YDH- Suriye’de,8 Aralık 2024'ten bu yana ilk parlamento seçimleri yaklaşırken tartışmalar giderek yoğunlaşıyor.
Oylama mekanizması, üç önemli vilayetin seçim sürecine dahil edilmemesi ve Heyet Tahrir eş-Şam )HTŞ) örgütü yetkililerinin yetkilerini kötüye kullandığı yönündeki iddialar gündemi meşgul ediyor.
Yüksek Seçim Kurulu Üyesi Hasan El-Dağim, el-Meşhed kanalında yayınlanan Studio el-Arab programında gazeteci Asya Hişam’a verdiği röportajda, “Geçici seçim sisteminin yayınlanmasının ardından yeni bir gelişme yok” dedi.
El-Dağim, Yüksek Seçim Kurulu’nun vilayetlerdeki seçim sürecini denetleyecek alt komisyonlar kurarak yürütme prosedürlerini uygulamaya başladığını belirtti.
El-Dağim, bu komitelerin “Halk Meclisi üyelerini, üye başına 30 ila 50 seçmen oranında seçen seçim organlarını oluşturduğunu” vurguladı ve bu mekanizmanın “benzer çatışmalar yaşamış ülkelerin deneyimlerinden türetildiğini” ifade etti.
Ancak yazar ve siyaset araştırmacısı Şorş Derviş, Heyet Tahrir eş-Şam örgütünün “tüm yürütme, yasama ve yargı yetkilerini, hatta basını bile ele geçirdiğini” savunarak, bunun BM himayesinde özgür ve şeffaf seçimleri öngören 2254 sayılı Kararın ruhuna aykırı olduğunu belirtti.
Derviş, “Colani Yüksek Seçim Kurulu’nu ve parlamento üyelerinin üçte birini atarken nasıl dürüstlükten bahsedebiliriz? Bu, vatandaşları temsil etmek yerine yandaşlara dayalı bir kayırmacılık ağı yaratır” dedi.
Eleştirilere yanıt veren El-Dağim, “Suriye’deki karmaşık koşullar doğrudan genel seçim yapılmasına izin vermiyor” vurgusunda bulundu.
Seçim organı mekanizmasını “bir uzlaşma formülü” olarak tanımlayan El-Dağim, HTŞ lideri Colani tarafından doğrudan atama olmadığını, yerinden edilmeler, silahlar ve bölünmeler göz önüne alındığında seçimlerin uygulanmasının imkânsız olmadığını söyledi.
“Devlet, tam bir güvenlik istikrarını bekleyemez. Tüm zorluklara rağmen işleyebilen anayasal kurumlara ihtiyaç duyuyor” dedi.
Derviş ise Suriye medyasının “belirli grupları hedef alan şarkılar ve marşlar aracılığıyla nefret söylemine katkıda bulunduğunu” belirterek, “Hem yurt içinde hem de yurt dışında tüm Suriyelilerin dahil olmadığı herhangi bir seçimin formalite olarak kalacağını ve rejimi yeniden üreteceğini” savundu.
Derviş, Suriye’yi kurtarmanın “dışlama veya ötekileştirme yoluyla değil, şeffaf ve tarafsız bir parlamento ile Süveyda ve Suriye Demokratik Güçleri arasındaki ilişkilerin yeniden kurulmasıyla mümkün olduğunu” vurguladı.