YDH- İsrail ordusu, 10 Ağustos’ta başlattığı “Şafak Vakti” adlı sürpriz tatbikatla, rutin bir eğitimden ziyade tam ölçekli bir savaş simülasyonunu andıran manevralar üzerinden Tel Aviv’in Gazze’de olası bir çatışmanın sonuçlarına dair kaygılarını ortaya koydu.
Yediot Ahronot gazetesi, yoğun askeri faaliyet ve artan deniz trafiğine rağmen kamuoyuna “güvenlik endişesi olmadığı” mesajı verilmek istendiğini aktardı.
Natsiv Net, son deniz tatbikatının Mısır’da öfke ve endişe doğurduğunu yazdı.
Kahire, tatbikatı doğrudan bir askeri hazırlık değil, İsrail içindeki öfkeyi yatıştırma çabası olarak değerlendirdi.
Mısır Dışişleri Bakanı Bedir Abdülati ise Kızıldeniz’deki olası bir tırmanışın hem küresel ticaret hem de Mısır ekonomisi açısından ağır sonuçlar doğuracağı uyarısında bulundu.
Tatbikat, “Gazze’nin kontrolünü ele geçirme planı” üzerine yoğun tartışmaların sürdüğü bir dönemde, Gazze’nin artık izole bir alan değil; tüm bölgeyi aynı anda tırmandırabilecek karmaşık bir denklem haline geldiğinin farkına varıldığı bir zamanda sahnelendi.
İsrail böylece hem kamuoyuna hem de rakiplerine, çok daha karmaşık senaryolara hazırlıklı olduğu mesajını vermek istedi ancak dikkatle okunduğunda, bu “hazırlığın” aslında derin endişelerin ifadesi olduğu anlaşılıyor.
Ayrıca, tatbikat, Hamas veya Hizbullah’la sınırlı klasik çatışma senaryolarını aşarak çok cepheli tehditleri kapsadı. Beş gün süren manevralarda; Ürdün sınırından sızma girişimi, Eylat’taki Ramon Havalimanı’na insansız hava aracı (İHA) saldırısı, İran’dan füze fırlatılması ve Yemen'deki direniş hareketi Ensarullah'ın açık denizde bir gaz platformunu hedef alması gibi senaryolar işlendi.
Hava ve Deniz Kuvvetleri’nin de yer aldığı tatbikat, tam koordinasyon içinde yürütüldü.
Tatbikata eşlik eden açıklamalar da mesajın yönünü açıkça ortaya koydu. Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir, Gazze’deki savaşın “yerel değil, İran’ın öncülüğünde tüm ekseni hedef alan uzun vadeli bir planın parçası” olduğunu söyledi.
Zamir’e göre, Hamas’a yönelik saldırılar “kararlılık sağlanana kadar” sürecek.
İşgal varlığının Savaş Bakanı ISrael Katz ise Ensarullah'u İsrail'e yönelik herhangi bir saldırı girişiminin "çifte bedeli" ile tehdit ederek, "İsrail'e karşı kaldırılan her eli" keseceklerini söyledi.
Katz, Yemen’in enerji altyapısına yönelik son saldırıların “sadece başlangıç” olduğunu, uzun vadeli bir caydırma stratejisinin uygulandığını ifade etti.
Tatbikatta donanmanın öne çıkarılması dikkat çekerken, İsrail'in en küçük askeri birimlerinden biri olmasına rağmen deniz kuvvetlerini önleyici saldırı ve hayati deniz yollarının kontrolünde stratejik bir araç olarak konumlandırması da farkedildi.
Uluslararası Kriz Grubu’ndan Ahmed Naci, tatbikatın sıradan bir eğitim değil, tırmanışın parçası olduğuna dikkat çekti.
Naci’ye göre İsrail’in mesajı netti: “İster İran’dan ister Husilerden gelsin, her türlü askeri sürprize hazırız.”
Kızıldeniz ve Yemen’in artık ayrı cepheler olmadığını belirten Naji, İsrail’in savunmadan önleyici saldırıya yöneldiğini, bu çerçevede savaş gemilerini doğrudan devreye soktuğunu söyledi.
Öte yandan Yemen kaynakları, Ensarullah'ın stratejik bölgelere gelişmiş silahlar ve insansız deniz araçları konuşlandırarak Kızıldeniz’i adım adım “bölgesel bir silahlanma arenasına” dönüştürdüğünü aktardı.
Maariv gazetesine göre İsrail işgal varlığı, Yemen, Lübnan ve İran’a yönelik olası önleyici operasyonları, Gazze işgal hazırlıklarından ayrı görmüyor; aksine tümünü bölgesel harekât kabiliyetinin parçası olarak sunuyor.
Askeri uzman Dayfallah el-Dabubi ise “Şafak Vakti” tatbikatını merkezi komuta ve simülasyonlara dayalı bir çalışma olarak niteledi.
Ancak bu tatbikatın, İsrail’in hem derin kaygılarını hem de saldırı alanını genişletme kararlılığını açığa çıkardığını vurguladı.
Dabubi’ye göre, Mossad dahil tüm güvenlik birimlerinin katılımı, Gazze’de yeni bir operasyona girişmeden önce çok cepheli tehditlerle yüzleşmeye ne ölçüde hazır olunduğunu test etmeyi amaçladı.
Tatbikat, Gazze’nin İsrail için geniş bir bölgesel çatışmayı tetiklemenin kapısı olarak görüldüğünü ortaya koydu.