YDH- İsrail haber sitesi Yedioth Ahronoth’ta (Ynet) yer alan makaleye göre, İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich’in geçen hafta Kudüs yakınlarındaki E1 bölgesinde inşaat planlarını açıklaması, “Filistin devleti fikrinin sonuna bir çivi daha” olarak nitelendirildi.
Makalede, açıklamanın, İsrail’deki dikkatlerin Gazze savaşına ve iç siyasi bölünmelere yoğunlaşması nedeniyle sınırlı yankı uyandırırken, uluslararası arenada, İsrail ile dost ülkeler dahil olmak üzere, sert eleştirilerle karşılandığı belirtildi.
Habere göre, Batı Şeria’daki bu tür eylem ve açıklamalar, Eylül ayında BM Genel Kurulu’nda geniş çaplı Filistin Devleti tanımalarının beklendiği uluslararası sürecin sadece gerçekleşmeyeceğini, aynı zamanda büyük bir güçle ortaya çıkacağını gösteriyor.
İsrail’in bunu durdurma olanağının bulunmadığını vurgulayan siteye göre, “asıl zorluk, sembolik açıklamalardan ziyade, ekonomik ve bilimsel-üniversite iş birliği alanlarında ortaya çıkacak kısıtlamalar ve bunun tüm İsraillilerin yaşamını etkilemesi” olarak görülüyor.
Yazıda, İsrailli karar alıcıların Batı ülkelerinin bazı bakan ve Knesset üyelerini ülkeye kabul etmemesi, “antisemitizmin ortaya çıkması veya aşırılık ve terörizme yönelik hoşgörü” gibi artan uluslararası baskıları otomatik olarak göz ardı etme eğiliminde olduğu vurgulandı. Ancak haberde, mevcut “tsunami”nin asıl kaynağının, dünya genelinde ülkelerin İsrail’in Filistin politikasına dair “ciddi ve derin bir anlaşmazlığı” olduğu belirtildi.
İsrail vatandaşlarının konuyla ilgili yeterli bilgi almadığı, başbakanın yaklaşımının ise “Büyük İsrail” anlayışından Filistinli özerkliğine uzanan değişken bir çizgide olduğu ifade edildi. “Uluslararası eleştirilerin antisemitizm veya İsrail düşmanlığı olarak sunulmasının, kamuoyunu liderliğin etrafında toplamak ve tartışmalı iç politik kararları korumak amacı taşıdığı” belirtildi.
Batı Şeria’da, tıpkı Gazze’de olduğu gibi, koalisyondaki bir siyasi partinin pozisyonunun hükümetin genel gündemini belirlediği, Likud partisinin tutumunun Smotrich ile nasıl ayrıştığının belirsiz olduğu kaydedildi. Maliye Bakanı Smotrich’in savaşın başından bu yana, yerleşim genişletmeleri yoluyla Batı Şeria’nın gelecekteki Filistinli ayrılığına izin vermeyecek bir noktaya ulaşmayı hedeflediği aktarıldı.
Haberde, Batı Şeria’daki gelişmelerin Gazze’de olabilecekleri de yansıttığı, azınlık bir grubun ideolojik vizyonunu “pragmatik strateji” ve “7 Ekim dersleri” kisvesi altında ilerlettiği belirtildi. İsraillilerle danışılmadan alınan bu kararların, “devletin karakteri, dünya ile ilişkileri ve günlük yaşam üzerinde dramatik etkiler yaratabileceği” ifade edildi.
“Batı Şeria’da şekillenen yeni gerçekliğin, iki temel varsayıma dayandığı” kaydedildi: Birincisi, Washington’un İsrail’i her koşulda destekleyeceği; ikincisi, uluslararası kamuoyunun dikkate alınmasına gerek olmadığı ve eleştirilere rağmen “Büyük İsrail” vizyonunun hayata geçirilebileceği. Bu yaklaşımın, “İsrail’in diplomatik manevra alanını daralttığı, Fransa ve Avustralya ile ilişkileri zorladığı, Trump dönemi veya gelecek başkanların farklı politikalar uygulama ihtimali dikkate alınmadığı” belirtildi.
Haberde ayrıca, hükümet içinde birçok kişi tarafından desteklenen “tek devlet çözümüne” hızla yaklaşılması ve bunun kamuoyunca büyük ölçüde bilinmemesi vurgulandı.
Makaleye göre, Smotrich’in 2017 planına göre, Akdeniz ile Ürdün Nehri arasında iki nüfusu kapsayan ancak farklı vatandaşlık statüleri bulunan “tek bir yapı” öngörülüyor. Bu durumun, “Balkan tarzı” çatışmalar, “apartheid benzeri uluslararası izolasyon ve hassas demografik dengeye yol açabileceği” belirtildi.
Filistinlilerin, güvenlik yetkililerinin son on yılda dile getirdiği olası üçüncü İntifada veya Filistin Yönetimi’nin çöküşü uyarılarına rağmen sessiz kaldığı, bunun hem siyasi çözüm hem de Filistin liderliğine dair umutsuzluktan kaynaklandığı iddia edildi. Bu durumun, özellikle genç nesil arasında, tam vatandaşlık ve oy hakkı ile birlikte tek devlet fikrine desteği artırdığı öne sürüldü.