YDH - ABD'nin, Irak'ın batısındaki kilit Ayn el-Esed üssünde bulunan askerlerini ülkenin kuzeyindeki Erbil'e kaydırma kararı, bölgede yeni tartışmaları beraberinde getirdi.
Bazı analistler, bu hamlenin basit bir yer değişikliğinden öte, Irak'ta güvenliği bozma ve ayrılıkçı hareketleri teşvik etme potansiyeli taşıyan bir strateji olduğunu dile getiriyor.
Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani, kısa süre önce yaptığı açıklamada, Bağdat ile Washington arasındaki güvenlik mutabakatı uyarınca Amerikan muharip güçlerinin eylül ayı başında Ayn el-Esed üssü ile Bağdat Havalimanı'nı terk edeceğini duyurmuştu.
Medyada çıkan haberlere göre, bu askerler Erbil'deki Harir Üssü'ne nakledilecek. Askerî eğitmenlerin Irak'taki faaliyetleri devam edecek ancak bu faaliyetler uluslararası koalisyon güçleriyle bağlantılı olmayacak.
"Çekilme değil, yer değiştirme"
Washington'un bu adımı, "Amerikan askerleri çekildiği için Haşd Şabi gibi direniş gruplarının varlık nedeninin ortadan kalktığı" şeklinde bir argümanla sunduğu belirtiliyor.
Ancak bazı gözlemciler, ABD'nin Irak'tan tamamen çıkmadığını, sadece askerlerinin konuşlandığı yeri Bağdat'tan Erbil'e taşıdığını vurguluyor. Bu analistlere göre bu durum, ABD'nin Irak topraklarındaki askerî varlığını sürdürdüğünün açık bir göstergesi.
Bu çevreler, Washington'un Bağdat'tan Erbil'e yaptığı bu taktiksel geri çekilmeyi, Başbakan Sudani hükümetini Haşd Şabi üzerinde daha fazla kısıtlama uygulamaya zorlama amacı taşıdığını da iddia ediyor.
2010'daki çekilme ve IŞİD'in yükselişi hatırlatıldı
Mevcut durum, birçok gözlemciye 2010 sonunda Amerikan güçlerinin Irak'tan Kuveyt'e çekilmesini hatırlatıyor. O dönemde yaşanan bu gelişmeyi, Tunus'tan Mısır ve Libya'ya uzanan "Arap Baharı" izlemişti.
Aynı süreçte Irak'ın Enbar ve Neyneva vilayetlerinde başlayan aşiret protestoları, Suriye'deki iç savaşla birleşerek IŞİD'in Irak'ta ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştı.
Bugün de bazı analistler, Amerikan askerlerinin Ayn el-Esed üssünden çekilmesinin, Irak'ta gelecekte bir kriz çıkarma planının parçası olabileceğinden endişe ediyor.
Gündemdeki senaryolar arasında iç savaş kışkırtmak, radikal grupları yeniden devreye sokmak veya etnik ve mezhepsel ayrışmaları derinleştirmek gibi ihtimaller sıralanıyor.
"Amaç, Büyük İsrail projesi"
Nur News'e konuşan Iraklı yazar ve gazeteci Muhammed el-Hamd, ABD liderliğindeki uluslararası koalisyonun bölgedeki niyetlerine dair daha kapsamlı bir iddia ortaya attı.
El-Hamd, "ABD liderliğindeki uluslararası koalisyon, 2003'ten bu yana terör örgütlerine mali destek sağladı ve bugün de onları bölgede destekleyip kontrol etmeye devam ediyor. Temel hedef, İsrail’in ‘Büyük İsrail’ projesine ulaşmaktır," dedi.
Bu projenin bugün "Büyük Ortadoğu" ya da "Yeni Ortadoğu" gibi farklı isimlerle anıldığını belirten el-Hamd, Suriye'ye terör örgütlerinin girmesiyle yaşananların bunun en açık kanıtı olduğunu söyledi.
El-Hamd, "Bu örgütler ABD ve İsrail’in emrindedir. Yok olmamaları için onları kontrol altında tutuyorlar. Böylece her zaman ve her yerde kullanılabilecek bir koz elde etmiş oluyorlar," diye konuştu.