YDH- El-Ahbar yazarlarından Muhammed Havacui'ye göre, İran medyası ülkenin tarihi bir kavşakta olduğunu konuşuyor.
Havacui, önümüzdeki 30 günün, yalnızca BM Güvenlik Konseyi’nde değil, İran’daki siyasi ve medya çevrelerinde de yorucu bir geri sayım dönemi olacağını; her günün, nükleer mesele ve ülkenin geleceği açısından yeni anlamlar taşıdığını açıklıyor.
Hükümet ve reformist yayınlar diplomasiye hâlâ umut bağlıyor; maliyetli olsa da doğrudan çatışmaya girmekten daha güvenli bir yol olarak görüyorlar.
Öte yandan, güvenlik güçleriyle bağlantılı ve 'İlkeci' çizgideki gazeteler, “tetik mekanizması”nın devreye sokulmasının nükleer anlaşmanın ve diplomasinin sonunu getireceğine inanıyor; direniş ve kararlılık çağrısı yapıyor.
Bu çerçevede hükümet kontrolündeki Iran gazetesi, eski diplomat Kuroş Ahmedi’nin makalesinde korku ve umut arasında bir denge kurmaya çalıştı.
Ahmedi, Güvenlik Konseyi yaptırımlarının geri dönmesinin “İran dış politikasının en maliyetli dönemlerinden birine girmek” anlamına geldiğini belirtirken, “kriz yönetimi için hâlâ fırsatlar” olduğunu da vurguladı.
Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması’ndan (NPT) çekilmek veya Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) ile iş birliğini durdurmak gibi seçenekler masada bulunsa da, diplomatlara göre bu yollar “ulusal çıkarları güvence altına alamayan, maliyetli ve riskli seçenekler” olarak görülüyor.
Buna karşın İran hâlâ Avrupa ve hatta Amerika ile anlaşma olanağı bulunduğunu ve diplomatik mekanizmanın sahayı tamamen terk etmeye niyetli olmadığını iletiyor.
Devrim Muhafızları’na yakın Javan gazetesi ise farklı bir tutum sergiliyor; İran’ın nükleer anlaşmanın “yanılsamasını” aşması, UAEA ile iş birliğini kısıtlaması ve NPT’den çekilmeyi ciddi bir seçenek olarak değerlendirmesi gerektiğini savunuyor.
Gazete, nükleer anlaşmanın “yıllar önce sona erdiğini” ve mevcut gelişmelerin bunu resmileştiren bir yas konseyi niteliğinde olduğunu öne sürüyor.
İran Yayın Kurumu’nun (IRIB) yaklaşımını yansıtan Jam-e Jam gazetesi de benzer bir çizgi izliyor.
“Alçakça Avrupa Oyunu” ve “Romantizmin Sonu” başlıklı iki makalede Avrupa, “ABD ile tam iş birliği yapmakla” suçlanıyor; hükümetin Batı’ya yönelik aşırı iyimserliğini terk etmesi ve yaptırımları etkisiz kılmaya odaklanması gerektiği vurgulanıyor.
Alam El-İktisad gazetesi, “Tetik Diplomasisi ile 30 Gün” başlıklı haberinde, tetik mekanizmasının devreye sokulmasının ekonomik sonuçlarına dikkat çekti. Bu etkiler arasında finans kanallarının yeniden bloke edilmesi, uluslararası bankacılık kısıtlamaları ve petrol ihracatına yönelik artan baskılar öne çıkıyor.
Gazete, ABD yaptırımlarının tek başına İran’ın petrol ihracatını son yirmi yılın en düşük seviyelerine indirdiğini, BM yaptırımlarının yeniden uygulanmasının ise ülkeyi tam bir ekonomik izolasyona sürükleyeceğini vurgulayarak “2231 sayılı Kararın uzatılmasından geçici anlaşmalara kadar farklı senaryolar ele alınsa da,” dedi ve şu uyarıyı yaptı:
“Diplomatik bir girişim olmadan İran ekonomisi yeni baskılara dayanamaz.”
Gazeteci ve analist Abdurrahman Fethullahi, Şark gazetesinde yayınlanan “Siyasi Geri Sayım” başlıklı makalesinde, tetik mekanizmasının devreye sokulmasının diyaloğu sona erdirebileceği uyarısında bulundu.
Fethullahi, “Avrupa tetiği çekti, ama kurşunu diplomasiye yöneltti” diyerek, İran’ın hâlâ manevra alanı olduğunu vurguladı.
Nükleer meselenin geri dönülemez bir noktaya ulaşmaması için Rusya, Çin ve bazı bölgesel ortaklarla görüşme fırsatlarının değerlendirilmesi gerektiğini ekledi.
Makale, İran’ın savunmacı bir duruşla yetinmesi halinde diplomatik arenada kaybeden taraf olacağını belirterek, politika yapıcıları kalan zamanı boşa harcamadan inisiyatif almaya çağırıyor.
Ilımlı "köktendinci akıma" yakın olan Farhikhtegan gazetesi de başyazısında, "Avrupa'nın tetikleyicisinin dış bir tehditten ziyade iç uyumun bir sınavı olduğunu" belirterek, uluslararası yansımalardan ziyade öncelikle iç etkilere odaklandı.
Gazete, "ülke içindeki herhangi bir siyasi ve sosyal uçurumun Batı'nın baskı aracını daha keskin ve etkili hale getireceğini" savunarak, "İran'ın tepkisinin iç mutabakat ve ulusal uyum temelinde olması gerektiğini" vurguladı.
Havacui, İran’daki tüm siyasi ve medya gruplarının -görüş ve yorum farkları ne olursa olsun- Avrupa’nın Tahran’a uluslararası yaptırımları yeniden uygulama sürecini başlatmasının sıradan bir adım olmadığında hemfikir olduğunu, bu durumun, İran’ın nükleer dosyası ve uluslararası ilişkilerinde kritik bir dönemeç oluşturabileceğini kaydetti.