali Murad, el-Ahbar gazetesinde kaleme aldığı makalede, Suudi Arabistan basınının son aylarda Lübnan'ın iç işlerine odaklanarak ülkeye siyasi irade dayatmaya yönelik koordineli bir kampanya yürüttüğünü ifade etti.
Murad, bu durumun Riyad'ın ABD ile ortaklaşa yürüttüğü Lübnan üzerindeki baskı programının bir parçası olduğunu kaydetti.
Murad, makalesinde, Suudi medyasının tutumunu anlamanın, Suudi Arabistan tarafından finanse edilen Lübnan medyasının performansını anlamaya yardımcı olacağını belirtti.
Murad, "Lübnan'daki resmi söylem vatandaşlardan 'kardeş' Arap ülkelerinin duygularını incitmemelerini isterken, bir 'kardeş' Arap ülkesinin basınının aylardır Lübnan'a karşı ne denli ileri gittiğini, uydurma ve yakıştırmalarda bulunduğunu Lübnan kamuoyunun görmesi zorunlu hale gelmiştir," diye yazdı.
Makalesinde yapay zeka destekli bir içerik analizine yer veren Murad, 9 Nisan ile 11 Ağustos 2025 tarihleri arasında beş Suudi gazetesinde (Şarku'l Avsat, Ukaz, Riyad, el-Cezire, el-Medine ve el-Vatan) yayımlanan 560 köşe yazısını incelediğini aktardı.
Murad, analize göre, bölge ve dünya meselelerini konu alan toplam makaleler içinde 230'dan fazlasının doğrudan Lübnan ve Hizbullah'a odaklandığını tespit ettiğini bildirdi.
Murad, bu bulgular ışığında, "Lübnan, Suudi rejimi için İran, Yemen ve hatta Gazze'deki savaş gibi daha az önemli olmayan dosyalara kıyasla açık ara ilk sırada yer aldı. Bu durum, 'kardeşçe bir endişeyi' mi yoksa Krallık Divanı'nın yönelimlerini yansıtan siyasi bir irade dayatma girişimini mi ifade ediyor?" sorusunu yöneltti.
Murad'a göre, makalelerde kullanılan dil bir tavsiye veya dayanışma dili değildi. Murad, "Kullanılan dil, açıkça bir dayatma ve yönlendirme diliydi. Lübnan devletinin 'kararlılık' göstermesi, 'kökten çözüm' bulması ve silahları 'toplamak' yerine 'söküp alması' gerektiğine dair ifadeler tekrarlandı," ifadelerini kullandı.
Analizde, Lübnan'ın ya "aciz bir devlet" ya da "Hizbullah'ın elinde bir rehine" olarak tasvir edildiğini belirten Murad, Suudi Arabistan'ın ise "kurtarıcı" veya "çözüm reçetesine sahip merci" olarak sunulduğunu kaydetti.
Murad, makalelerin tonunun zamanla değiştiğine dikkat çekti. Nisan ayında Hizbullah'ın silahını ekonomik çöküşten sorumlu tutan "teşhis edici" bir dil kullanılırken, ilerleyen haftalarda Lübnan hükümeitne "kararlı olma" çağrılarının arttığını belirtti.
Bu çağrıların, 5 Ağustos'ta Nevaf Selam hükûmetinin direnişin silahıyla ilgili Suudi Arabistan'ın istediği kararı almasıyla zirveye ulaştığını ifade etti.
Murad'ın analizine göre, Suudi basınında öne çıkan temel fikirler şunlardı:
— Hizbullah'ın devletin varlığını tehdit eden yasa dışı bir silahlı güç olarak gösterilmesi.
— Bu silahların ortadan kaldırılması sorumluluğunun Lübnan ordusuna yüklenmesi.
— Bu dosya çözülmeden ekonomik yardımın gelmeyeceğinin ima edilmesi.
— Lübnan'daki herhangi bir reform projesinin İran ile ilişkilerin kesilmesine bağlanması.
Murad, bu fikirlerin yaklaşık 200 makalede neredeyse birebir tekrarlandığını, bunun da üst düzey makamların talimatıyla hazırlanmış gizli siyasi direktifler olduğunu gösterdiğini kaydetti.